TAMP, AFAD’ın hazırladığı “Türkiye Afet Müdahale Planı”nın kısa adıdır. Ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekteki afetlere, acil durumlara etkin müdahale için görev alacak kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve gerçek kişileri kapsıyor. Ama öyle bir plan hazırlamışlar ki kaldırıldığından bile haberi olmadıkları anlaşılan başbakanlığa bağlı gösteriyorlar.

Müdahale Planı’nın ana çözüm ortakları olarak İçişleri, Ulaştırma, Sağlık, Enerji, Çevre ve Şehircilik, Aile, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Maliyle bakanlıkları ile Türk Kızılay’ı gösteriliyor. Ne gariptir ki bunlar arasında belki ilk sırada olması gereken Milli Savunma Bakanlığı yok. İllerde ise İl Afet Müdahale Planı kapsamında Valilik İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri koordinasyonunda aynı bakanlıkların taşra teşkilatları var.

PLANDA TSK YOK

Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, araştıran, soruşturan mevzuatı ve değişiklikleri yakından izleyen bir komutan. AFAD’ın TAMP planını inceledi. Konuştuğumda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Napolyon’a atfen rivayet ediliyor... Askerler savaşta geri çekiliyorlar. Napolyon soruyor: ‘Neden geri çekiliyorsunuz?’ Asker: ‘Geri çekilmemiz için on neden var. Bir cephanemiz bitti’ deyince Napolyon, ‘Konu anlaşılmıştır, gerisini saymanıza gerek yok!’’ diyor.

Osman Aydoğan Paşa da “Ben bu planda onlarca eksiklik bulabilirim. Ancak birincisini anlatınca artık gerisine gerek yok” dedi ve şunları söyledi:

“TSK, dünyanın en güçlü ordularından birisidir. TSK’nın nakliye helikopteri filosu, nakliye uçakları filosu, tank taşıyıcı filosu (iş makinesi taşıyabilmek maksadıyla) dünyada ABD’den sonra gelir. TSK, sahra çadırı, tuvaleti, banyosu, mutfağı konusunda hem en büyük kapasiteye hem de en büyük tecrübeye sahiptir. TSK, araç, gereç, teçhizat, organizasyon, haberleşme, disiplin, yönetim gücü açısından dünyanın sayılı orduları arasındadır. Türkiye’de, TSK kadar güçlü ve organize başka bir kurum bulunmuyor.

TSK’nın gücü böyleyken, ‘Türkiye Afet Müdahale Planı’nda TSK’ya ‘ana çözüm ortakları’ arasında yer verilmiyor. Planda, RTÜK, THY, TRT bulunuyor, o bulunuyor, bu bulunuyor ancak TSK bulunmuyor. TSK’ya, planın ilerleyen bölümlerinde diğer bakanlıklara ‘Destek unsuru- Destek Çözüm Ortağı’ olarak yer veriliyor.”

METEOROLOJİNİN GERİSİNDE

İllerde, İl Afet Müdahale Planı kapsamında Valilik İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri (İAADKK) olarak geçiyor. İAADKK, valinin başkanlığında il afet ve acil durum müdürü, belediye başkanı, il özel idaresi genel sekreteri, garnizon komutanı, çalışma gruplarından sorumlu il yöneticileri, mülki idari amirliğince belirlenecek bir muhtar ile sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve ihtiyaç duyulan diğer il yöneticilerinden oluştuğu belirtiliyor. ‘İl Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu’ içerisinde TSK, “Garnizon komutanı” olarak yer alıyor. Bunun anlamını Aydoğan şöyle açıklıyor:

“Türkiye Afet Müdahale Planı’nda TSK’nın üst yönetimi yer almıyor. Yani Ordu Komutanlıkları, Kuvvet Komutanlıkları, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ‘Türkiye Afet Müdahale Planı’nda Ana çözüm ortağı’ olarak yer almıyor. Sadece diğer bakanlıkları desteklemede ‘destek grubu’ olarak yer alıyor. Planda sanki TSK, Meteoroloji Genel Müdürlüğü seviyesinde yer alıyor. Bu nedenledir ki, 6 Şubat 2023 günü 11 ili etkileyen depremde hayati önemdeki ilk iki gün TSK’nin tam kapasitesi kullanılmıyor.”

FAY HATTI VE YETKİ KARMAŞASI

Planın bir tablosunda afet esnasında yardıma gelecek birinci ve ikinci derecede iller gösteriliyor. Ancak deprem anında yardıma gelecek iller de aynı fay hattından seçiliyor. Plana göre örneğin, deprem Kahramanmaraş’ta meydana geldiğinde, aynı fay hattı üzerinde bulunan Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Hatay, Adıyaman ve Malatya’dan; deprem Hatay’ı vurduğunda ise Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Kilis’ten yardım bekleniliyor. Bunun imkanının ve mümkününün olmadığını yaşanan deprem çok acı bir şekilde gösterdi.

Kanuna göre afetlerde alınacak tedbirler ve yapılacak yardımlarda vali yetkili. Ancak AFAD’ın TAMP planında sorumluk, yasaya rağmen dağıtılarak yetki karmaşası yaratılıyor.

BUNLARI KİM KURACAK?

AFAD’ın planında deprem bölgesinde çadırları, sahra tuvaletini, sahra banyosunu, sahra hastanesini kimin kuracağı açık ve net bir şekilde söylenmiyor. Deprem üzerinden 21 gün geçmesine rağmen hala hizmetlerde eksiklik olması bu planın kağıt üzerinde kaldığını gösteriyor.

Açıkçası plan, sanki yapmış olmak için, uygulanmaması için yapıldığı izlenimi veriyor. Sonuçta da uygulanamıyor. Bütün bu eksiklikler, planın hazırlanmasında ve uygulanmasında liyakatli ve deneyimli kişilerin yer almadığını gösteriyor. Peki ne yapılmalı? Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan şunları söyledi:

TSK’YA GÖREV VERMEYEN, HESAP VERSİN

“Afetlere karşı böylesi bir hazırlığı, planı ve uygulamayı Türkiye’de yapabilecek yegane güç, bir bütün olarak TSK’dır. TSK dışında başka hiçbir kurumun böylesi bir afetin üstesinden gelme imkan ve ihtimali bulunmuyor. TSK’nın, doğal afetlere karşı yeniden organize edilerek görevlendirilmesi, teşkil ve teçhiz edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin bekası bunu gerektiriyor. Yaşayarak gördük!  Depremin ilk iki günü müdahalede yaşanan zafiyet, binlerce vatandaşımızın enkaz altında devleti beklerken aç, susuz ve soğuktan donarak ölmesine yol açtı.

Deprem sonrası, binaları depreme uygun yapmayan mimarlardan, binaları depreme uygun yapmayan, inşaatta, inşaatın ana bileşeni olan demiri, çimentoyu yeterli kullanmayan müteahhitlerden hesap soruyorlar da deprem bölgesi Türkiye’de depreme uygun plan yapmayanlardan, deprem müdahale planında Türkiye Cumhuriyeti’nin en güçlü kurumu olan TSK’ya ana bileşen olarak görev vermeyenlerden yasal hesap sormak kimsenin aklına gelmiyor.”

Osman Paşanın bu açıklamalarına karşı Milli Savunma Bakanlığı’nın, AFAD’ın, İçişleri Bakanlığının bir diyeceği varsa buyursun.