Seçim bitti, sonuçlar açıklandı ama bazı yerlerde yaşananlar konuşulmaya devam ediyor. Bunun en çarpıcı örneği de Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesine bağlı Karaali Mahallesi’nde yaşandı. 14 Mayıs seçiminde oy kullanmaya getirilen kadınlardan okuma-yazma bilmeyenler, imza yerine parmak bastı. Nasıl olduysa, 28 Mayıs’ta yapılan seçimde ise aynı sandıklarda kadınlar gelmemesine rağmen bu kez isimlerinin karşısına parmak basılmamış, birbirine benzeyen imzalar atılmıştı.

27. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Karaali Mahallesi’nde başta kadınlar olmak üzere seçmenin yerine oy kullanılmasının önüne geçmek için oradaydı. İstanbul milletvekilinin oraya gelmesi başta şıhı rahatsız etti. Laf atmalar, Şeker’le birlikte gelen iki kişiyi tehdit etmeler gırla gidiyordu. Buna rağmen oradan ayrılmadılar. Bin 116 seçmenli mahallede sandıklar okulda değil, taziye evinde kurulmuştu. Ali Şeker’le konuştuğumda, “Sadece üç kadın gelip oyunu kullandı. Gelmeyen kadınların tamamı seçmen listesinde oyunu kullanmış gözüküyor. Oy kullanan üç kadından birisi öğretmen, birisi sandık görevlisi, diğeri ise bir askerin eşiydi” diyor.

SANKİ REHİNE ALINMIŞTI

Ali Şeker tanık olduğu olayları anlatırken siz şaşırıyorsunuz. Yani her şey Ankara’dan, İstanbul’dan görüldüğü gibi değil. Ali Bey’i dinleyelim:

“Seçimlerde partimiz tarafından görevlendirildim. Oyların tamamına yakını ilk seçimde Erdoğan’a verilmişti. Müşahit ve sandık görevlileri belirledik. Görevlendirdiklerimizin tehdit edildiğini bildirmemize rağmen önlem alınmadı. İlginç bir durum daha yaşıyorduk: CHP adına görev almak isteyenler oluyordu. Ama bu kişiler de CHP’li değil. Görev alana devlet 850 lira veriyor. Bu parayı almak için bizim görevlimiz gibi hareket ediyorlardı. Sizin adınıza orada olanın, sizinle alakası yok.

Karaali köyünde sandık görevlisi olmamı kabul etmediler. İki müşahitle gittik. Orada hakaretler, tehditlerle karşılaştık. Şıh, muhtar ‘İstanbul’dan niçin geldin, ne yapmaya çalışıyorsunuz?’ diye konuşmaya başladılar. Gördüğümüz kadarıyla kimlik gösterilmeden oy kullanılıyordu. Sandık görevlisi olan kamu görevlileri orada adeta rehin alınmış durumdaydı. Bize de saldırmak için tahrik ediyor v ‘Siz teröristsiniz’ diyorlardı.

ZIRHLI ARACA SIĞINDIK

1067 numaralı sandığın başında bekleyen kişiye niçin durduğunu sorduğumda, üzerime saldırdılar. Bina dışında 4 jandarma vardı. Jandarmanın zırhlı aracına sığındık. Milletvekili adayı Mahmut Tanal gelmeden ayrılmak istemedim. 50 dakika sonra Mahmut Tanal geldi. Bu süreçte çok çirkin olaylara tanık olduk. Böyle seçim olmaz.”

Ali Şeker, yaşadıklarını Mahmut Tanal’a anlattı. Tanal’la konuştuğumuzda Şeker’in yaşadıklarından, değişik sandıklarda daha da farklı olaylar yaşandığını öğrendim. Tanal da bana şunları söyledi:

“Karaali Mahallesi’ne gittiğimde Milletvekili Ali Şeker kanlar içinde, zırhlı jandarma aracında bizi bekliyordu. Can güvenliği yoktu. Atatürk, Türk kadınına 1934’de seçme ve seçilme hakkı verdi. Ama 2023 yılında kadınlarımızın seçme hakkı engelleniyor. 14 Mayıs’ta kadınların adına imza yerine parmak basıldığını öğrendik. Bu kez parmak izi değil, onların yerine sözde imza atılmış. Oy kullanılmış gözüküyor ama gelen kadın sadece üç kişi. Savcılık soruşturma açarsa imzaların o kişilere ait olmadığı da ortaya çıkar.”

AKSAKAL’IN YANINA OTURMADI


Cuma günü TBMM’de geç saatlere kadar yemin töreni vardı. Meclis en kalabalık günlerinden birisine sahne oldu. 600 milletvekilinden 335’i yeni seçilen milletvekiliydi. 599 milletvekili törene katılırken, sadece TİP Hatay Milletvekili Can Atalay yemin edemedi. Anayasa’nın 83. Maddesine göre Atalay’ın serbest bırakılması gerektiği hukukçular tarafından belirtildi ama henüz sonuç alınmış değil.

AKP listesinden seçime katılan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, İstanbul milletvekili olarak parlamentoya girdi. Genel kurul salonunda oturacağı yere DSP yazıldı. Koltuğun bitişiği de CHP milletvekilleri için ayrılmış. Gelen CHP milletvekili, Önder Aksakal’ı orada görünce kendisi için ayrılan koltuğa oturmadan gitti. Aksakal’a sordum, bu duruma çok üzüldüğünü söyledi.

AKP listesinden seçime katılan yasadışı Hizbullah örgütünün siyasi kanadı olduğu öne sürülen HÜDA PAR’lı üç milletvekilinin yemin etmeyecekleri söyleniyordu. Yemin etmezse özlük haklarını alamayacak, yani aylık 75 bin lira maaştan, daha önce emeklilik hakkını kazandılarsa emekli maaşıyla birlikte ayda 134 bin liradan mahrum olacaklardı. İşte o milletvekilleri, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına, Anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarına büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine yemin ettiler.

HEP SORUN OLDU

TBMM’de “Yemin krizine 6 Kasım 1991’de tanık olmuştum. Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden seçilen DEP’li milletvekillerinin Kürtçe yemin edecekleri söyleniyordu. PKK’yı simgeleyen sarı-kırmızı-yeşil renklerden oluşan tek tip kravat takmışlardı. Leyla Zana da aynı renklerden oluşan bant takmıştı.

Leyla Zana yemin etti ve sonunda Kürtçe bir şeyler söyledi. Oturumu yöneten, babacan tavırlarıyla bilinen Ali Rıza Septioğlu, “Kızım olmadı, gel yeminini yeniden yap” dedi. Tartışmalar, gürültüler arasında Zana kürsüye gelip yeminini etti. Kriz bitti.

Milletvekillerimize yeni görevlerinde başarılar diliyoruz, yeminlerine bağlı kalmalarını yürekten diliyoruz.