Sevgili okurlarım, yaşadığımız her güne cinayet, soygun ve yolsuzluk haberleriyle başlamaktan bıktık artık.

Bir kesim hariç insanlarımız umudunu yitirdi.

Toplumda karşılıklı saygı ve sevgi kalmadı.

Saygı ve sevgi kavramları yok edildi.

Burası eski Türkiye değil artık.

★★★

Dün sabah gazeteye gelince her zaman olduğu gibi önümdeki gazete tomarlarını okumaya başladım.

Bir gece önce televizyonların haber kanallarına da bakmış ve cinayetlerle birlikte bir sürü yolsuzluk haberini izlemek zorunda kalmıştım.

Biliyorsunuz, günlerimiz Recep Tayyip’in keşfedip önümüze sürdüğü yeni bir kavramla geçiyor:

Türkiye yüzyılı!

Eğer ‘yüzyılımız’ böyle ise yazıklar olsun hem bizi yöneten aymazlara, hem de olanları tepki vermeden izleyen herkese.

★★★

Evet, gazeteye gelince ilk iş olarak SÖZCÜ’yü önüme açtım...

Bakalım neler varmış!..

Birinci sayfada gözüme çarpan ilk haberi Veli Toprak yazmış...

Recep Tayyip’in 2.500 koruması var.

Bu koruma ordusu için 2024 yılında devlet bütçesinden günde 6 milyon 700 bin lira ödenmiş. Dikkat ediniz, günde!

Bu muazzam bir rakamdır.

Demek ki sadece beyefendiyi koruma görevini üstlenen korumaların sayısı bu.

Bu nasıl iştir?

★★★

Dünkü SÖZCÜ’yü okumayı sürdürüyorum...

Yolsuzluk boyutu günün birinde Yunus Emre ismini bile kapsama alanına almış!

Ali Gülen’in haberine göre bu isimle kurulan ve devlet parasından beslenen bir enstitü de malı götürmüş.

Hesap soran olmayınca yöneticiler her alanda büyük vurgun vurmuşlar.

Üstelik kendilerine torpille hortumlanan paralarla bütün dünyayı gezmişler. Pekin, Paris, Berlin, Rio de Janeiro, Madrid, Kahire, Viyana falan!

Karnavallar, festivaller dahil...

Bu paralar kendilerine devlet bütçesinden aktarılmış.

İş ortaya çıkınca yöneticilerden bazıları kaçmış.

Yönetim kadrosu tümüyle AKP yandaşı torpilli kesimden oluşuyormuş. (Bizlerden oluşacak değildi ya!)

★★★

SÖZCÜ’yü okumayı sürdürüyorum, birinci sayfada bir başka haber. Deniz Ayhan yazmış...

Diyanet Vakfı ABD’deki süper lüks külliyeden, çeşitli taşınmazlar ve villalardan sonra Avustralya’da bu kez bir villa satın almış.

Yine devletin ve milletin parasıyla...

Villaya 24 milyon lira ödenmiş. Haberlerin, vurgunların ayrıntısına girmiyorum.

★★★

Sevgili okurlarım, nereye baksanız karşınıza bir yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık çıkıyor...

İhale mi yapıldı, girin içine pisliği görün...

Her mal alımı ve ihale kendi yandaşlarına veriliyor.

Bu pislikleri ne yazık ki vakıflara da bulaştırdılar.

Buralarda görev yapan herkese çifte maaş veriliyor, ballı geziler ikram ediliyor.

Peşkeş lüks ve şatafat olanca hızıyla sürüp gidiyor.

★★★

Türk milletinin epeyce büyük bir çoğunluğu bu yolsuzluk furyasının elbette farkında ama elinden bir şey gelmiyor.

Bir önemli kesim daha var, onlar ise resmen ayakta uyuyor!..

Ya da AKP’yi bırakmak içlerine sinmiyor!

Sorduğunuz zaman hep aynı yanıtı alıyorsunuz...

“Ama bunlar Müslüman be abicim!”

Vatandaş resmen açlık sınırında...

Vatandaş karnını doyuramıyor, ayın sonunu getiremiyor ama çoğu hep aynı mazereti vurguluyor...

★★★

Size sadece bir tek gazeteden, dünkü SÖZCÜ’den üç adet haber örneği verdim.

Böyle bir ülkede vatandaş iyimser olamaz, geleceğine umut bağlayamaz...

Toplumun sinir sistemi bozulur.
Nasıl bir baskı altında yaşadığının farkına bile varmaz ve işi Allah’a havale etmekten başka çare bulamaz.

Kimler geldi kimler geçti ama biz Türkiye’de rezaletin, soygunun, vurgunun, peşkeş ve din sömürüsünün böylesine hiç tanık olmamıştık.

Kısmet bu yıllara imiş!