Sevgili okurlarım, yukarıdaki sorunun yanıtını hemen vereyim...

Bir yerlerde bir şeyler oluyor ama Türk Milleti olarak haberimiz olmuyor.

Her şey büyük bir gizlilik içerisinde yürütülüyor. Bir sürü olaylar yaşıyoruz ama neler olduğunu bilemiyoruz.

Şimdi size üç olayı kısaca anlatacağım, üçünde de söz konusu olan, ulusal varlığımızla birlikte devletin, milletin ve vatandaşın parasıdır.

★★★

Türk Hava Kuvvetleri gerek pilotlar, teknik personel ve gerekse elindeki uçaklarla coğrafyamızın en güçlü vurucu güçlerinden biridir.

Elimizdeki bu hava gücü içerisinde A400M olarak bilinen gıcır gıcır nakliye uçaklarımız da var. (Sayısını bilmiyorum.)

İnsan ve malzeme taşımacılığında kullanılan büyük, dev uçaklar.

unlar öylesine muhteşem ve büyük ki, Türkiye’de adları Koca Yusuf olarak biliniyor.

★★★

Fakat şu andaki durum epeyce farklı!

İki adet A400M uçağımız şimdi savaşın başladığı günlerden bu yana Ukrayna’da, Kiev havalimanında “esir kalmış” durumda.

Pilotları ve teknik kadroları dahil!

★★★

Söylentilere göre savaş başlayınca iki uçağımız da oraya inmiş.

Sonra pistlerde tahribat olmuş, uçaklarımız havalimanında çakılı kalmış.

İyi de bu havalimanına dünyanın dört bir yanından birileri, özellikle de devlet adamları gelip gidiyor.

Ama biz anlaşıldığı kadarıyla olanları uzaktan izlemekle yetiniyoruz.

İki adet Koca Yusuf Ukrayna topraklarında iki aydan bu yana paslanmaya, çürümeye terk edilmiş durumda.

Her şeyi bırakın bir yana bunların parasal değeri yüz milyonlarca dolar.

Soru:

Bizi yönetenler çözüm konusunda ne düşünüyor, uçaklarımız ve personel ‘esaretten’ ne zaman kurtulacak?

★★★

Sevgili okurlarım, ikinci olayımız ilkel bir Afrika ülkesi olan Sudan’la ilgili. Aslında bu konu her şeyin ötesinde tam bir skandal, rezalet.

Bu iktidar 2018 yılında Sudan’la bir anlaşma imzaladı.

Koşulları özetle şöyle:

Sudan bize 780.500 hektar arazi verecek.

Araziyi 99 yıllığına kiralayacağız.

Orada hem devlet, hem de özel sektör çiftçilik ve hayvancılık yapacak.

Sudan’ın vermeyi kabul ettiği araziyi girip yerinde inceleyen uzmanlar rapor hazırladı...

“Arazi dağlık bayırlıktır, kıraç ve verimsizdir. Üstelik bu ülkede iç savaş vardır, darbeler olmaktadır. Bizim açımızdan bakıldığında durum pek olumlu değildir.”

★★★

Ancak bu bilimsel raporlar bizi yönetmekte olan aymazlara hiç yaramazdı!

Türkiye ile Sudan arasında hemen anlaşma imzalandı ve bir şirket kuruldu.

Ortalıkta hiçbir olumlu girişim yoktu ama bunu becerdiler.

Elbette ki bu işin içerisinde başka dümenler dönüyordu.

Amaç Sudan bahanesiyle devletteki kendi yandaşlarına avanta sağlamaktı.

Şirket kuruldu, yönetim kurulu üyeleri belirlendi ve her biri bu şirket üzerinden maaşa bağlandı.

Soru:

Bu anlaşma şimdi hangi aşamada? Sudan bu 780 bin hektar araziyi bize devretti mi, herhangi bir üretim yapıldı mı? Bu işler için Sudan’a bugüne kadar kaç para ödedik? Bizim yönetim kurulu üyelerine ne kadar ödeme yapılıyor?

Bizim paragözler şimdi de yine bir Afrika ülkesi olan Nijer’le anlaşma yapmanın peşinde. Aynı tezgaha bu kez Nijer’de düşmek üzereyiz!

★★★

Sevgili okurlarım, Yassıada’yı bilirsiniz...1960 darbesi sonrasında Demokrat Parti milletvekilleri ve yöneticileri burada yargılanıp çeşitli cezalara çarptırılmıştı.

Aradan uzun yıllar geçti, günümüz iktidarı bu adayla ilgili bazı kararlar aldı.

Adanın adı Demokrasi ve Özgürlük adası olarak değiştirildi...

Ve üzerine bir otel yapma kararı verildi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından dönemin başbakanı Recep Tayyip’in talimatıyla yaptırılan bu 125 odalı, beş yıldızlı görkemli otel 2018 yılında Recep Tayyip, Devlet Bahçeli ve Binali Yıldırım tarafından açıldı ama fiyatları uçuyordu.      

Kral dairesinin geceliği 90 bin, normal odaların geceliği ise kişi başına 2.500 lira olarak belirlenmişti,

★★★

Otel İstanbul’a biraz uzaktı ama sevgilileri ile baş başa olmak isteyenler tarafından bir süre rağbet görmüştü!

Verilen ilanlarda “Gözlerden uzak olan bu adayı siz de tam anlamıyla deneyimleyin” deniliyor, anlayan anlıyordu!

Restoranlar vardı, sauna, mescit, yüzme havuzu her şey vardı.

★★★

Tek olmayan şey alkollü içki idi.

Fakat çoğu müşteri alkol şişelerini çantada getiriyordu.

Otel, alkol olmadığı için yabancılar tarafından da rağbet görmüyordu...

Ve iş yapamayan otel bir süre önce kapatıldı.

Yassıada elden böyle çıkarıldı.

Soru:

Uğruna yüz milyonlarca lira para harcanan bu otel niye kapatıldı? Bu işin sorumlusu oteli yapanlar mı, yaptıranlar mı? Toprağa gömülen bu paraların hesabını birileri verecek mi?