Türkiye’den Singapur’a ihraç edilen öğütülmüş sumak, öğütülmüş tatlı biber ve tavuk baharatında, ayakkabı ve zemin cilası gibi plastik renklendirmede kullanılan Sudan I-III-IV isimli kimyasal renklendiriciler tespit edildi. Singapur Gıda Bakanlığı söz konusu baharatların kullanılmaması çağrısını yaptı ve ürünler toplatıldı. Uzmanlar, doğada olmayan canlılıktaki renkleri yaratabilmek için kullanılan sentetik gıda boyalarının çocuklarda hiperaktivite bozukluğu, yetişkinlerde ise kanser başta olmak üzere deri dökülmesi, astım, alerji gibi rahatsızlıklara yol açabileceği konusunda tüketicileri uyardı...”
★★★
Haber böyle!..
Peki bu ürünleri ihraç eden Türkiye’de durum ne? Tüketici güvencede mi?
Yarım asrı aşkın bir süredir gıda terörüyle mücadele eden bir gazeteci olarak eminim ki; ülkemiz tüketicisi, kestirmeden çok para kazanma uğruna yapılan bu tür girişimlere karşı hala gerektiği gibi korunmamakta.
Örneğin hiçbir yetkili çıkıp da ülkemizde satılan tüm kırmızı pul biberlerin kanserojen aflatoksin içermediğini, toz kırmızı bibere, toz karabibere, ya da siyah zeytine sentetik boya katılmadığını iddia edemez. Keza diğer gıda ürünlerinde insan sağlığını tehdit eden hilelere başvurulmadığını söyleyemez.
★★★
Bu köşenin ve ARENA programının takipçileri hatırlayacaklardır.
İki binli yılların başına kadar ülkemizde üretilen tüm pul biberler, kurutulma yöntemlerinin yanlışlığı nedeniyle doğrudan kanserojen aflatoksin ile (bir çeşit küf) piyasaya sürülüyor, en hijyenik ortamlarda paketlense bile, bu ölümcül maddeyi ortadan kaldırmak mümkün olamıyordu.
Neyse ki bizim ısrarlı yayınlarımız sonucunda bilimsel kurutma yöntemlerini uygulayan bir firma kuruldu ve insanımız zehir tüketmekten kurtuldu. Ancak reklam kabul edileceği için adını veremediğim bu kuruluşun ürünleri, geleneksel yöntemlerle toprak üzerinde kurutulanlara oranla daha pahalıya mal olduğu için, hala aflatoksinli pul biberler piyasada satılabilmekte!..
★★★
Gıda terörüyle mücadele, bilinçli tüketicilerin çoğalması, gıda denetimlerinin bilime uygun biçimde yapılması ve caydırıcı cezaların verilmesiyle başarıya ulaşılabilecek bir süreç.
Çarpıcı bir hatırlatmada bulunayım:
Ülkemizin zeytiniyle ünlü bir yöresinde siyah zeytini bir an önce piyasaya sürebilmek için, üretim havuzlarına paslı demir atıldığını, bazılarında da sentetik siyah boya kullanıldığını tespit ettik.
Durumu gizli kamera ile dört dörtlük belgeledikten sonra, İl Tarım Müdürlüğü yetkililerine bildirip, birlikte denetim yapmayı önerdik.
Vay sen misin bunu söyleyen!..
Hemen üreticilere haber salınmış, “ARENA ekibiyle birlikte denetime geleceğiz ona göre tedbirinizi alın” denilmiş.
Gittiğimizde ne görelim?
Teftiş hazırlığı öylesine abartılmış ki, zeytin çuvallarını taşıyan traktörün sürücüsü bile hijyenik eldiven takmış başına da bone geçirmiş!..
Arkadaşımız “Siz hep traktörü eldiven ve bone ile mi kullanırsınız?” diye soruyor. Sürücü cevap veriyor: “Yüzde 90 böyle kullanırım!..”
★★★
Ne diyelim?
Böyle başa, böyle bone!..