İstanbul BŞBB adayı Sayın Kurum’un ilk seçim söylemi çok ilginçti…
“Üniversite öğrencilerine her gün çorba, Cuma günleri de etli pilav vereceğim” dedi. Bunu bir siyasi vaat olarak dile getirirken, ülkenin içinde bulunduğu acı tabloyu farkında olmadan tüm gerçekliğiyle dillendiriyordu. Bu ifade Türkiye ekonomisinin  geldiği içler acısı durum ve üniversite öğrencilerinin bir çorbaya muhtaç olduğu gerçeğiydi. Uzun yıllar bürokraside daha sonra bakanlık yapmasına rağmen ilk kez siyasi arenaya ayak atıyordu. Halk arasında çok söylenir, ”bu hayata yeni düşmüş” derler.

AKP bu yerel seçimde tüm devlet imkanlarını kullanarak ne pahasına olursa olsun İstanbul’u almak istiyor. Bu yerel seçimlerde, beka, dış güçler, terör gibi sözlerin bir şey ifade etmeyeceğini bildikleri için, seçmene vaat edilecek bir sözleri de kalmadı. Bu seçimde İstanbul için bir atımlık barutları var…O da “DEPREM“

Sayın Kurum’un  İstanbul için adaylık nedeni de  depremle ilgili bakanlık görevinde bulunması. Bakanlığı sürecinde bu konuda nasıl bir uygulama  yaptınız diye bir soru sorulsa verecek bir cevabı yoktu. Nitekim, Tolga Candaş’ın programında atıp tutarken, neden “ bakanlık sürecinde depremle ilgili işleri  yapmadınız“ sorusu karşısında bir anda afalladı ve uzun süre cevap veremedi.
Sayın Candaş keşke, bizler adına da, imar affını ve Salda Gölü’nü, kırılan pistleriyle Türkiye’nin yüreğini yakan ”Atatürk Hava Limanı’nı da sorsaydı….

Erzincan’da yaşanan ve toplumu derinden yaralayan maden kazasından sonra Sayın Kurum’un işi zora girmiştir. Neden derseniz, medyaya yansıyan ÇET raporunun altındaki imzanın kendisine ait oluşu. Bu kaza kolay kolay gündemden düşmeyecektir. Bu maden için izinler nasıl verilmiş ve arkasında siyasi destek olup olmadığı da ortaya çıkarılacaktır.

Sayın Erdoğan da Kurum’un adaylığının tutmayacağını son anda anladı ama iş işten geçti. O nedenle Sayın Erdoğan” Cumhur ittifakı varsa hizmet var, yoksa hizmet yok” diyerek bir tür tehdit sallıyor. İstanbul için zaten 5 yıldır tüm engellemeleri yapıyordu . Şimdi artık Türkiye geneli için dillendiriyor.

Sayın Erdoğan, CHP’nin Büyük Şehirlerde hiçbir şey yapmadığını, bir Fetret dönemi diye eleştiriyor. Ama neleri yapamadıklarını söyleyemiyor. Sonra da “biz yoksak, destek yok” diyor. Bu ifadeler bir ikilem değil mi?

Her türlü engellemelere rağmen CHP‘li 11 Belediye, sizin de örnek alacağınız güzel hizmetler yaptılar. Hizmet yaparken de seçmenlerine hiç yalan, yanlış şeyler söylemediler.

Siyaset her koşulda tertemiz hizmet aracı olmalıdır. Temiz olmayan ortamlarda mikroplar ürer ve toplumu her açıdan zehirler.

Değerli okurlar; aşağıdaki dizelerle sizleri baş başa bırakıyorum...

Sana kızıyorum Öğretmenim!
Elimde değil,
Kızıyorum işte!
Bana dünyanın nasıl döndüğünü öğrettin Öğretmenim,
İçinde dönen dolapları öğretmedin.

Pamuğu öğrettin,
Tohumu, yaprağını ve çiçeğini
Ya onu toplayan nasırlı ellerini yoksulların?
Hele sırt üstü yatıp, hazır yiyenleri niçin öğretmedin?
Öğretmenim,

Madenleri öğrettin,
Bizde ve dünyada nasıl çıkarıldığını öğrettin,
Teşekkür ediyorum!
Kimin çıkardığını, ondan aslan payını kimin aldığını,
İşbirlikçilerini ve vatan hainlerini neden öğretmedin?

Sivrisineği, tahta kurusunu,
Tenimde kanımı emici hayvanları öğrettin.
Kendimi korumaya çalışıyorum.
Ve sana teşekkür ediyorum.

Bir de  insanlar da kan emermiş
Vampirden, keneden beter.
Evet öğretmenim.
Kanımızı emen,
Bizi iliklerimize dek soyan,
Emperyalizmi diyorum
Niçin öğretmedin?

İşte bu yüzden sana kızıyorum Öğretmenim.

SON SÖZ:
Sorun cahil olman değil, kendini alim sanman.  SADİ ŞİRAZİ