Genç kuşağın yıldızı parlayan ekonomistlerinden Selçuk Geçer’in Youtube kanalında Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, gazeteci-ekonomist Meriç Köyatası ile yaptığı sohbet çok etkileyiciydi.

Bilgi dolu sohbetten sizin de yararlanabilmeniz için, aldığım bazı notları özetleyerek aktarmak istiyorum:

SELÇUK GEÇER (SG): TUİK enflasyonu yüzde 36 olarak açıkladı. ENA Grup yüzde 82 üstü. Yine TUİK’in üretici enflasyonu, yüzde 80... Üretici ile tüketici arasında 46 puan fark oluşmuş durumda. Ben Twitterde bir anket yaptım. 48 bin 982 kişi oy kullanmış. Yüzde 97 oranında ENAG’ı doğrulamış takipçiler... Size göre hangi enflasyon doğru?

TUİK’İN YÜZDE 36’LIK TÜKETİCİ ENFLASYONU GERÇEĞİ YANSITMIYOR

MERİÇ KÖYATASI (MK): Toplumdaki doğru kanaati göstermesi bakımından 49 bin katılım önemli... Yüzde 97 doğruyu ifade ediyor. Çünkü onlar çarşıyı pazarı dolaşıyor. Yüzde 3’lük kesime gelince, onlar enflasyondan pek etkilenmiyor. Yüzde 3 de kendi payınca haklı. Çünkü Türkiye’de nüfusun çok düşük bir kısmı milli gelirden büyük pay alıyor. Bu yüzde 3 de o kesimden olsa gerek. Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında bu kadar büyük fark birkaç ay devam etse, bunu mantıklı karşılayabiliriz. Birkaç ay geçer ve üreticiler, tüccar, bu yüksek maliyetleri tüketici fiyatlarına yansıtır. Üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu birbirine yakın seviyede gider. Ama bu aradaki fark, birkaç aylık değil. Bir yılı aşkındır devam ediyor ve giderek açılıyor. Sanayici, tüccar enayi mi? Ürettiği malın fiyatı artacak, maliyeti artacak, bunu tüketim fiyatlarına yansıtmayacak! Üstelik imalat sanayi kapasite kullanım oranlarına bakıyorum. O da düşmüyor, artıyor. Ortada bir durgunluk da yok. Bir yıldan fazla bir süre sanayici zararına mı üretim yapıyor? Demek ki, TÜİK’in açıkladığı iki enflasyondan biri yanlış. Yanlış olan da yüzde 36’lık tüketici enflasyonu... Çünkü iki tane yüzde 80 var. Biri ENAG ki ben ona inanıyorum. Diğeri de TUİK’in üreticiler için yüzde 80’i... Yüzde 36 palavra.. Bu yüzde 36’ya göre memur maaşı, işçi maaşı, emekli maaşı veriyorsunuz. İnsanların gelirlerine el koyuyorsunuz, gelirlerini gasp ediyorsunuz. Bunun başka bir yorumu yok.

(SG): Sayın Cumhurbaşkanı, doların köpüğünü nasıl aldıysak, enflasyonun köpüğünü de öyle alacağız demiş. Doların köpüğünü 6.80 liradan 13 liraya doları indirerek(!) aldılar. Biliyorsun. Yılbaşında 6.80’di. Enflasyonla ilgili tahmininiz nedir bu durumda. Yüzde 36 olan enflasyonu kabul etsek bile, o ne olur?

ENAG ENFLASYONU BİRKAÇ AY İÇİNDE YÜZDE 100’Ü AŞAR

(MK): Bu tempoyla TUİK’in yüzde 36 olarak açıkladığı enflasyon yüzde 70’lere 80’lere gider. Ama benim doğru kabul ettiğim ENAG enflasyonu, birkaç ay içinde yüzde 100’ü aşar diye düşünüyorum. Niye bu tahmini yapıyorum, biraz açalım istersen. Biz at yarışı tahmini yapar gibi tahminde bulunmuyoruz.

Selçuk Geçer


(SG) : Doğru. Biz bu tahminleri yaparken birçok veriye bakıp öngörüde bulunuyoruz

(MK): Şimdi eldeki verilere tek tek bakalım. Döviz kurundaki artışlar yaklaşık üçte bir oranında iki üç ay sonra enflasyona yansıyor. Aralık’ta yansıyan kısım, doların 8 liralardan 11 liralara gelmesi. Ama ondan sonra 14 ve 16 lira seviyesinde yaklaşık bir ay kaldı. Orada bir maliyet birikti. Bu ocak ve şubatta yansıyacak. İkinci olarak, üretici fiyatlarına bir bakalım. Rafine petrol bir yılda yüzde 160, elektrik ana metaller yüzde 180, elektrik gaz yüzde 117, kimyasal yüzde 100 artmış. Asgari ücretin işveren maliyeti yüzde 36 oldu... Bunlar da gelecekteki enflasyona yansıyacak...

(SG): Abi çok kırıcı oldu bu söylediklerin. Daha yılbaşında yapılan elektrik, doğal gaz, akaryakıt zamlarından bahsetmedin bile... Onu da koyacak mısın?

FAİZ SEBEP ENFLASYON SONUÇ TEORİSİ NEDENİYLE EKONOMİYE ATOM BOMBASI DÜŞMÜŞ GİBİ OLDU

(MK): Evet daha sıra ona gelmedi. Daha geçen yıldan kalan ve yansımayan yukarıda saydığım temel mallar var. Bunlar ocak şubatta eklenecek. Daha bitmedi. Bizim eski krizlerimizde tarım vardı. Artık tarım da yok. Bu sene kuraklıktan bahsediliyor. Ama daha da önemlisi gübre fiyatları öyle arttı ki, çiftçi bu sene ürün ekerken gübre kullanamadı. Bu da ciddi bir üretim düşüşü, açlık ve fiyat artışı olarak yansıyacak. Daha bitmedi. Bir tane daha söyleyeyim. Siz faiz inadı nedeniyle döviz kurunu artırdınız. Normalde yılsonunda bir doları 9.17 lira olarak bitirecektik. Şimdi 13 lira ile bitirdik. Dün sözüne güvenilir değerli ekonomist Mahfi Eğilmez hesaplamış. Türkiye’nin 450 milyar dolarlık dış borcunda, sırf kur artışı nedeniyle 2 trilyon 683 milyon TL yük oluşmuş fazladan. Eğer kur böyle artmasaydı, yılı 9.17 ile kapasaydı, dış borcun ekstra Türk Lirası artışı 805 milyar lira olacaktı. Faiz inadı nedeniyle arada 1 trilyon 878 milyar liralık bir ek yük geldi. Bunu kim ödeyecek? Bunun yarısını Hazine ödeyecek, yani vergilerle biz ödeyeceğiz. O vergiler toplanamayacak MB para basacak. Bu ayrıca enflasyona katkı demek. Diğer yarısını da özel sektör ürettiği mallara zam yaparak ödeyecek. Bu da enflasyona ayrı bir katkı demek. Peki bitti mi? Bir tane daha...

(SG): Abi dur, bir saniye dur... Kendimi vapurda gibi hissettim bitsin artık ya... Vapurdaki pazarlamacı gibi sürekli cepten bir şey çıkartıyorsun Meriç abi...

(MK): Ama ben ne yapayım. Kedinin yün yumağı ile oynadığı gibi ekonomiyle oynadılar ve her şeyi darmadağın, karmakarışık hale getirdiler. Bir de iç borcumuz var. Merkez Bankası faizini düşürürken hazine faizini çıkardılar. İki ayda hazinenin borçlanma faizi yüzde 17’den yüzde 25’e çıktı. 8 puan arttı. Merkezin yönetimin iç borcu 1 trilyon 316 milyar lira... Yüzde 8 artış ile durduk yerde iç borcumuz 105 milyar lira daha şişti. Bunu kim ödeyecek, yine vergilerle biz ya da Merkez Bankası para basacak. Belki içiniz daralıyor ama daha bitmedi. 157 milyar dolarlık geçmediğimiz köprü, otoyol, hastane garantileri var. Kurdaki 4 liralık artış 600 küsur milyar lira ek yük getirecek. İnsanların içini sıkıyorum ama hala bitmedi. Bir de, dünyada Merkez Bankaları faiz artırımına gidiyor. Bir de onun kurda neden olacağı ayrı bir yukarı doğru baskı etkisi olacak. Bunlar arka arkaya geldiğinde atom bombası atılmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Peki neden? Faiz sebep enflasyon sonuç teorisi yüzünden...

ÜRETİCİ ENFLASYONUYLA BİRLİKTE TÜKETİCİ ENFLASYONU DA ARTACAK

(SG): Bitmedi abi... Ocak zamları ne olacak? Onları da bir ekleyelim mi? Ocak’ta yüzde 120’ler yüzde 100’ler... Bundan kamu malları etkilenmiyor ki. Özel sektör etkileniyor. Üretici enflasyonu yükselecek. Ücret maliyetleri eklenecek. Bunlar enflasyonu itmeye devam edecek. Günün sonunda evet ne yazık ki Türkiye’deki üretici enflasyonu yükselecek, üretici enflasyonu arttıkça tüketici enflasyonu da artacak. Bütün bunlara rağmen sayın Cumhurbaşkanı enflasyondaki köpüğü alacağız diyor? Hangi köpük? Ne demek abi bu köpük alma meselesi... Sen anlayabildin mi?

Meriç Köyatası


(MK): Cumhurbaşkanın söylediği köpük, suni kabarma varsa tamam ama Türkiye’de suni bir kabarma yok. Merkez Bankası rezervlerini satarak kurdaki artışı önlemeye çalışıyorlar. Merkez Bankasında rezerve de kalmadı. Borçlanarak kura müdahale ediyor. Daha ne kadar müdahale edebilecekler. Suni olan bu müdahale... Mesela son açıklanan enflasyona göre kurun yükselmesi lazım. Yükselmiyor. Neden? Merkez Bankası suni bir müdahale yapıyor. Daha ne kadar müdahale yapabilecek? Türkiye maalesef, enflasyon-devalüasyon sarmalına girdi. Enflasyon kuru yine artıracak, bir daha ithal ürün maliyetleri yükselecek, bir daha dış borcu artacak, bir daha enflasyon artacak...

(SG): Kur korumalı mevduat tutar mı?

(MK): 50 milyar dolar bozulacak diye hedeflemişler. İnsanlar kitlesel halde kur satışına giderse kur iyice aşağı iner. Mevduat sahipleri kendi bacaklarına kurşun sıktıklarını görecekler ve vazgeçecekler. Türk Lirasının tasarruf fonksiyonu kalmadı... Bu enflasyonist ortamda kur korumalı mevduatın tutacağını sanmıyorum.

(SG): Ben de bir iki şey ekleyeyim. Doları, 18 liradan 11 liraya bastılar. Yarın öbür gün 15-16’ya çıkacak... İnsanlar, vade sonunda buna tekrar müdahale yapılır da 11 liraya düşebilir mi endişesini taşıyor. Bir de dövize giden, çoğunluğu da faize gitmek istemeyen AKP seçmeni müteddeyin kitle var. Diğer taraftan 16 liradan 18 liradan alanlar var. Ellerindeki dövizi zararına bozdurmazlar. Bu arada izleyiciler, kur ne olacak diye soruyor...

DÖVİZ KURUNUN ARTMASININ EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ GÜVEN SORUNU

(MK): Enflasyonun artmasına neden olacak yedi sekiz etkeni yukarıda saydık. Bunlar elbette beraberinde kurun da tekrar artmasına neden olacak. Kurun artmasına etki edecek olan başka faktörler de var. En önemlilerinden biri de güven sorunu. Bir ülkeyi yönetenler iyi yönetemez, vaatleri, öngörüleri tutmaz ise bundan ötürü güven sorunu ortaya çıkar. Türkiye’de bunun yanı sıra başka bir etki daha var. Hem iyi yönetilemeyen bir ekonomiden kaynaklanan güven sorunu var, hem de ekonomiyi yöneten kişiler milletin gözünün içine baka baka yanlış bilgiler veriyor. Yalan söylüyor. Bu, onarılamaz bir güven sorununa neden oluyor. Böyle bir yapıda bu kur artacak. Soru sorana cevap verelim. Döviz, her zaman enflasyon farkını kapatır, bugün değilse yarın...

Ben, Türkiye’de uygulanan ekonomi modeline yeni bir isim taktım.

(SG): Burada bu modelin adını açıklayalım abi... Nedir?

(MK): Merdiven Altı Ekonomi Modeli... Çoğu kayıt dışı çalışan, çocuk işçi çalıştıran, Kamboçya’dan daha ağır şartlarda işçi çalıştıran, işçinin, emeklinin, çiftçinin, öğrencinin, dar gelirlinin yaşam standardını umursamayan, buna karşılık, düşük işçilik ücretleri ile ve düşük teknolojili çöp endüstrilerle sırf Avrupa yakın diye Avrupa pazarına yönelik üretim yapan bir model. Bir de kayıt dışılık öyle bir boyuta geliyor ki, devlet bile uluslararası kurumlar tarafından kara para aklama gibi iddialarla gri listeye alınıyor. Utanç verici bir model... Asgari ücret, emekliye verdiğiniz zam, hepsi geçen senenin altında kalan reel ücret ve maaşlar var. Asgari ücretliye, emekliye verdikleri zamlarla dedikleri şu: Gerekirse ölün, sürünün. Biz çöp endüstrilerle, merdiven altı üretim yaparak, kendimizi ayakta tutarız. Bu zamlardan sonra ben erken seçim olmayacağını da görüyorum. Bu kadar yüksek enflasyon ortamında erken seçime gidilmeyeceğini ve yönetimin biraz daha baskıcı olacağını düşünüyorum. Sonuçta millet, kendi kaderine el koyup, seçimde gereken cevabı verecek...