Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, barajlarımızda su oranı giderek azalıyor, göller kuruyor, sulak alanlar yok oluyor. Tarımda verim düşüyor, hayvancılık bitiyor. Bunların hiçbirinden ders alınmıyor. Yeni yapıları, organize sanayi bölgelerini (OSB) giderek azalan verimli toprakların üzerine kuruyoruz.

Somut olayla konuya girelim: Gediz ovasının büyük kısmının yer aldığı Manisa’nın verimli toprakları sanayiye feda ediliyor. Manisa OSB’ye verilen Muradiye Orman Fidanlığı ve çevresindeki Karaali ve Gürle köylerindeki verimli tarım arazileri, bu uygulamanın en belirgin örneğidir.

HIZA BAKAR MISINIZ?

1944 yılında, bir kısmı kamulaştırılan, bir kısmı sahiplerince bağışlanan 1009 dönümlük alana milyonlarca liralık yatırım yapıldı, bugünkü işlevsel durumuna getirildi. Ülkemizin en büyük fidanlıklarından olan Muradiye Orman Fidanlığı, çevresindeki kişilere ait taşınmazlarla Manisa OSB 7. Kısım İlave Alanı olarak belirlendi ve tapuda devri, ülkemizde görülmedik bir hızla 4 gün içerisinde dokuz ayrı birim dolaştırılarak, 5.317.430,00 TL bedelle gerçekleştirildi.

Bu devir bedeli, harca esas değer olarak mevzuata uygun ise de son derece kıymetli olan, üzerinde milyonlarca liralık yatırım yapılan taşınmazın rayiç değerinin çok altında. Fidanlığın yıllık üretim kapasitesi, 5 milyon adettir. Alt yapısı tamamdır. Üzerinde çeşitli cins ve türde binlerce ağaç bulunuyor. Bir çok belediye fidan ihtiyacını buradan karşılıyor. İşte burası “Alternatif yer yok” denilip Manisa OSB’ye verilmiş.

MAHKEME KARARI

Bu işlemlerin iptali için bürokrasideki görevi nedeniyle “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” yla ödüllendirilen Yargıtay Onursal Üyesi Ali Suat Ertosun, kardeşi Süheyla Ertosun, arkadaşları Abdülkadir Hasbutçu ve Osman Kurbanoğlu tarafından açılan iki ayrı davada, Manisa 2. İdare Mahkemesi, yapılan işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığını kabul etti. Önce yürütmelerinin durdurulmasına, daha sonra da iptaline karar verdi. Bu davalar, devam ederken, Manisa Büyükşehir Belediyesi, Sancaklıbozköy’de yeni bir OSB kurma çalışmasını sürdürüyor.

Sancaklıbozköy ve çevresi, kuzey yarım kürede insan tüketimine ilk kiraz sunulan yer olarak bilinir. Ege’deki en büyük kiraz pazarı ve borsası buradadır. Üretilen kirazın büyük bölümü ihraç ediliyor. 25 yıldır Şehzade Belediyesi ‘Kiraz Festivali’ düzenliyor. Yörenin iklimi, toprağını değerli kılıyor ve ürünün desenini belirliyor. Organik tarıma elverişli olan bölgede üzüm, şeftali, kayısı ve zeytin de yetiştiriliyor. Bu toprakların gelecek nesillere aktarılabilmesi için mutlaka korunması, bunun için de mevzuata uyulması gerekiyor.

ATIK SULAR NEREYE?

Avrupa’da özellikle İskandinav ülkeleri, Britanya, örnek alınacak bir anlayışla hiçbir tarım alanına yapılaşma izni vermiyor ve ekilecek alanları daraltmıyor. Ülkemizde tarım can çekişiyor, verimli topraklarımız hızla azalıyor. 11 ilimizi etkileyen büyük deprem felaketi, tarımın önemini daha da artırdı. Tarım topraklarımızın korunmasında yönetim ve toplum olarak daha fazla duyarlılık göstermeliyiz...

Eğer Manisa’da OSB’lerle ilgili çalışmalar yapılacaksa, öncelikle mevcut OSB’ler iyileştirilmeli. Özellikle Manisa/Muradiye, Akhisar Zeytin İhtisas ve Turgutlu OSB’lerinin, arıtması olmadığından atık suları tarımsal amaçlı kullanılan sulama kanallarına bırakılıyor, buradan zirai sulama yapılıyor, ürünler de soframıza geliyor.

Sancaklıbozköy’de OSB olarak planlanan yerin yakınlarında, kuş uçumu 50 kilometrelik hat boyunda Kemalpaşa, Bağyurdu, Turgutlu, Manisa, Muradiye, Menemen ve Atatürk (Çiğli) OSB’leri bulunuyor. Ayrıca Sancaklıbozköy, Manisa ve Muradiye OSB’leri yanında TOKİ konutları yer alıyor ve yenileri yapılıyor. Buralarda küçük sanayi siteleri de bulunuyor. Kirlilik çok daha vahim noktalara ulaşacak.

İNSAN HAKKI MI?

Bölgede bulunan Gediz Nehri ve Nif Çayı ölmüş, sadece zararlı atıkları taşıyor. Bunlara Alaşehir Çayı ile Akhisar’daki Başlamış Çayı ve Gördük Deresini de eklememiz gerekiyor. Gölmarmara ise kurudu gitti. Temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye erişim hakkı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 28/07/2022 tarihinde evrensel insan hakkı olarak kabul ve ilan edildi. Ama bunu dinleyen kim?

Yeni kurulan Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği’nin çağrısı şu: “Çanlar çalmakta, ‘tehlike geliyorum’ değil, ‘geldim’ demektedir. Manisa’da yaşanan bu olaylar, başka il ve ilçelerimizde de yaşanmakta, geleceğimiz tehlikeye atılmaktadır.”

Yarın saat 08.00 de Sözcü Televizyonu yayında


Belki başkaları için televizyon kurmak ve yayına girmek kolay oluyor ama SÖZCÜ Televizyonu için aynı şeyi söyleyemeyiz. Gazetemizin sahibi Burak Akbay, yayın grubumuzu büyütmek, bu kapsamda televizyon kurmak için de çaba gösteriyordu. Bunun için lisansı olan Sivas Radyo Televizyonu’nu (SRT) almıştı.

Televizyonun, SRT olan logosunun, SÖZCÜ’yü çağrıştıracak şekilde “SZC” olması için RTÜK’e başvuruldu. RTÜK, bu başvuruya 60 gün içinde cevap vermeyince, hukuken başvuru reddedilmiş sayıldı. Gazetemizin avukatı İsmail Yılmaz, İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Dava, lehimize sonuçlandı. RTÜK kararı temyiz etti. Temyizde de lehimize karar çıktı. Yani, artık logomuzda “SZC”nin kullanılması için hiçbir engel kalmamıştı. Açıkçası, SÖZCÜ Televizyonu, mahkeme kararı sonucu kurulan ilk ve tek televizyon oldu.

İYİ SEYİRLER

Onu yazılarından, keskin yorumlarından, Atatürk’le ilgili kitaplarından zaten tanırsınız. Genel Yayın Yönetmenliğini Yılmaz Özdil’in yaptığı SÖZCÜ Televizyonu’nda birbirinden değerli programcılar, muhabirler, kameraman ve teknik ekip bulunuyor. Haftalardır yayın gününü bekliyorlar. 1 Mart Çarşamba günü saat 08.00 de farklı bir televizyonla karşılaşacaksınız. O televizyon, Burak Akbay’ın yıllardır hayalini kurduğu SÖZCÜ Televizyonu olacak.

Umut Yertutan’ın Ankara Temsilcisi olduğu televizyonumuz için SÖZCÜ’nün bütün çalışanları severek, isteyerek destek olacak. Farklı bir ses ve anlayışla gelen SÖZCÜ Televizyonu’na hoşgeldiniz diyoruz, hepinize iyi seyirler diliyoruz.