İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın, mevcut görevlerinin yanı sıra geniş yetkili Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılması formülüyle, 6’lı masada kriz aşıldı. Onlar seçime katılmayacak, dolayısıyla görevlerinden istifa etmeleri de gerekmiyor. Cumhurbaşkanı yardımcılığına ne zaman başlatılacaklarına da Kılıçdaroğlu karar verecek.

Anayasa’nın 127’nci maddesinde çok küçük bir değişiklik yapılmıştı. Orada, “Bakanlar Kurulu” kaldırıldı yerine “Cumhurbaşkanı” konuldu. Bu bölüm önemli değil. Önemli olan o maddenin tamamında mahalli idarelerin kanunla düzenlenmesi ilkesinin bulunması. Buna göre belediyelerin kuruluşu, organlarının görevleri, bütün yapacağı işlemlerin kanunla düzenlenmesini öngörüyor.

KARARNAME ÇIKARILAMAZ

Anayasa’yı yine açalım. 104’üncü maddede cumhurbaşkanının yetkilerini açıklandıktan sonra “Anayasa’da, kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” deniliyor. Maddeyi okuduktan sonra, konuyu Danıştay eski Başkanı Nuri Alan’a sordum. Şunları söyledi:

“Kanunla düzenlenmesi gerektiği açıkça belirtilmiş. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Şimdiki Anayasa Mahkemesi’nin yapısını da dikkate alırsanız, iki büyükşehir belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak önerilmeleri ileride çok önemli problem olabilir. Cumhurbaşkanı, yardımcılarıyla ilgili düzenleme yapabilir ama bu düzenlemenin mahalli idarelere yani bunun organı olan belediye başkanına ilişkin kısmında düzenleme yapamaz. İki başkana ileride görev verirlerse cumhurbaşkanlığı yardımcılığını tehlikeye atacak bir konudur.”

SÜRATLE ÇÖZÜM

İki belediye başkanının “Etkili Cumhurbaşkanı Yardımcısı” olacağı belirtiliyor. “Etkili” demek, yürütmede karar alan konumda bulunması anlamına geliyor. Bir yandan belediye başkanlığı görevi devam edecek, bir yandan da Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak vesayet makamında yetki kullanacaksın.

Protokolün 12. maddesi “Güçlü yürütme”yi öngörüyor. Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın yetkisi azalıyor. Dolayısıyla kanuna eşdeğer kurallar konuluyor. 6’lı ittifakın ilkeleri doğrultusunda istişare olur ama her türlü kararda ona danış, buna danışmakla da işleri geciktirir. O yüzden, tek adam rejimini silip süratli çözümlere gitmek gerekiyor.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ’IN DURUMU

İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılması durumunda, belediye üzerinde vesayet yetkisi olacak. Mahalli idarenin takip edeceği politikasıyla, hukuk dışına çıkmaması yönünde yürütmenin kontrol yetkisi var. Yavaş ve İmamoğlu hem belediye başkanı olacak, hem de bu sıfatlarını koruyarak Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağına göre yürütme organına sahip olacak. Bu durumda, yapılan düzenleme Anayasaya aykırılığı gerekçe gösterilip Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılabilir.

NEREDE HATA YAPILDI?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “6’lı masadan” çekilmesinin sonucunun ağır olacağını herkes gördü. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi zora girecek, İYİ Parti’nin oy oranında da önemli bir düşüşe yol açacaktı. Neyse ki bu süreç uzamadan, Akşener masaya döndü.

Yaptığım çeşitli görüşmeler bu krizi ortaya çıkaran nedenin temel bir görüş ayrılığından değil, kaygılardan ve süreçlerin iyi yönetilememesinden kaynaklandığını düşündürüyor. Eğer, cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi en önemli gündem maddesi son döneme bırakılmamış olsaydı bu tür sorunlar ortaya çıkmayabilirdi. Buna göre masada son konuşulanlar, çok gizli bir şekilde liderler arasında 6 ay önce tartışmaya açılmalıydı. Hatta Milet İttifakı’nın etkili siyasilerinden biri, “İsme geçmeden önce de söz uçar, yazı kalır ilkesi uyarınca hangi kriterlerle adayların önerileceği ve seçileceği belirlenmeliydi. Nihai aşamada da isim üzerinde anlaşılmalı ve o ismin cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanacağı tarih bir stratejiye dayanmalıydı” dedi.

ÖNERİ AKŞENER’DEN

Yaşananlardan masanın ortakları mutlaka ders çıkarmıştır. Bundan sonra ileriye bakıp hoşgörü sınırlarını genişletmeli. 6’lı masa içindeki siyasi partiler, görüşlerini açıklarken diğer siyasi partilerin seçmenini de incitmemeli. Aytun Çıray, “Çünkü, ittifak içindeki tüm partilerin seçmenlerinin oyuna ihtiyaç var. Yola çıkıldı, başarılı olmak zorundayız. Aksi halde ne millet, ne tarih bizi affeder” dedi.

İmamoğlu ve Yavaş’ın Türkiye çapındaki itibarları tartışılmaz. Her iki başkandan birisi Cumhurbaşkanı adayı olamıyorsa, bunların toplum nezdinde taltif edilerek başkan yardımcısı ilan edilmelerinin seçim sonuçlarına da olumlu etki yapacağı değerlendirildi. Peki, bu öneri kimden geldi? Aytun Çıray’ın cevabı şöyle oldu:

“Yeniden uzlaşma görüşmeleri esnasında, madem iki büyükşehir belediye başkanından biri aday olamıyor, o halde ikisi de Kılıçdaroğlu’nun yardımcısı olarak ilan edilsin, bunun cumhurbaşkanlığı seçimini Kılıçdaroğlu’nun, yani Millet İttifakı’nın kazanmasında daha fazla oy katkısı olsun fikri Meral Akşener’e aittir. CHP’deki bazı hukukçular, bunun hukuki yönünü tartıştılar. Bir engel olmadığını, bir engel varsa da, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması halinde bu engelin aşılacağı görüşünde birleşildi.”

Taraflar, bu siyasi partilere gönül verenler 6’lı masanın yeniden bir araya gelmesinden memnun. Benzer bir krizin çıkmaması için de özenli davranmaları gerekiyor.