BİR ülkenin herhangi bir spordaki gerçek gücü ve kalitesi, uluslararası organizasyonlarda ortaya çıkar. Yurt içindeki rekabet, taraftarları/izleyenleri memnun etmek için harcanan çabadan ibarettir. Uluslararası başarı; plan, program, sistem ve vizyon gerektirir. Bunların hangisi futbolun paydaşlarında var?

A MİLLİ Futbol Takımı ‘play-off’a sevindirir hale gelirken adına ‘Süper’ denilen ama kalitesi vasat bile olmayan ligin ilk devresinde, adına ‘büyükler’ denilen üç takımın çöküşüne şahit olduk. Yönetimlerin ve teknik direktörlerin hatalarından hala ders almadıklarını; yapılan onlarca transferle milyonların bir kez daha çöpe (ve menajerlere) gittiğini; yenilgilerde suçluların yine önce hakemler olduğunu da izledik...

BİZ bu filmi görmüştük ama Trabzonspor bu kez, yanlış yapmakta birbiriyle yarışan üç İstanbullu rakibinin durumunu iyi değerlendirip öne çıktı. Ağaoğlu ile Avcı, diğerlerine göre daha ucuz malzemeyle çok daha lezzetli yemek yaptı. Türkiye; İlhan Palut gibi, Ömer Erdoğan gibi yeni nesil, kendini geliştirmeye açık hocaları da tanıdı.

TRABZONSPOR’UN da gerçek gücünü ve kalitesini Avrupa kupalarında gördük, göreceğiz. Ama futboldaki en üst ligin ilk devresi; İstanbul’un üç büyük takımını masa başında ve kulübede yönetenler için ders niteliğinde: Otur sıfır!

MEVCUT durum gösteriyor ki; futbolun paydaşlarının öğreneceği hala çok şey var...