Televizyon reklamlarında her daim gördüğümüz GSM operatörlerinin öve öve bitiremediği teknolojilerinin bir halta yaramadığını bu depremde de tescillemiş olduk.

Zira amaçları reklam verip aç yandaşları bir nebze olsun doyurmak. Ceplerine para koyup hırlamalarını durdurmak.

★★★

Oysa 6 Şubat Depremi, Türkiye’nin iletişim, haberleşme, internet altyapısının çöktüğünü, 21 yıldır iktidarın bu alanda neredeyse çivi çakmadığını, alternatif altyapı yatırımlarını engellediğini ortaya çıkarttı.

Gözleri oydan başka hiçbir şeyi görmediğinden en kritik saatlerde interneti yavaşlatıp Twitter’ın bandını daralttılar. İnsanların canı pahasına siyaset rezilliğine imza attılar.

★★★

Nitekim 3 operatörden ikisi, Türk Telekom ve Turkcell çeşitli nedenlerle iktidar kontrolünde girdi.

İletişim altyapısını güçlendirip rekabete açmak, ucuz ve hızlı iletişimi sağlamakla görevli Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tam tersine iletişim altyapısını engelleme, haberleşmeyi iktidar kontrolünde tutma görevini üstlendi.

Koordinasyonu sağlamak adına afet bölgesinde iletişim hayati önemdeydi... Elon Musk’ın deprem sonrası uydu internet sistemi Starlink’i Türkiye’ye açma önerisini sundu. Reddedildi!

Peki, gerekçemiz neydi? “Bizim Türksat’ımız var” dediler. İkisi aynı anda kullanılamıyor mu? Starlink sayesinde iki can fazladan kurtarılsaydı size sıkıntı mı yaratırdı? Belli ki “evet” bu sorunun yanıtı.


Türkiye’ye ihanet ettik!


1999 Marmara Depremi sonrasında yürütülen çalışmalarla hazırlıkları başlatılan Fay Yasası, 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle tozlu raflara kaldırıldı.

Beton ekonomisi, inşaat ve rant lobisinin devreye girmesiyle deprem toplanma alanları bile imara açıldı. Kimine rezidans dikildi kimine AVM yapıldı.

★★★

Dilediği yasayı bir gecede TBMM’den geçiren, tek kişinin kararıyla OHAL ilan eden iktidar Fay Yasası’nı duyunca 21 yıldır kulağının üzerine yattı.

Faylar üzerinde yapılaşmanın önlenmesi ve bilime-teknolojiye-çağdaş mühendisliğe dayalı yapılarla felaketlerin ve kayıpların en alt düzeye indirilmesi olanaklıydı. Kimse iplemedi.

★★★

İnsanları duanın değil mühendisliğin kurtaracağını, kaderciliği öne çıkarmanın yanlışlığını görmek işlerine gelmedi. Yoksa nasıl diri ve iri tutacaklardı kitlelerini?

Şayet bu yasa yürürlüğe konulmuş olsaydı bu illerde fay hatları üzerine binaların, çok katlı rezidansların inşası söz konusu olamayacaktı. Kazanacakları para azalacaktı.

★★★

Ülkeyi yöneten çıkıp; “İstanbul’a ihanet ettik” falan demişti. Kimdi Gezi Parkı protestolarında “3-5 ağaç için gürültü kopartıyorlar” diyen kişi?

Hani betona direnen, ağaçları kestirmemek için toplanan milyonlara “çapulcu” yaftasını yapıştırıp, vatan haini ilan eden.

★★★

Hatta hazır planları bile göstermişti... Ağaçları kesip Taksim’e AVM ve Topçu Kışlası inşa edecekti. Tepkiyi göze alamadı.

Zira o günden beri hiç durmadı. Tüm Türkiye’de beton mikserleri, damperli kamyonlar şov yaptı. Ya “Fay Yasası” ne oldu? Sümen altı...

İşsizim diye yakınma, müteahhit olsana!


Baro kaydı olmayanın avukatlık, Tabip Odası kaydı olmayanın doktorluk, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği kaydı olmayanın mühendislik-mimarlık yapamadığı, mesleki kurallara tabi olduğu bir ortamda, müteahhit olmanın, inşa etmenin kuralı, kriteri yok.

Hikmet Günsay 2001’de inşaatçılığa başlamış. 2005’te Özburak İnşaatı kurmuş. Hatay’da en fazla binası yıkılan şirketlerin başında Özburak İnşaat geliyor.

Kendisi bir röportajında “İlkokul mezunuyum. 1.500’den fazla konut yaptım” diyor. İnsanlar yıkılan binaların altında kalırken o da paranın altında kalmış.



★★★

Ne olacak kendisine? En son 2018’de çıkartılan, iki kez süresi 6 ay uzatılan İmar Barışı’na 10 milyonu aşan başvurunun 7.5 milyonu konuttu.

Kaçak, imara aykırı yapılar cüzi paralar karşılığı yasallaştı. Bunları inşa eden müteahhitler yaptırımsız kaldı.

Muhtemelen 6 Şubat depreminde enkaza dönüşen binlerce bina arasında imar barışından yararlanarak içinde oturanlara mezar olan evler de var.

1999 depreminde müteahhitlere açılan 2.100 davanın 1.800’ü affa uğradı. 300 davada ise verilen cezalar ertelendi. Oradan pay biçersek yine devam edecek müteahhitliği...

★★★

Türkiye’deki müteahhit sayısı 453 bin iken Almanya’da 3.800, 27 AB ülkesinde ise toplam 25 bin olması, sektördeki vahim kuralsızlığı, başıboşluğu, çarpıklığı bize en iyi şekilde anlatıyor.

Diplomam yok, işi bilmiyorum diye bahane üretme. Burası Türkiye... Ne bilginin ne de bilimin geçerliliği var bu ülkede... Yaptığın yıkılırsa “kader” de... Uzatırlarsa göklerden gelen bir kararın olduğunu söyle... Bir süre çekil köşene... Unuturlar
bir seneye...