Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter’daki profil fotoğrafını değiştirdi. ‘Paşaların paşası’na yaraşır şekilde pilot montuyla çekilen fotoğrafını kullanıyor artık.

Ne de olsa seçime sayılı günler kaldı.

Sanırsınız...

14 Mayıs’ta sandığa değil, savaşa gidiyoruz.

Cumhur İttifakı, iki ayaklı bir kampanya yürütüyor. Bir yandan muhalefeti terörle ilişkili gösterirken, diğer yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) ve ülkenin askeri teknolojisini seçim reklamında kullanıyor.

Kıyı kıyı gezdirdikleri TGC Anadolu Gemisi’ni mümkün olsa Eskişehir’e götürüp Porsuk Nehri’nde yüzdürecekler.

Tank Palet Fabrikası’nın Katar’a satılması rezaletini bastırmak için Altay tankı bahanesine sığınmışlardı.

Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’ye göre 2019 sonu ve 2020 başında seri üretime geçilecekti.

Değil Altay tankının üretilmesi...

Çivi çakılmadı.

Ardından Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, 2021’de üretime başlanacağını açıkladı.

Yine olmadı!

Beş yıldır üretilemeyen Altay’ın testi, ne hikmetse seçimden üç hafta öncesine, 23 Nisan’a yetiştirildi. Koca Altay Tankı, Cumhur’un seçim enstrümanına çevrildi. Altay’ın üzerine bir tek AK Parti’nin balonu asılmadı. Nasıl oldu da adını ‘Ak-tay’ koymadılar, hayret ediyorum.

Utanmasalar...

İHA ve SİHA’lardan AK Parti bildirileri atacaklar.

MERMİLER ALINIYOR, İĞNELER SÖKÜLÜYOR

Erdoğan, TSK’yı seçimde istismar ederken gerçekte darbe vehminden kurtulamadığı için ordusundan kuşkulanıyor.

Bakmayın siz Twitter profiline pilot montlu fotoğraf koyduğuna.

Ülkenin savaş pilotlarına karşı olağanüstü bir güvensizlik duyuyor.

Bir TSK mensubunun bana anlattığına göre:

- Cumhurbaşkanı’nın indiği askeri veya askeri/sivil ortak hava meydanlarında o askeri birlik ile Erdoğan orada bulunduğu sürece nöbet tutacak tüm askerlerin T.C. kimlik numaraları Beştepe’nin güvenlik ekibi tarafından soruşturmadan geçiriliyor. Soruşturmadan geçenlerin nöbet tutmasına izin veriliyor.

- Mermiler toplatılıyor, silahlardaki iğneler bile söktürülüyor. O askeri birlik savunmasız hale getiriliyor.

- O birlikteki tüm tatbikatlar, atışlar ve eğitimler iptal ediliyor.

- Tüm jet uçuşları ve eğitimler iptal ediliyor.

- Nöbet tutan savaş pilotlarının başına eli silahlı cumhurbaşkanlığı korumaları gönderiliyor.

- Uçak ve pilotlar cumhurbaşkanı için tehdit görülüyor ve devre dışı bırakılıyor.

- Cumhurbaşkanının katıldığı atışlı tatbikatlarda atış yapacak tank operatörü, topçu, savaş gemisi kaptanı ve atış unsurları, uçak ve helikopter pilotlarının tümü cumhurbaşkanlığı tarafından güvenlik soruşturmasından geçmiş personelden seçiliyor. Soruşturmadan geçme oranı yüzde 10-15 civarında gerçekleşiyor. Kim niye seçildiğini ve seçilmediğini bilmiyor. Kuvvet komutanlıklarının dahi bilgisi olmuyor. Bu durum TSK’da ayrımcılığa, dedikoduya, ötekileştirmeye ve huzursuzluğa yol açıyor.

25-30 PİLOTA İZİN VAR

- Cumhurbaşkanının uçak ve helikopterle yapacağı seyahatlerde koruma amaçlı iki F-16 havada oluyor. Helikopterle yapılan seyahatlerde ilave olarak Jandarma Atak helikopterleri kalkıştan inişe kadar eşlik ediyor. Yurt dışı seyahatlerinde F-16’lar ülke sınırına kadar koruma sağlıyor.

- Koruma amaçlı uçan F-16 ve jandarma helikopter pilotları da cumhurbaşkanlığı tarafından soruşturulup onay verilenlerden seçiliyor. Her uçuş öncesi, uçacak isimler tekrar soruşturmaya tabii tutuluyor. Hava Kuvvetleri’ndeki F-16 pilotlarından yaklaşık yüzde 10’unun, yani 25-30 pilotun bu koruma uçuşunu yapmasına müsaade edildiği biliniyor.

- Akıncı 4. Ana Jet Üssü’ndeki altı F-16 savaş uçağı cumhurbaşkanlığının savunması için kulanılıyor.

- Beştepe’de uçaksavar birliği bulunduruluyor, görevli personel sürekli güvenlik soruşturmasından geçiriliyor.

- Ankara ve İstanbul’un üzerinden 90 kilometre yarı çapından ve hiçbir irtifadan, terörle mücadele harekatı için de dahil olmak üzere, savaş uçağı geçmesine müsaade edilmiyor. Savaş uçakları kendi vatanı üzerinde tehdit kabul ediliyor. Sadece cumhurbaşkanı koruması için uçan F-16’lar ve ‘Teknofest’ gibi etkinliklerde uçanlar hariç...

KIŞKIRTIYORLAR

‘Paşaların paşası’nın pilotlarına duyduğu güvensizlik bu boyuttayken...  Ordu ve polisi Kılıçdaroğlu’nun seçilme ihtimaline karşı kışkırtmaktan da geri kalmıyorlar.

Örneğin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, muhalefetin ulus devleti tehdit ettiğini savunuyor.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum da olası iktidar değişikliğinin tam bağımsızlığa darbe olacağını, Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünün ve siyasi birliğinin tehlikeye gireceğini iddia ediyor.

Bu sorumsuz açıklamalar askeri ve sivil bürokrasiyi gelmekte olana karşı tahrik ediyor.

Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 14 Mayıs’ı sivil darbe olarak ilan etti. Acaba Soylu, muhalefetin kazanması halinde polisi, jandarmayı, bekçiyi ve korucuları ‘darbeyi bastırmak’ için kullanır mı?

Bu haklı bir endişedir.

Ecevitçiler: Aksakal, Ecevit’in saygınlığını yerle bir ediyor


DSP lideri ve AK Parti İstanbul Milletvekili adayı Önder Aksakal, önceki gün Sözcü TV’deydi.

Yayında Aksakal ile sert bir tartışma yaşadık.

O’na “AK Parti’ye girmenizi gerekçelendirmek için ‘Ecevit ve  Deniz Gezmiş olsaydı Cumhur İttifakı’na oy verirdi’ demek çok cüretkar değil mi?” diye sordum.

Aksakal, Ecevit ile Gezmiş’in anti-emperyalist olduğunu ve bu yüzden Cumhur İttifakı’na destek vereceklerini iddia etti.

Karşı çıktım.

“Ne yapardı, PKK’ya mı verirdi?” dedi.

Aksakal’a şu yanıtı verdim:

“Dört yıl önce Apo’dan mektup getirip kardeşini TV’ye çıkaran bir iktidara bu kadar kefil olmayın altında kalırsınız!”

Aksakal’la yaptığımız program çok ses getirdi.

Ecevitçiler Aksakal’a büyük tepki gösterdi.

Rahşan- Bülent Ecevit Bilim Kültür Sanat Vakfı’nın mütevelli heyet üyesi Ayşe Hazal Beytaş, şu mektubu gönderdi:

“Aksakal’ın Ecevit’in halkın gözündeki saygınlığını yerle bir eden eylemlerinin hiçbir açıdan haklı ve mazur görülmesi mümkün değildir. Bu durum Ecevit’i önder bilen bizleri aşırı öfkelendirmektedir. Aksakal’ın bu eylemi büyük münasebetsizliktir. Haddini aşmakta ve her yeni açıklamasıyla saygısızlığını derinleştirmektedir. Demokratik sol anlayışı Ecevit’in benimsemediği kulvarlara sokması sadece Ecevit’e değil, Ecevit’i sevip sayan milyonlarca vatandaşımıza saygısızlıktır.”

Aksakal’ın AK Parti’den aday olmasına karşı çıkıp Başkanlık Kurulu’ndan istifa eden DSP’li Dilara Tambova da şu açıklamayı iletti:

“Aksakal yalnızca kendisini ve kişisel ikballerini temsil ediyor. DSP ilkelerini ve Ecevit’leri asla içselleştirememiş ve onların siyasi mirası üzerinden, kendisine menfaat kurgulanmıştır.”