Sevgili okurlarım, eğer Türkiye’de yaşıyorsanız sizin de ömrünüz mutlaka beklemekle geçiyordur.
Bekle bekle..
Sabırlı ol, azzz sonra...
İşte size 20 Aralık 2024 günü itibariyle beklediğimiz konulardan birkaçı!
★★★
Apo’yu bekliyoruz!
Bir DEM heyeti İmralı’ya gidip Apo ile görüşecek.
Görünüşe göre Recep Tayyip bu görüşme konusunda olumlu yanıt vermiş ve kararı Adalet Bakanlığı’na bildirilmiş. Zaten onun onayı olmadığı sürece değil DEM heyeti, İmralı Adası’na uçan kuşlar bile giremez!
Ancak Adalet Bakanı verilecek görüşme iznini sürekli erteliyor.
Uygun zaman bekleniyormuş.
Peki ama niçin erteleniyor? Beklenen izin niçin verilmiyor?
Bence bu hükümet Apo’nun DEM heyetine vereceği mesajlardan ürküyor. Bu mesajların yeni başağrılarına neden olmasından endişe ediyor.
Vereceği Kürtçü mesajlarını es geçmek mümkün değil.
Onun sözlerini sansür etmek de mümkün değil zira DEM bunları olduğu gibi kamuoyuna açıklayacak ve başımıza yeni tartışma konuları çıkacak.
O yüzden İmralı ziyareti erteleniyor, izin bir türlü verilemiyordu. Dün karar çıktı, DEM heyeti haftaya gidecek.
Sonucunu bekliyoruz.
★★★
Asgari ücretin açıklanmasını da bekliyoruz.
Bu konuda her kafadan bir ses çıkıyor, herkes kendi kafasına göre tahminde bulunuyor.
Aslında size söyleyeyim, açıklanacak rakam belli.
Bir devlet sırrı imiş gibi saklanan bu rakamın kaç lira olacağını hükümet biliyor, işveren kesimi de biliyor.
Şimdiki rakam 17 bin lira.
Unutmayalım, bunun bir de iki lirası var!
Bozdur bozdur harca!
Bizim Türk-İş derseniz kuzuların sessizliğini oynamaya devam ediyor.
Bazen milyonlarca asgari ücretli ile alay edercesine açıklama yapıp “Valla olmaz şekerim, şu kadardan düşük olursa kabul etmeyiz” gibi sözler söylüyor.
Peki o rakam kabul edilmezse, (ki edilmeyecek) sen Türk-İş olarak ne yapacaksın?
Hiçbir şey!
Elinden bir şey gelmeyen hantal bir işçi kuruluşu.
★★★
Şam’da AFAD’ı bekliyoruz!
Tayipgiller iktidarı Suriye’de Esad’ın devrilmesi için elinden geleni yaptı ve sonunda başardı.
Şimdi AKP medyası eliyle kamuoyuna haberler pompalanıyor:
“Şam’da her şey dört dörtlük. Restoranlar ve barlar açıldı, tıklım tıklım dolu. Zamanında Türkiye’ye kaçanlar artık kitleler halinde geri dönüyor.”
Tamamen yutturmaca.
Birkaç gün öncesine kadar bir yutturmaca daha sergileniyordu:
“Rejimin Şam’daki Sednaya Cezaevi’nde çok sayıda mahkûmun işkence sonucu öldürüldüğü ve cesetlerinin cezaevindeki beton hücrelere gömüldüğü ortaya çıktı.”
Böyle bir uygulama olup olmadığını bizim bilmemiz elbette mümkün değildi ama Suriye’de kraldan çok kralcı olan bizim iktidarın yeni bir palavrası olarak sırıtıyordu.
Nitekim bu yükün altından kalkmak için Şam hapishanesine Türkiye’den AFAD’ı gönderdiler. 80 kişilik bir ekip ellerinde aygıtlarla ceset aramaya başladı.
Aradan bir haftaya yakın zaman geçti ama AFAD’ın aradığı cesetlerden iz yok.
Tahmin ediyorum, bir şey bulamadılar. Bulmuş olsalardı bu işin tantanası çoktan başlamış olurdu.
Cesetlerin bulunmasını bekliyoruz...
★★★
Ve teğmenler için verilecek kararı bekliyoruz.
Suçları (!) diploma töreninde bir araya gelip haykırmak:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
Kadınlı erkekli pırıl pırıl genç subaylarımız. Bazıları okulu birincilikle bitirmiş.
Şimdi sen gel de bu genç subayları disiplin deyip TSK’dan ihraç et...
Karar henüz açıklanmadı ama büyük olasılıkla ihraç edilecekler.
Bekliyoruz.
Milli Piyango
Sevgili okurlarım, benim yıllardır kendi kendime uyguladığım kişisel bir geleneğim vardı.
Yılbaşlarında yakın çevreme Milli Piyango biletleri armağan etmek...
İnsanları mutlu etmenin en kolay yolu olarak bunu bulmuştum.Gel zaman git zaman başımıza bu iktidar geldi ve devletin altın yumurtlayan tavuğu olan Milli Piyango da yandaşa satıldı.
Yeni sahibi Yıldırım Demirören isimli bir iş adamı oldu. O aynı zamanda devlete olan kredi borçları bir türlü bitmek bilmeyen bir medya patronu.
Hürriyet, Milliyet ve Posta gibi gazetelerin, Kanal-D, CNN-TÜRK gibi televizyon kanallarının sahibi.Tam kadro bir Tayyipgiller destekçisi. Üstelik çok sayıda şans oyununun da patronu.
★★★
Geçen yıldan bu yana kendime ambargo koydum:
Artık Milli Piyango bileti almıyorum.
Kendi çapımda boykot uyguluyorum.
Vatandaşlık görevimi böyle yerine getirdiğimi düşünüyorum.