Prof. Dr. Bahadır Erdem, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 2000 yılında aynı üniversitenin Devletler Özel Hukuku Anabilim Dalı’nda yardımcı doçent, 2004’te doçent ve 2009’da profesör olmuştur. İ.Ü Hukuk Fakültesi’nde “Milletlerarası Özel Hukuk, Yabancılar Hukuku ve Türk Vatandaşlık Hukuku dersleri veren Erdem, milli ve milletlerarası tahkim alanında arabuluculuk, hakemlik, bilirkişilik ve danışmanlık, Türk Eğitim Vakfı Mütevelli Heyeti Üyeliği, Aile Hukuk Derneği Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur. Halen TÜSİAD üyesi ve İyi Parti Adalet ve Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıdır.

Bahadır Erdem, Bakan Bekir Bozdağ’ın ‘Erdoğan’ın adaylığı önünde hiçbir engel yok’ açıklamasına dikkat çekti ve “YSK da ondan farklı bir şey söylemeyecektir. CHP veya İYİ Parti itiraz etse de dinlemeyecektir’ dedi.


Anayasa Hukukçuları Nisan’dan sonra, seçime yakın bir tarihte yapılacak seçime erken seçim denemeyeceğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olmasının da ancak Meclis’te 360 milletvekilinin erken seçim için oy vermesiyle (veya Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i feshederek seçime gitmesiyle) mümkün olabileceğini defalarca anlattı. 6’lı masa  “6 Nisan’dan sonra yapılacak bir seçime destek vermeyeceğini” her fırsatta tekrarladı ve sonunda Erdoğan seçim tarihini açıkladı; 14 Mayıs. Bundan sonra nelerle karşılaşacağımızı, şu sıralarda muhalefet partilerinin liderleriyle ikili görüşmeler yapan İyi Parti’nin Adalet ve Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sayın Bahadır Erdem’le konuştum.

BİR AY ÖNCE YAPILAN SEÇİM KESİNLİKLE ERKEN SEÇİM DEĞİLDİR!

■ Sayın Erdem, 6’lı masanın tavrı net, Meclis’te yapılacak bir erken seçim oylamasına destek vermeyecekler, bundan sonra neler olacağını düşünüyorsunuz?

Öncelikle biz İyi Parti olarak 2 yıldır seçim istiyoruz, çünkü Türkiye ekonomisi o kadar kötü ki vatandaşın bekleyecek hali yoktu, her gün bir öncekinden daha zor geçti ve Sayın Genel Başkan Ak Parti’ye devamlı “Seçim yap, hemen yap, sandığı getir, bu millet daha fazla bekleyemez” dedi ama AKP bunu yapmadı. Sonunda da görüldü ki Erdoğan 14 Mayıs’ı seçim takvimi olarak belirlemiş. Bu bir erken seçim değil,  eğer seçim zamanında yapılsaydı 18 Haziran’da yapılmış olacaktı, sadece 1 ay evvel yapılmış bir seçim kesinlikle bir erken seçim değildir, Ak Parti’nin kendi kafasına göre belirlediği bir tarihtir. Halihazırdaki Anayasa’ya göre seçim 18 Haziran’dan bir hafta önce dahi yapılacak olsa bu kararı ya Meclis veya Cumhurbaşkanı alacaktı.

Meclis’in alması için öncelikle bizim bu seçimin hakikaten bir “erken seçim niteliğinde” olmasına ve yapılmasının vatandaşa, milletimize bir faydasının olduğuna inanmamız lazım, artık böyle bir gerekçe kalmadı. Biz seçimden bir ay evvel yapılacak bir seçimi erken seçim olarak görmediğimiz için artık Meclis’in feshedilmesine ve seçime gidilmesine elimizi kaldırmayacağız. O zaman Cumhurbaşkanı’nın ne yapması lazım; kendisini feshetmesi lazım ve Recep Tayyip Erdoğan bu anlamda Meclis’i fesheden ilk cumhurbaşkanı olarak da tarihe geçecek bir anlamda. Meclis’i feshedecek ve seçimin 14 Mayıs’ta olması kanun çıkarılarak yapılacak.

ERDOĞAN MECLİS’İ KENDİSİ FESHEDERSE 2 DÖNEM CUMHURBAŞKANLIĞI YAPTIĞI İÇİN BİR DAHA ADAY OLAMAZ!

■ Meclis’i feshetmeden, YSK yoluyla yapacağı görülüyor. YSK’ya 4 yeni yüksek hakim atanmış ki “iktidara yakın” olduklarını bilenler söylüyor, sizce de böyle mi olacak?

Anayasa “olmaz” dediğine göre olmaz, kanunda sadece 2 yol var; biri cumhurbaşkanının Meclis’i feshetmesi, o feshettiği zaman bir daha cumhurbaşkanı adayı olamıyor. Anayasa şöyle de bir şey söylüyor; 2’inci dönem cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra –ki onlar 1’inci dönem olduğunu iddia ediyorlar- cumhurbaşkanı “ Meclis’i eğer kendisi feshederse bir dönem daha aday olamaz”. Ancak Meclis feshederse aday olabiliyor. Gerçi onların kafasında “1’inci dönemlerini yaşıyorlar” ki bu yanlış bir yorum. Yüksek Seçim Kurulu eliyle hukuka göre bunu yapamaması lazım.

14 MAYIS’TA SEÇİM KARARI ALINMASI YÖNÜNDE OY KULLANMAYACAĞIZ

■ YSK’nın da desteğiyle “Muhalefet partileri Meclis’te oy vermese de ben seçimi 14 Haziran’da yapıyorum ama yine de bir kez daha aday oluyorum” diyor, muhalefet partileri AYM’ye gitse, Anayasa Mahkemesi de onun kontrolünde olduğu için yine yapacak, yani durdurmanın bir çaresi yok, değil mi?

Aday olması ayrı mesele, aday olmasında kesin karara sahip olan Yüksek Seçim Kurulu. Dolayısıyla, burada aslında 2 dönem geçirdiği ve 3’üncü dönem aday olamayacağı halde onun iddiasına  göre “Aday olacağım” diyecek ve adaylığını ilan edecek, Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz etsek dahi –ki haklı olduğumuz yüzde 100 ortadadır- maalesef YSK’nın kanuna göre doğru bir karar vermeyeceğini bildiğimizden dolayı bu itirazın da bir anlamı yok. Çünkü buna karar verecek olan YSK, Cumhurbaşkanı “Ben adayım” dediğinde “Hakkı vardır, birinci dönemindeydi, şimdi de 2’inci dönem adaylığını koyuyor” diyecek, bu başka mesele. Burada Yüksek Seçim Kurulu’nun bunu belirleme hakkı var ama “Meclis’i feshetme” konusunda YSK’nın hiçbir yetkisi yok, “Meclis’i feshetmek yeni Anayasaya göre sadece cumhurbaşkanı tarafından yapılabilir ve böyle bir şey yaparsa bir sonraki dönem aday olamaz”. Eğer Meclis yaparsa ancak o zaman bir sonraki dönem cumhurbaşkanı adaylık hakkı verilir ki Meclis’te gerekli çoğunluğu bulamayacak. Biz İyi Parti olarak erken seçim kararını -14 Mayıs tarihi için- Meclis’in almasına karşıyız, bu yönde oy vermeyeceğiz, Genel Başkanımız Sayın Akşener’in görüşü de budur.

ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINI İLAN EDEMEZ AMA KİM DİNLEYECEK, BÜTÜN MESELE BU!

■ Yani, Anayasa’ya aykırı olsa da YSK’nın yardımıyla yeniden aday olacak. Peki, bütün bu yasaların, Anayasa’nın anlamı ne? Halk uymak zorunda ama ülkeyi yönetenler uymasa da olur mu diyeceğiz? Muhalefet partileri bu durumda da seçime girmek zorunda kalacak.

Meclis seçim tarihini kabul etmeyeceği için Anayasa’daki yetkisine dayanarak bunu yapacak. Bu yetkisi Anayasa’ya göre var ama bunu yaptıktan sonra önümüzdeki 14 Mayıs’taki adaylığını ilan edemez. Aday olamaması lazım ama kim dinleyecek, bütün mesele bu. Tayyip Erdoğan dönemi, bu tek adam rejimi maalesef hukukun üzerinde, yargının üzerinde ve Yüksek Seçim Kurulu gibi yargı organları da dahil olmak üzere büyük bir baskı yaptığı, üstünde büyük bir hakimiyet kurduğu için kendisi istediği şekilde karar verdi. Mühürsüz oyları hatırlayın, orada da kararı YSK verdi, normalde YSK’nın bu kararı kesinlikle vermemesi gerekiyordu ama verdi, çünkü üzerinde iktidarın ve Tayyip Erdoğan’ın büyük bir baskısı vardı. “Ben yaptım oldu” sultanlığı bu, zaten biz de bu “Ben yaptım oldu”yu bitirmek için bu seçimleri kazanmak zorundayız, Türkiye’yi yeniden hukuk devleti haline getirmek zorundayız, hukukun üstün olduğu devlet haline getirmek zorundayız, bu tek adam rejiminin bu ülkeye 20 yıldan beri yaptığı bütün eziyeti, bu ülkedeki bütün hukuksuzluklarını İnşallah beraber tersine çevirerek Türkiye’de hukuku yeşerteceğiz.

ANAYASA’YI, HUKUKU İHLAL EDEREK ÜLKEYİ BABASININ ÇİFTLİĞİ GİBİ YÖNETMENİN HESABINI VATANDAŞ SANDIKTA SORACAK!

■ Yani hukuka, Anayasa’ya rağmen “Ben böyle yapıyorum” dese de cevabı halk verecek diyorsunuz.

Evet, aynen öyle, halk cevabını verecek, çünkü halktan büyük, milletten daha büyük hiçbir makam, karar organı yok, mühür milletin elinde. Zaten Sayın Akşener de her zaman bunu hatırlatır; “Mühür sizde” der. Dolayısıyla, Anayasa’ya aykırı şekilde bu kararı alıyor, aday olamaması lazım ama olacak, buna istediğiniz itirazı yapın Yüksek Seçim Kurulu da onaylayacak, peki bunun cezasını kim verecek, hesabını kim soracak? Anayasa’yı bu kadar ihlal ederek, bu kadar hukuka aykırı işlemleri yıllardan beri yaparak bu ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmenin cezasını da vatandaş verecek seçim sandığında, hesabını da vatandaş soracak.

TÜRKİYE 40 YILDAN BERİ İLK KEZ BU HALE GELDİ, MERKEZ BANKASI’NIN KASASINI DOLAR BAKIMINDAN SIFIRA GETİRDİLER!

■ Hukuku bu kadar hiçe sayan bir yönetime yargı hesap sormaz mı?

Bu kadar hukuksuz işlem varsa, kim yaptıysa tabii ki önümüzdeki dönemdeki bağımsız Türk yargısı, bağımsız olan savcılarımız, yargıçlarımız o hukuksuzlukların hesabını soracaktır ama burada hiçbir surette bir devr-i sabık yaratmak maksadıyla bunu söylemiyorum, çünkü böyle şeylerle uğraşacak vaktimiz yok, Türkiye’yi bir an evvel düzeltmek zorundayız, Türkiye ekonomisi yerlerde, ekonomiyi düzeltmek zorundayız. Bugün yurt dışına önemsiz bir miktar para bile yollamaya kalksanız Merkez Bankası size bunun belgesini, hesabını soruyor, biz Türk parasının kıymetini koruma kanununu Özal döneminde değiştirdik, o dönemden bu döneme neredeyse 40 yıl geçti, Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk ekonomisini getirdiği hal; 40 yıldan beri ilk defa Türkiye bu duruma düştü, Merkez Bankası’nın kasasını yabancı para, dolar bakımından sıfıra getirdiler. Bu kadar kötü bir ekonomi, bu kadar yüksek fiyatlar, bu kadar zam, bu asgari ücretle, emekli maaşlarıyla vatandaş inim inim inliyor ve zaten Erdoğan hükümeti seçim ekonomisi uyguladığı için Türkiye’nin bütün borçları da seçimden sonraya erteliyor, dolayısıyla göreve geldiğimizde de zaten bu bozulan ekonomiyi düzeltmek için çok büyük bir çalışma yapacağız ama başaracağız, mecburuz.

“CUMHURBAŞKANI MECLİS’İ KENDİSİ FESHEDERSE BİR DAHA ADAY OLAMAZ” ANAYASA MADDESİ BU KADAR AÇIKKEN UYULMUYORSA HİÇBİR MADDEYE UYULMAYACAKTIR!

■ 6’lı masanın “Ancak erken seçim 6 Nisan’dan önce olursa destekleriz” demesinin bir sebebi de eski seçim kanunuyla seçime gitmek içindi. Şimdi Mayıs’ta yapılınca muhalefet yeni seçim kanunuyla gitmeyi de mi kabul edecek?

Biz kabul etmesek de fark etmez, Yüksek Seçim Kurulu bunu yapacaktır. Yüksek Seçim Kurulu bunun 6 Nisan’dan sonraki yeni seçim kanununa göre yapılacağını söyleyecek. Burada kesin karar Yüksek Seçim Kurulu’nun olduğu için yaptığımız hiçbir itiraz işe yaramıyor çünkü kanun tanımıyorlar. Aday olamaması konusunda Anayasa çok açık ama burada söz konusu olan seçim kanunu ve YSK’nın kararı öyle çıkacaktır. Adaylık için bile “Ben aday oluyorum” diye YSK’ya bildirdiğinde Kurul “Adaylığı geçerlidir ve sizin itirazınız da geçersizdir” diyecektir. CHP veya İyi Parti bu itirazı yapsa da YSK dinlemeyecektir. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çıktı “Erdoğan’ın adaylığı önünde hiçbir engel yok” dedi, Yüksek Seçim Kurulu da ondan farklı bir şey söylemeyecektir.

MİLLET BU HAKSIZLIĞA, HUKUKSUZLUĞA, ÇEKTİRİLEN EZİYETE CEVABINI VERECEKTİR!

■ Bunları dinleyen yoksa 6’LI masanın “6 Nisan’dan önceki bir tarihe Meclis’te oy veririz” sözleri söylenmese de olabilir miydi? O açıklamalar sadece tarihe not düşmek için mi önemli?

Burada da aynı noktaya geliyoruz, ne yaparsa yapsın, Anayasa’yı umursamasa bile son kararı millet verecek, seçmen verecek. Bu millet kendisine yapılan bu haksızlığa, hukuksuzluğa, çektirilen eziyete, yıllardan beri çocuklarını yatağa aç göndermeye cevabı verecektir. Cumhuriyetin 100’üncü yılında bu milletin doymayan çocukları var.



İNSANLAR GEÇİNMEK İÇİN BÖBREĞİNİ SATARAK SAĞLIĞINDAN VAZGEÇİYOR!

■ Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk “Para bulmak için böbreğini satanların sayısında patlama olduğunu” açıkladı. İnsanlar maalesef borç ödemek, geçinmek için organlarını satıyor.

İnsanların çaresizliğini düşünebiliyor musunuz, insanlar böbreğini satarak canından, sağlığından vazgeçiyor çünkü gerçekten en düşük emekli maaşı 5500 liraya çıktı, bu parayla nasıl geçineceksiniz, yaşlılar ilaçlarını nasıl alacak? Emekli maaşı belirli bir yaşın üzerindekiler içindir, onlar sağlık için ihtiyacı olan insanlar. Belirli gıdayı almak zorunda olan insanlar ve yoksulluk sınırı 25 bin lira. Evli karı koca birlikte çalışsalar 17 bin lira yapıyor, 2 de çocukları olduğunu varsayın o insanlar aslında ailece yoksulluk sınırının çok altında yaşıyorlar. Türkiye’nin gerçeği böyleyken, Nebati Bakan gibi, ciddiyetsiz Merkez Bankası Başkanı gibi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın veya bakanlarının “Ekonomi gayet güzel” diyerek hatta şikayet eden vatandaşları muhalefetin adamı olmakla suçlayarak bu gerçeği göremeden bu vatandaşla alay etmenin hesabını muhakkak vatandaş soracak.

İNSANLARI BİLEREK FAKİRLEŞTİRDİLER VE O KİŞİLERE 3-5 KURUŞ SOSYAL YARDIM VERİYORLAR, VERDİKLERİ DEVLETİN PARASI!

Üstelik de insanları adeta bilerek fakirleştirdiler, bakın bilerek fakirleştirdikleri kişilere 3-5 kuruş sosyal yardım veriyorlar, o da devletin parası. Sanırsınız ki AKP kendisi veriyor, bu küçük beyler babalarının çiftliğinden getirdiler bu parayı da vatandaşa kendileri dağıtıyor. Bizim vergilerimizden oluşan, sosyal devletin yapması gereken yardımları, istihdam yaratmayarak, işsizlikle fakirleştirdikleri kendi seçmenlerine dağıtıyorlar. Böylece, 11 milyondan fazla AK Parti üyesini bir şekilde çeşitli şekillerde sosyal yardıma bağlamış durumdalar. Kendi yandaşlarına, kendi müteahhitlerine, yandaş iş adamlarına vergi afları getiriyorlar ama vatandaşın 3 kuruşunu bırakmıyorlar. Canını alıyor, elektriğini, suyunu kesiyor ama kendisine destek çıkanlara, al gülüm-ver gülüm ilişkisi içinde olanların vergilerini siliyorlar. Hep beraber görmedik mi bu ülkede hangi yandaş iş adamlarının, hangi grupların vergi aflarıyla hazineye olan borçlarının silindiğini?

NE OYUN KURARLARSA KURSUNLAR O PLANLARI YAPTIRTMAYACAĞIZ, VATANDAŞIN HER BİR OYUNUN BAŞINDAYIZ!

Biz şunu diyoruz; ister eski seçim kanunu, ister yeni seçim kanunu, ister 14 Mayıs, ister 30 Nisan, ne yaparlarsa yapsınlar, ne oyun kurarlarsa kursunlar sonuç fark etmeyecek, kaybedecekler. O planları da yaptırtmayacağız, seçim sandığının güvenliğini sonuna kadar sağlayacağız, vatandaşın her bir oyunun başındayız. Her halükarda kazanacağız. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır rica ediyoruz, o sandık artık geliyor, çok gecikmiş bir sandık, bütün milletimiz çok çekti, büyük sıkıntılarımız var, sofrada bereket yok, insanların maalesef yüzünde gülümseme kalmadı ama artık yüzdük yüzdük sonuna geldik, 14 Mayıs’ta AKP’Yİ o sandıkta götüreceğiz ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı da vatandaş emekli edecek.



SAYIN BAHÇELİ HANGİ “YENİ SAYFADAN” BAHSEDİYOR, ONLAR BÜTÜN SAYFALARINI KARALADILAR!

■ Devlet Bahçeli 6’lı masaya “Aday çıkaramıyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafında tek yumruk olalım, yeni bir sayfa açalım” dedi. Ayın 26’sında 6’lı masanın toplantısı var, aday çıkarıp da Bahçeli’nin bu lafına cevap verecekler mi?

Sayın Bahçeli hangi yeni sayfadan bahsediyor, artık onların defterlerinde sayfa kalmadı, o defterleri karaladılar, o defterler kapkara, ne bir yeni sayfa var ellerinde ne de açabilecekleri yeni bir ümit var. Bu ülkedeki 85 milyonu ümitsizliğe düşürdüler, maalesef ki adaleti ve güveni tamamen bitirdiler. Onların hiçbir yeni sayfa açma imkanları yok, genel başkanlar zaten ilan ettiler, artık 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayını belirleme çalışmalarına başladılar, kısa süre sonra adayı belirleyecek ve açıklayacaklardır ama 26 Ocak’taki 6’lı masa toplantısı 7-8 aydan beri hazırlanan “Yol haritası ve ortak politikalar metni” ile ilgili olan toplantıdır, her 15 günde bir yapılan rutin süreçtir. Aday belirlendiğinde ise çok daha büyük bir organizasyonla Türkiye’ye tanıtılacaktır.

KADINLARIN KILIK KIYAFETİ, İNANCI ÜZERİNDEN SİYASİ RANT DEVŞİRMEYE ÇALIŞANLARA İZİN VERMEMEYE KARARLIYIZ!

■ Ramazan sonrası seçim yapılıyor ve AKP-MHP tarafından hazırlanan anayasa değişikliği sadece “başörtüsü” konusuna indirgendi. Meral Akşener “Halihazırda yürürlükte olan kanunlarda yeterli düzenleme vardır” dedi. Ramazan’da Türkiye yine dinin, inancın siyasete alet edilmesini mi izleyecek ve İyi Parti anayasa hukukçularının “Bu metin düzelemez” dediği o komisyon çalışmalarına neden katılacak?

Şimdi yine biraz önce söylediklerime dönecek olursak, AKP her seçimden önce kendisine bir mağduriyet yaratmak ister. AKP yıllardan beri kadınların başını örtmesinden ve bunu istismar etmekten o kadar çok ekmek yedi ki bundan sonra kadınlar üzerinden, kılık kıyafet, din-inanç özgürlü­ğü gibi Anayasa’nın koruduğu konularda AKP’ye bir kere daha istismar olanağı yaratmamaya kararlıyız. Genel Başkanı’mız çok güzel açıkladı; “Sen bitmiş bir konuyu yine istismar etmek istiyorsun, artık bu konuda Türkiye’de sorun yok ve biz sana bunu istismar ettirmeyeceğiz” dedi.

■ Kadın örgütleri ve anayasa hukukçuları partilere “Tartışmayın bile, masaya bile oturulamaz” dediler ama orada bütün dini kıyafetlere özgürlük ifadesi var ve ayrıca 6 yaşındaki kız çocukların tesettüre sokulmasını, kadın gözüyle bakılmasını da sağlıyor.

Kadın örgütlerinin bütün endişelerini son derece ciddiye alıyoruz, Türkiye’deki her kadının bu konudaki endişesini ciddiye alıyoruz, çocuk ve kadınların her şekilde korunmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız, kimsenin bu konuları istismar etmesine tahammülümüz yok, biraz sabırlı olalım, süreç başlayacak yaptığımızı zaten bütün kamuoyu görecek. Ak Parti’nin sırf seçim kazanmak uğruna kadınların inançlarını, başörtüsünü, milletin inancıyla ilgili değerlerini kullanacak kadar alçakça bir plan varsa kimse merak etmesin İyi Parti’nin de planı var ve bu sefer biz “Bitti” demeden de bu iş bitmeyecek. Kadınların kılık kıyafeti, inancı üzerinden siyasette rant devşirmeye çalışanlara izin vermemeye kararlıyız.