21 yıl önceydi.

14 Ağustos 2001.

Akp kuruldu.

Asrın liderimiz partisinin ilkelerini açıkladı...

“Tayyip Erdoğan ve arkadaşları dinsiz değildir” dedi.

Daha ilk cümlesinde rakiplerinin “dinsiz” olduğunu ima etmişti.

Akp’nin ilk grup toplantısı “mübarek cuma” günü yapıldı.

Her adımda “din” vurgusu vardı.



(O gün dünyaya gelenler bugün 21 yaşında, o gün 30’unda olanlar bugün 50’sini geçti, dolayısıyla tee o günleri kelimesi kelimesine hatırlayabilmek elbette imkansız... Bu yüzden, asla unutmayan hafızadan, arşivden aktarıyorum, kelimesi kelimesine.)



Asrın liderimizin ilk vaadi, yolsuzluklarla mücadeleydi.

“Türkiye’yi soyanları bir bir açıklayacağız” dedi.



İkinci vaat, milletvekili lojmanlarının satılmasıydı.

Özal’ın başbakanlığı döneminde 450 dubleks villa, ayrıca apartman şeklinde 160 daire inşa edilmişti, milletvekilleri oturuyordu.

“Hepsini satacağız” dedi.

“Milletin seçtiği kişiler duvarlar arkasında, özel korumalı mekanlarda oturmamalı, milletle birlikte oturmalı” dedi.

“Devletten maaş alıyorlar, bedava lojmanlarda oturmaktansa herkes gibi kiraya çıksınlar” dedi.



Bir başka vaadi, makam uçaklarıyla alakalıydı.

Devletin o gün itibarıyla üç adet makam uçağı vardı.

Asrın liderimizin makam uçağı saltanatına kesinlikle karşıydı.

“THY neyinize yetmiyor, ben ve arkadaşlarım resmi seyahatlarımızı Türk Hava Yolları’nın tarifeli uçaklarıyla yapacağız” dedi.

“İsrafa karşıyız, kamu harcamalarında tasarrufa gideceğiz” dedi.

“Milleti temsil ettiğini unutan iktidarlar, millete hep zarar vermiştir, biz onlardan olmayacağız” dedi.



E haliyle, vaadler bu kadar muhteşem olunca, Akp henüz bir yaşındayken, ilk seçimde tek başına iktidar oldu.



Ertesi gün ramazan ayı başladı.

Ankara Hilton otelinde iftar organize ettiler.

Mescid olmasına rağmen, seccadeleri lobiye serdiler.

Kameralara poz vere vere topluca şükür namazı kıldılar.

Sanki Akp’den önce bu memleketi yönetenler budistmiş gibi “alnı secdeye değenler iktidara geldi, dindar nesil hükümet oldu” dediler.



Ve ilk iş...

Tbmm’de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurdular.

Yolsuzlukları araştırdılar.

Şu sonucu açıkladılar...

“Yolsuzluklar, dini değil, laik ahlakla ilişkili bir sorundur!”

Evet, yanlış okumadınız...

“Yolsuzluklar, dini değil, laik ahlakla ilişkili bir sorundur” dediler.

Türkçe meali...

Laikler ahlaksızdı.

Yolsuzlukları laikler yapıyordu.

Çok şükür ki artık “alnı secdeye değen dindar nesil” iktidardaydı.



Yıllar akıp geçti.



14 Ağustos 2022.

Akp geçen pazar günü 21’inci yaşını kutladı.



Güya lojmanları sattılar.

Kendilerine yazlık/kışlık saraylar yaptırdılar.

Asrın liderimizin sarayı, İngiltere Kraliçesi’nin Buckingham Sarayı’ndan dört misli büyük, Beyaz Saray’dan altı misli büyük.

1.150 küsur odası var, her gün bir başka odasında otursa, turu tamamlayıp yeniden başladığı odaya gelmesi 3.5 yıl sürüyor.

“Milletin seçtiği kişiler duvarlar arkasında, özel korumalı mekanlarda oturmamalı, milletle birlikte oturmalı” diyordu... Beştepe Sarayı’nda, Marmaris Sarayı’nda, Vahdettin Köşkü’nde, Huber Köşkü’nde oturuyor, Abdülaziz’in altın varaklı padişah koltuğunda oturuyor, Dolmabahçe Sarayı’nı, Beylerbeyi Sarayı’nı, Mabeyn Köşkü’nü, Beykoz Kasrı’nı kullanıyor, Ahlat’a göl manzaralı saray yaptırıyor.



Güya tarifeli uçaklarla gezeceklerdi.

Sırf sarayda sekiz makam uçağı var.

Asrın liderimizin bindiği Boeing 747-8, ABD başkanında bile yok.



“Yolsuzluklar, laik ahlakla ilişkili bir sorundur” meselesine gelince...



Ayakkabı kutularına istiflenmiş dolar balyaları fışkırıyor.

İçişleri bakanımızın oğlunun yatak odasında büyük boy para kasaları yakalanıyor.

Ekonomi bakanımıza bugünkü kurla altı milyon liralık kol saati takılıyor.

Ticaret bakanımız, kocasının şirketinden kendi bakanlığına milyonlarca liralık dezenfektan satın alıyor.

Ulaştırma bakanımızın oğlu tee Singapurlardaki casinolarda rulet masasında yakalanıyor.

Akp belediyesinde müdürken Akp genel merkezine transfer edilen, henüz 27 yaşında olmasına rağmen lüks otomobil koleksiyonu yapan, rabia tweetleri atarken, kumar fişleriyle revü kızlarıyla elinde kadehle jakuzide poz veren arkadaş, elektrikli süpürge hortumu gibi kokain çekerken internete düşüyor.

Memleketi “ak” yönetiyor ama, memleket “kara”parada “gri” listeye alınıyor.

Küresel karaparacılar devletin zirvesinde ağırlanıyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2022 yılı raporuna göre, dünya yolsuzluk sıralamasında Afrika’nın kabile devletlerinden bile daha kötü durumda olduğumuz anlaşılıyor.

Dünya yolsuzluk endeksine göre, Arap ülkeleri bile bizim yanımızda zemzemle yıkanmış gibi kalıyor.

Sedat Peker bir yıldan fazla süredir “kendilerini en büyük milliyetçi, en büyük muhafazakar olarak tanıtanların aslında ne mal olduklarını” anlatıyor.

Venezuela’dan Kolombiya’dan Türkiye’ye uzanan uyuşturucu güzergahı ortaya çıkıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı makam uçağı olarak kullanılan ve habire yeni makam uçağı satın alınırken, her nedense envanterden çıkarılan uçak, Brezilya’da kokain bavullarıyla yakalanıyor.

Güney Amerika’dan Türkiye’ye akan uyuşturucu parasının Kıbrıs’taki yasadışı kumar organizasyonu üzerinden dağıtıldığı anlaşılıyor.

Servetinin kaynağı belirsiz karanlık oligarklar Türkiye’de fink atıyor.

Uyuşturucu baronları Türkiye’de cirit atıyor.

Dünyanın her yerinde tutuklanmak üzere fellik fellik aranan mafya babalarına Türkiye’de itibarlı işadamı sıfatıyla vatandaşlık veriliyor.

Fetocu diye hapse tıkılan işadamlarının malına mülküne çökülüyor.

Vatandaşa pembe tablolar çizen güya mütedeyyin gazetecilerin, düpedüz çantacı oldukları ortaya çıkıyor.

İmam nikahlı seks skandalları patlıyor, gizli kameralı siyasi fuhuş kepazelikleri internete düşüyor.

Lgbtlileri aşağılayan güya dindar medya yöneticilerinin, Lgbtlileri nefret objesi haline getiren güya muhafazakar siyasilerin, bizzat başrolde oldukları Lgbt videoları çıkıyor.

Her yıl milyarlarca doların döndüğü yasadışı bahise, yasadışı kumara siyasi iradeyle yol verildiği anlaşılıyor.

Sanal paracı, nitelikli dolandırıcı, uyuşturucu sanığı, memlekette ne kadar yamuk adam varsa, içişleri bakanımızla fotoğraf veriyor.

Millet ucuz ekmek kuyruğunda bekleşirken, hava karardıktan sonra pazarda çıkma sebze toplarken, bayat simitle karnını doyurmaya çalışırken, tapusu millete ait ne kadar fabrika, baraj, santral, liman, maden ne varsa elaleme peşkeş çekiliyor, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yağma/talan düzeni yürütülüyor.

Millet aç, milyonlarca Suriyeliye maaş ödeniyor.

Yandaş müteahhitlerin cebine para koymak için, geçmediğimiz köprüye, gitmediğimiz otoyola, uçmadığımız havalimanına, yatmadığımız hastaneye para ödetiliyor.

50 milyon dolarımız yok diyerek tank fabrikamız Katar’a veriliyor, 801 milyon dolara plastik dinozor maketi satın alınıyor.



Hani asrın liderimiz habire neredeeen nereye diyor ya...

Neredeeen buraya!



21 yıl önce “laik ahlak sorunu” dedikleri, işte bu!