2025 yılına girilmeden yapılan son piyasa anketinde ekonomideki beklentilerde bir düzelme olmadığı görüldü. Önümüzdeki hafta yaşanacak gelişmeler, iktidarın alacağı ekonomik kararlar, 2025 beklentilerinin olumlu ya da olumsuz değişimi açısından kritik öneme sahip olacak. 

Son günlerde döviz rezervlerinde görülen artışa rağmen kurlardaki artışın hızlanması, ister istemez Merkez Bankası’nın politika değişikliğine gidip gitmediğini sorgulatmaya başladı. Bunun üzerine FED’in önümüzdeki yıla ilişkin faiz indirimleri konusunda, sürpriz biçimde, ürkekleşen tavrı eklenince kafalar iyice karıştı. 

Bu aşamada yılbaşında yapılacak asgari ücret zammına ilişkin verilecek kararın önemi iyice arttı. Piyasalarda asgari ücret zammının yüzde 30’u aşması halinde, zaten düzelmeyen 2025 yılına ilişkin enflasyon beklentilerinin daha da bozulması bekleniyor. Aynı kapsamda bu oranın üzerine çıkacak asgari ücret zammının 26 Aralık’ta yapılması beklenen Merkez Bankası’nın faiz indirimini de zora sokacağı konuşulmaya başladı. 

Belki de bu nedenle piyasada faiz indirim beklentisi konusundaki tahminler önce 2.5 puan civarında tahmin edilirken, son günlerde 1-1.5 puana kadar inmiş durumda. Bazı iktisatçılar ise yüzde 50 faizin olduğu bir yerde 2 puanın altında gerçekleşecek bir indirim oranının, göstermelik olmaktan öteye geçemeyeceği, reel sektörün rahatlatılması açısından da önemli etki yapmayacağı görüşündeler. Bu çerçevede aralıkta yüzde 1-1.5’luk indirim yapılması halinde, mecburen ocakta da indirimin devam etmesi gerekeceğini, asgari ücrete yapılacak yüzde 30 üzerindeki bir zammın ise bunu bile riske sokacağı belirtiliyor. 

HEM REZERV HEM KURLAR NEDEN ARTAR? 

Kurlarda son haftada yaşanan artışlar ise piyasalarda soru işaretlerine neden oluyor. Kurlar artarken döviz rezervlerinde yaşanan büyüme, kafaların iyice karışmasına, Merkez Bankası’nın kur politikasında değişiklik yapıp yapmadığı sorularına neden oldu. Bir önceki hafta sonu itibarıyla 4 milyar dolar civarında yaşanan rezerv artışının, çarşamba günü 700 milyon dolar daha büyüdüğü gözlendi. Döviz gelmesine rağmen neden kur artışına izin verildiği konusu tartışmaya açıldı.  

Bu noktada FED kararı sonrası piyasalara müdahale edilip edilmediğini, valörlü işlemler nedeniyle, ancak pazartesi günkü Merkez Bankası bilançosunda görüleceği hatırlatılıyor. Pazartesi çıkacak bilançoda da kur artışına rağmen rezervdeki artışın devam ettiği görülürse, işte o zaman Merkez Bankası’nın kurları bilinçli gevşettiği kararı verilebilir. Çünkü Merkez’in rezervleri döviz satıp kurları aşağıda tutmak için yeterli bir düzeyde bulunuyor.  

Kurlar artarken rezervin de arttığı görülürse, o zaman “Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadeleyi gevşettiği” sonucu da çıkabilir. Çünkü kur artışları hâlâ enflasyonla mücadelede temel noktayı oluşturuyor, kurlarda yüzde 1’in üzerinde çıkacak aylık düzenli artışlar, önümüzdeki dönem enflasyon hedefi konusunda beklentilerin iyice bozulmasına neden olabilir. 

YILIN SON BEKLENTİ ANKETİ 

Dün yayımlanan Merkez Bankası’nın yılın son beklenti anketi, beklentilerde  düzelme olmadığını ortaya çıkardı. Piyasanın yıl sonu enflasyon beklentisi bir önceki ankette yüzde 44.81 çıkmışken, son ankette yüzde 45.28’e yükseldi. Merkez daha Ekim’de yılsonu hedefini yüzde 44 olarak revize etmişti. 

Ankette 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 27.07 olurken, bir önceki yüzde 27.20 seviyesinin çok az altına inilmiş oldu. 24 ay sonrası, yani 2026 yıl sonu  TÜFE beklentisi ise yüzde 18.33’ten yüzde 18.47’ye çıktı. 

Ankette faiz indirim beklentisinin ortalaması ise 1.5 puan oldu; cari ay sonu beklentisi bir öncekinde yüzde 50 iken, son ankette yüzde 48.51 olarak gerçekleşti. 3 ay sonrasına ilişkin faiz beklentisi ise yüzde 43.50 olarak kaydedildi. Yıl sonu dolar kuru beklentisiyle ilgili olarak aşağı yönlü güncelleme olurken, 12 ay sonrasına ilişkin beklenti yükseltildi. 2025 büyüme beklentisi ise yüzde 3.2’den yüzde 3.1’e çekildi.