Uzun yıllar Güney Amerika’da yaşadıktan sonra memlekete dönen bir arkadaşımla sohbet ederken, ülkenin yönetiminden söz açıldı. Arkadaşım:

“Hayli uzak kaldığım için bilemiyorum. Ülkemiz nasıl idare ediliyor?” diye sordu. Öğrendikleri onu şaşkına döndürdü.

- Hastanesi olan bir Sağlık Bakanı...

- Şirketi olan Ticaret Bakanı...

- Sigorta şirketi sahibi İçişleri Bakanı...

- Tekstil işletmesi olan Hazine ve Maliye Bakanı...

- Otelleri olan Turizm Bakanı...

- Dört-beş yerden maaş alan bakan yardımcıları ve danışmanlar vs...

Bunları dinleyen arkadaşım gözlerini iri iri açarak:

“Peki, ülkemizde işler sağlıklı yürüyor mu? Halk memnun mu?” diye sordu.

“Artık Türkiye’de yaşayacağına göre, buna sen karar vereceksin dostum.” dedim.

★★★

Ünlü bir atasözümüz vardır:

“Tok açın halinden anlamaz!” denir.

Atalarımız bunu boşuna söylememiş...

Bizim yönetim kadrolarının hali-vakti yerindedir. Birçok yerden gelirleri vardır. Bunlar “Emekliler nasıl geçinir, fakir-fukaranın hali nasıldır?” pek farkında olmazlar.

Böyle olduğu için yüksek perdeden atıp “Biz halkımızı enflasyona ezdirmedik, bundan sonra da ezdirmeyiz.” derler. Ezilen insanlarımızı görmezler! Görseler, zaten böyle söylemezler!

★★★

Hayal satmaya devam ediyorlar:

Demokrasi...

Bağımsız yargı...

Hukuk devleti...

Adalet...

Özgür basın...

Temel hak ve özgürlükler...

Kadın hakları...

Refah ve huzur...

İktidarın 2023 Seçim Takvimi’nde bu sözler var...

İyi de... 20 yıldır iktidardasınız, neden yapmadınız birader?

Şimdi nasıl inanacağız bu vaatlere?

Genç nüfusumuz maalesef mutsuz ve umutsuz!


Ciddi ve bilimsel yapılan anketler yalan söylemez. Belki (artı 2 veya eksi 2) sapma olabilir.

Anketlere göre ülkemizde geleceğe umutla bakan yurttaşların sayısında ciddi bir azalma var! Neden?

Yetenekli gençlerimizi kaybediyoruz da ondan...

Genç nüfus maalesef mutsuz, kaygılı ve ümidini kaybetmiş durumda...

Fırsatı bulan gencimiz yabancı ülkelere kapak atıyor.

Bu, Türkiye için ciddi bir tehlikedir.

Alarm zilleri çalıyor ama ne yazık ki yetkililerimiz “Giderlerse gitsinler” gibi çok garip bir havada!

Hâlâ “Uzaya” gitmek, “Ay’a” adam göndermek gibi uçuk hayallerden bahsediyorlar.

Bırakın bunları da, genç nüfusun dertlerine bakın, onların sorunlarını çözün.

Bir süre önce Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık bir araştırma yapmıştı.

Bu çalışma, 18-29 yaş arasındaki gençlerimizin yarısından çoğunun (yüzde 50.5) mutlu olmadığını ortaya çıkardı. Ürkütücü bir orandır bu!

Gençler geleceklerini maalesef yabancı ülkelerde arıyor. Onların kaygılarını yok edip hepsini ülkeye kazandırmamız gerekiyor.

Gençliğin olmadığı bir ülkenin geleceği de olmaz.

“Giderlerse gitsinler” saçmalığını bırakmamız, gençlerimizi bağrımıza basmamız lazım!

TEBESSÜM

Doğum tarihi...


Kadının en büyük zaafı yaşını söylememekti...

Geçinemediği kocasına boşanma davası bile açamıyordu, çünkü hakim mahkemede yaşını soracak diye korkuyordu!

Günün birinde iş için bir şirkete başvurdu.

Doldurduğu müracaat formunu inceleyen personel şefi, kadının doğum yılını yazmadığını gördü:

“Hanımefendi, buraya yazdığınıza göre doğum gününüz 3 Şubat... Acaba doğum tarihiniz hangi yıl?”

Kadın gayet ciddi:

“Her yıl efendim” dedi “Her yıl 3 Şubat!”

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkede eğitim ve kültür düzeyi yükselmedikçe demokrasi de gelişmez!