Hayaldi gerçek oldu!

20 yıl önce kim bilebilirdi koca Türkiye’nin böyle bir darboğaza gireceğini?

2002 yılında AKP iktidara geldiğinde “Türkiye’de geri sayım başladı. Her geçen gün biraz daha yoksullaşacağız. 20’nci yılın sonuna geldiğimizde ekonomimiz öylesine çökecek ki, geçmiş yılları cennet gibi göreceğiz.” diyenler olsaydı, sanırım onlara “Hayal görüyorlar” denilirdi.

Fakat... O gün hayal gibi görünen durum bugün ürkütücü bir gerçek haline geldi.

Sıkıntılar dayanılmaz hal aldı, paramız pul oldu, dünyada dostumuz kalmadı! Çıkmaz bir sokakta gibiyiz. Bu gidişin sonu yok!

Buna rağmen iktidar partisi, hâlâ “Durumu bizden başka kimse düzeltemez” havasında...

İktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, kendine moral vermek için olsa gerek, karanlıkta ıslık çalar gibi “Halkımız bize güveniyor. Partimizin oy oranı biraz düşmüş olsa bile Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel oy gücüyle seçimi kazanacağız” diyor.

Bu sözler, Erol Evgin’in o ünlü şarkısını hatırlattı bana...

“Hani ıssız bir yoldan geçerken,

Hani korku duyar da insan,

Hani şarkı söyler içinden,

İşte öyle bir şey!”

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel oy oranının yeterince yüksek olduğunu savunan AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin iddialı sözleri şöyle:”

“Çok şükür en çok sevindirecek taraf nedir biliyor musunuz? Cumhur İttifakı olarak biz bir araya geldiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın oyu, tüm partilerin oyundan daha yüksek. Cumhurbaşkanımızın ismiyle yapılan anketlerde çok açık ara Cumhurbaşkanımız önde. Yüzde 50’yi çok rahat geçebiliyoruz. Seçimin galibi biz olacağız!”

Özhaseki’nin bu açıklaması AKP iktidarının resmi görüşü tabii ki... Oysa, yandaş olmayan anket firmalarının kamuoyu araştırmaları öyle demiyor. O anketlere göre AKP oyları yüzde 30’un altına düşmüş durumda!

Karanlıkta ıslık çalmak, korkmamak için yapılan bir eylemdir ama pek faydası yoktur!

Seçim sandığındaki gerçek, karanlıkta ıslık çalmaya benzemez!

İhmal mi? Acizlik mi?


Havalar iyice ısındı, sıcaklık arttı. Temmuz ve Ağustos aylarında yeni orman yangınları çıkabilir. Önlem aldık mı? Tedbirli miyiz? Yoksa yine derin acılar mı yaşayacağız?

Başımıza gelen tüm musibetlerin temel sebebi çağ dışı zihniyettir.

Geçen yılki büyük orman yangınlarından hiç ders almadık, kısa bir süre önce Marmaris’te binlerce dönüm ormanın cayır cayır yanmasını seyrettik.

Bu ülkede gerçek anlamda bir Orman Bakanlığı var mıdır, anlamış değilim.

Her yıl orman varlıklarımızın yangınlarda yok olmasını böyle çaresizlik içinde seyredecek miyiz?

Kiralık uçaklarla işlerin yürümeyeceğini acaba ne zaman anlayacaklar?

“Yanacak ağaç kalmayınca yangın kendiliğinden söner.“ diye mi düşünüyorlar dersiniz? Nedir bu vurdumduymazlık?

Orman yangınlarıyla mücadele etmek için neler gerektiği bellidir ama yapılmıyor. Neden? Cehalet mi, ihmal mi, aymazlık mı, acizlik mi, anlamak mümkün değil!

TEBESSÜM

Temel doktorda...


Temel, karısı ile doktora gider, derdini uzun uzun anlatır. Onu dinleyen doktor, hasta kayıt defterine yazmak için sorar:

“Nerelisiniz?”

Temel doktora şüpheyle baktıktan sonra karısına döner:

“Yürü hanım, cidelum.”

“N’oldi? Niçun cideyruz?”

“Ula bi saat koniştuk, nereli olduğimuzu hâlâ anlamamiş. Hastaliğimizu nasıl anlayacak?”

GÜNÜN SÖZÜ


Kimine elek, kimine felek, kimine de kelektir bu dünya!