Sevgili okurlarım, adam binlerce insanımızın doğrudan veya dolaylı olarak katili...
Üstelik yarattığı ve yaşattığı terör eylemleri nedeniyle Türkiye’ye maliyeti çok yüksek oldu.
Milyarlarca dolar.
1999 yılında Kenya’da enselenip Türkiye’ye getirildiğinde konuşuyordu:
“Ben size her konuda yardımcı olmaya hazırım!”
İşbirliği teklif ediyordu!
★★★
Aradan uzun yıllar geçti ve şimdi geldik Cumhuriyet’in 101. yılına ve biz hâlâ Apo konuşuyoruz.
İçimizde birileri var, ona umut hakkı önerilmesini savunuyor.
Umut hakkı!..
Türkçesi şu:
Mahkûm oluşundan bu yana 25 yıl geçti. Bu kadar hapis yeter. Şimdi yeniden bir yasal düzenleme yapılsın ve Apo da özgürlüğüne kavuşsun.”
★★★
Memleketin başında bir sürü sorun varken biz onları unuttuk, şimdi varsa Apo yoksa Apo...
Cezaevleri binlerce genç insanla dolu. Onların çoğunun içeride boş yere yatırıldığını acaba unuttuk mu!
Kim onlar?
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklanan, yargılanıp en ağır hapis cezalarına çarptırılan genç subaylar, astsubaylar, askeri öğrenciler ve erler.
Bırakın ateş etmeyi ve insan vurmayı bir yana, bunların hemen hiçbiri o gece ellerine silah bile almamıştı.
Suçları kendilerine komutanları tarafından verilen emirleri uygulamak ve garnizon dışına çıkmaktı.
Mahkemeler ne yazık ki onların savunmalarını dikkate almadı ve çoğu müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
★★★
Şimdi sıra genç teğmenlerde!..
Onların suçu diploma töreninde ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye slogan atmak.
Şimdi torbadan o pırıl pırıl teğmenler çıkarılmak üzere!..
Türkiye yine karıştı...
Tam sayı henüz belli değil ama TSK’dan ihraç edildiklerine ilişkin karar kendilerine birkaç gün sonra tebliğ edilecek.
Bakalım piyango hangilerine vuracak.
★★★
Bazen aklıma geliyor da kendi kendime soruyorum!..
Biz ‘özgür ortamımızda(!)’ bunları yaşarken, özgür olmayan Apo acaba İmralı’da neler yapıyor, bizim için neler düşünüyor! Can güvenliği tamam...
Sağlığı ve yemesi içmesi dört dörtlük...
Canı sıkılmasın diye İmralı’ya getirilen kendi seçtiği özel örgüt elemanları da yanında.
Allah’tan daha ne isteyecek.
Yakında belki serbest bırakılacak, belki de Bahçeli’nin istemi doğrultusunda Ankara’ya getirilip Meclis kürsüsünde konuşma yapması sağlanacak!
Acaba diyorum Apo biz dışarıdakilerin haline gülüyor mudur!
Salim Taşçı’nın ardından
Sevgili okurlarım dostumuz, arkadaşımız ve kardeşimiz Salim Taşçı aramızdan ayrıldı...
Çok ilginç bir adamdı.
Bir yanda ‘şifa bulmaz’ bir Atatürkçü!..
Nereye gitse yanında bir avuç Atatürk rozeti taşır ve çevresindekilere armağan ederdi.
Salim Türkiye’de emlak olaylarını en iyi bilen insandı. Bu gibi konularda herkese yol gösterir, yardımcı olurdu.
Başı sıkışan ona koşup yardımını isterdi.
★★★
Kızılay’da bürosuna bazen dostlarını öğle yemeğine çağırırdı. Mönü hep aynı idi.
Pastırmalı kuru fasulye ve turşu.
Bir hastanız mı var, Salim onun başının ucunda... Hastane bulur, doktor bulur, derdinize çare arardı.
Yakınlarımızın ve büyüklerimizin ölüm yıldönümünü bilir, mezar başındaki küçük anma törenlerinde ve Kuran okunmasında mutlaka olurdu.
Atatürk’ün askeri Salim aynı zamanda beş vakit namazını kılan iyi bir Müslüman ve hacı idi.
★★★
Amansız bir hastalığa yakalanmıştı ve en büyük sorunu sigara içmesiydi.
Sigarayı bırakması bir türlü mümkün olmuyordu. Yattığı hastanelerde bile mutlaka bir çaresini bulup içerdi.
-‘Abi hemşireyi ayarladım, bina dışına çıkıp içiyorum. Paketi de tuvalette sifonun arkasında keşfettiğim deliğe gizliyorum!’
Dostumuz Salim Taşçı dün Ankara’da toprağa verildi.
Allah rahmet eylesin.