Bursaspor-Amedspor maçı, gündemin saat başı değiştiği ülkemizde kaynadı gitti. Aslında bu maç, üzerine günlerce konuşulması, tartışılması gereken; devlet-siyaset-spor üçgeninde oynanan çirkin bir oyunun, çimler üzerinde vücut bulmuş haliydi.

Diyarbakır’daki ilk maçta başlayan olayların rövanşında Bursa seyircisi, hesap kesmeye kalktı. Neden? Çünkü klasik yöntemdir. Otoritenin olmadığı ya da otoritenin üç maymunu oynadığı yerde herkes kendi otoritesini tesis etmeye kalkar. Netice ortada!

"Hükümet istifa" dediler diye Fenerbahçe seyircisine Kayserispor maçını yasaklayanlar; Bursa’daki maçtan önceki gece Amedspor'un kaldığı otel önünde yanıcı-patlayıcı maddeleri patlatılırken, ertesi gün zemini kontrol için sahaya çıkan Amedsporlu oyunculara saldırılırken, maç içerisinde sahaya her şey atılırken neredeydi merak ediyorum!

"Türkiye’de 120’nin altında terörist kaldı" diyen Bakan Süleyman Soylu’nun teşkilatı, Diyarbakır'da ve Bursa'da stada sokulan kesici, delici, yaralayıcı aletleri; provokatif pankartları tespit edemezken gel de kendini güvende hisset...

Bir anlamda 'hakemsiz' oynanan bu maçı yöneten aslında siyasi otoriteydi. Çünkü sahada hakem olsa bu maç oynatılmaz, en azından yarım kalırdı. TFF Başkanı Büyükekşi ve MHK Başkanı Lale Orta’ya sormak istiyorum: Hakeminizi elbirliği ve talimat ya da yönlendirme ile bu kadar küçük düşürmek sizleri mutlu etti mi?

Hakem forması giyen arkadaşa da sorularım vardı. Ancak izlediklerimden sonra değmez diye düşünerek vazgeçtim! Çünkü normal bir düzende değil ona maç yönettirmek. Tavla bile seyrettirmem!

"Spora siyaseti karıştırmadım" yalanını söylerseniz ve başkalarına haksızlık yaparsanız, işte böyle ayağınıza dolanır. Bize de uyarmak düşer: Çekin ellerinizi Türk sporunun üzerinden, yeter!

DÜŞMEME DERBİSİ


Basketbol Süper Ligi'ndeki 'düşmeme derbisi'nde Beşiktaş, Galatasaray'ı yendi.
Fenerbahçe, neredeyse tamamı yabancı da olsa EuroLeague’de şampiyonluğa oynarken, ezeli ve ebedi rakibi olan iki takım, Süper Lig'de kalma mücadelesi veriyor.

Galatasaray, hiç başantrenörlük deneyimi olmayan bir Yunan yardımcı koçu takımın başına getirirken, 85 milyonluk ülkenin antrenör ordusuna hangi mesajı veriyor, merak ediyorum. Her şey kötü giderken bu koç ile 2.5 yıllık yeni kontrat yapılması 'Yenilmez Armada' titrini kazanmış birçoğu rahmetli efsaneleri bile rahatsız etmiştir, eminim.

Beşiktaş’a gelince... 2020-2021 sezonunda kapanan Banvit'in gençlerini toptan alan ve 'öze dönüş' sloganı ile yola çıkan Başkan Çebi’ye sorum şu: İki sezon sonra o gençlerden kaçı elinizde kaldı? Zevali kurtarmak için planlanan bütçenin kaç katını yeni yabancılara ödemek zorunda kaldınız?

Bu sorum daha kolay: Basketbol Federasyonu'nun deprem sonrası Gaziantep’in durumu ile ilgili yaptığı, küme düşmenin tartışıldığı toplantıdan önce, Hidayet Türkoğlu ile bire bir ne görüştünüz? Neden toplantıya girmeden ayrıldınız? Herkesin içinde “Asırlık Beşiktaş kümede kalma mücadelesi veriyor. Hazır deprem de bahaneyken, düşmeyi kaldırın” demeye çekindiğiniz için mi başkanın kulağına bunu fısıldayıp gittiniz?