Aytun Çıray... Tanıdığım en çalışkan, en düzgün politikacılardan biri...

Keşke Meclis’te onun gibi milletvekilleri çoğunlukta olsaydı... O zaman Türkiye’nin çehresi değişirdi.

Ülkemizde tanık olduğumuz açmazları-çıkmazları yaşamazdık!

Evet, bugün Meclis’te Aytun Çıray gibi kaliteli milletvekilleri var ama ne yazık ki, bunlar azınlıktalar.

İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Meral Akşener’in Başdanışmanı Aytun Çıray, Meclis’te, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a bir soru sormuştu. Âdeta kıyamet koptu.

Hulusi Akar bir coştu, bir coştu ki, sormayın! Gözlerinden şimşekler çakarak “Nah alırsın böyle oy!” diye bağırdı.

Aytun Çıray, Hulusi Akar’a, 2003 yılında Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirme emrini veren Amerikalı Orgeneral Raymond Odierno’nun elinden aldığı liyakat nişanını hatırlatarak:

“Eğer bu ödülü reddetseydiniz sonuçları ne olurdu? Genelkurmay Başkanı olmanızın önünü keserler miydi?” diye sormuştu.

Hulusi Akar’ı çileden çıkartan işte bu soruydu.

Aytun Çıray “Benim itirazım Türk askerinin başına çuval geçirten Amerikalı generalin, Silahlı Kuvvetlerimizin haysiyetini yaralamasıydı. Hulusi Paşa aynı generalden nasıl ödül alabildi?” dedi.

Hulusi Akar’ın, Aytun Çıray’a verdiği cevap “Nah alırsın!” düzeyinde olmamalıydı. Meclis’te bunu da gördük!

Emekli iki Emniyet Müdürü sınır kapısında perişan oldu!


Tanınmış iki emekli emniyet müdürü, eşleri ile beraber Bulgaristan’a gidiyorlar. Birisinin eşi, amansız hastalıktan kurtulduğu için moral gezisi bu...

Bindikleri özel aracı Edirne Kapıkule Sınır Kapısı yanındaki camiye yakın otoparka bırakıyorlar.

Sınır girişinde sadece bir kapı işlem yapıyor, diğer kapılar kapalı!.. Ve uzun bir kuyruk var. Görevliye “Neden  başka kapı açılmıyor? Bunca insana yazık değil mi?” diye soruyorlar.

Görevli memur “Eleman sayımız az, onun için yemeğimizi bile zor yiyebiliyoruz” diyor.

Otoparktaki araçlarına dönüyorlar. Otomobilin kapıları açılmıyor. Teknik bir arıza var.

Emekli Emniyet Müdürü oldukları için, polisin görevlerinden birinin, zor durumdaki vatandaşa yardım etmek olduğunu gayet iyi biliyorlar. Yardım için Gümrük Kapısı Emniyet Şube Müdürü’nü arıyorlar. Müdürün yerine Başkomiser bakıyormuş ama o da meşgulmüş!

Hava soğuk, titriyorlar...

Kendilerini tanıtarak Edirne Emniyet Müdürü’nü arıyorlar. Müdür bey toplantıda! Trafik Müdürü’ne haber verilmesini istiyorlar. O da meşgulmüş!

O sırada bir jandarma astsubayı ile karşılaşıyor, yardım istiyorlar. Astsubay hemen harekete geçiyor ve kısa zamanda bir tamirci buluyor, sorun çözülüyor. Astsubayın bu duyarlı davranışı her iki emekli emniyet  müdürünü de mutlu ediyor, gözleri yaşarıyor.

Polis meslektaşlarından ise hiçbir haber yok!

Bunun üzerine yine Emniyet Genel Müdürü’ne haber bırakıyorlar. Genel Müdür on dakika içinde onları arıyor. Genel Müdür’e hazin durumu anlatıp üzüntülerini bildiriyorlar!

Genel Müdür’e ulaşabiliyorlar ama Edirne Emniyet Müdürü’ne ulaşamıyorlar!

İki Emekli Emniyet Müdürü “İyi ki, o jandarma astsubayı kardeşimize rastladık, yoksa o soğukta perişan olacaktık!” diyorlar.

Yaşanan bu olay her vatandaşın başına gelebilir. Polise güvenmezsek, kime güveneceğiz Allah aşkına?

TEBESSÜM

“Bekâret kemeri!”

Cesur bir şövalye, Haçlı Seferi’ne giderken, karısına “Bekâret kemeri” takıp, anahtarı en yakın arkadaşına vermiş:

“Sana güveniyorum. Eğer 10 yıl içinde savaştan dönmezsem anahtarı kullanabilirsin!”

...Ve zırhını kuşanıp atını sürmüş... Fakat, daha gözden kaybolmadan arkadaşı arkasından yetişip heyecanla “Dur yahu” demiş “Yanlış anahtar vermişsin!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hiçbir zulüm ve haksızlık, sonsuza kadar süremez!