Son dönemde siyasetçiler, gazeteciler, sanat dünyasıyla ilgili isimler gözaltına alınıyor. Günlerce Emniyet’te tutuluyor. Uykusuz, yorgun, bitkin vaziyete yine gecenin geç bir saatinde Cumhuriyet Savcısının karşısına çıkarılıyor. Eğer adli kontrol ya da tutuklamaya sevk edilecekse bu kez hakim karşısına çıkmak için bekleniyor. Hakim, kararı vermeden “şüpheli”nin Emniyet’te, Savcılıkta verdiği ifadeleri okuyor, suçlandığı konuları öğreniyor ve ardından kararını veriyor.
Şüpheli hakkında tutuklama kararı verildiğinde vakit çoktan gece yarısını geçmiş oluyor. Yorgunluk, yılgınlık, uykusuzluk içinde sabaha doğru farklı bir dünyaya adım atacağınızın heyecanıyla cezaevine konuluyorsunuz. Uzakta bulunan annenizin, babanızın tutuklandığınızı öğrendiğinde neler yaşayacaklarını düşünüyorsunuz. Acaba götürüldüğü cezaevinde yatacak bir yatağı olacak mı diye merak ediyor, avukatınızı daha ilk günün ilk saatlerinde gelmesini bekliyorsunuz.
KİRLİ BATTANİYELER
Günümüzde birçok cezaevinde “Vardiya usulü” yatılıyor. Cezaevlerinin kapasitesi 299 bin olmasına karşın, cezaevlerinde bugün 380 bin civarında tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Yani, yatacak yer olmadığından bazı yataklarda nöbetleşe uyunuyor.
Emniyet ve jandarmada gözaltına alınanlardan en çok duyduğumuz, “Nezarethanede verilen battaniyeler alabildiğine kirli, yağlı ve kokuyor” deniliyor. Nezarete koyduğunuz insanlar “Suçlu” değil, “Şüpheli.” Yani savcı karşısına çıktığında çoğu zaman serbest kalıyor. Öyle de olsa böyle de olsa geceyi emniyette geçirecek olanların en azından üzerine örttüğü battaniyesi temiz olmalı. Duvarların badanası, boyası Emniyetin diğer birimlerinden farklı olmamalı. Kimse hücrede konforlu bir yatak zaten beklemiyor. Ama hiç değilse temiz olsun, insan onuruna yakışsın. Emniyet müdürlerinin, denetim yapan polis müfettişleri bunları dikkate almalı.
POLİSİN NEZAKETİ
Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş’ın, halk-polis ilişkisini geliştirmek adına talimatları oluyor ve buna uyulup uyulmadığını da yakından izliyor. Gözaltına alınanlardan son dönemlerde sıkça, “Polis bize karşı çok nazik davrandı. Hepsi saygılı ve görevlerini en iyi şekilde yapmanın çabası içindeydi” sözlerini duyuyoruz.
Suçsuz da olsanız Emniyete götürüldüğünüzde heyecanlı, ürkek, sıkıntılı olursunuz. Güvenlik görevlisinin size karşı normal bir tutumunu bile minnetle anıyorsunuz. Bu durumun onların görevinin bir parçası olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.
GAZETECİLER HEDEFTE
Gazeteciler öteden beri yazdıkları, konuşmaları nedeniyle zaman zaman C. Savcılığı’na davet edilir. Hiçbir gazeteci de bu çağrı uymamazlık yapmaz. Şimdilerde Savcıların sözlü davetinden çok, bir şafak vakti polisin kapınıza dayanması gerçeğiyle karşılaşılıyor. Sizi alıp Emniyet’e götürüyorlar. Orada belki 24 saat tutuluyor, sonra C. Savcısının karşısına çıkarılıyorsunuz.
Gözaltına alınan hemen her meslek mensubundan, özellikle gazetecilerden en çok duyduğumuz da, “Çağırsalar zaten biz istenilen yere gideriz. Sabahın erken ya da akşamın geç saatinde gözaltına alınmamız doğru değil. Ne zaman istenirse o zaman denilen yerde bulunuruz” diyor.
SÖZCÜ TV programcısı Özlem Gürses, kendisine verilecek ödülü almak için Ankara’ya annesi ile birlikte geldiğinde akşam otelden alınıp götürüldü. O akşam Özlem Gürses’in yerini avukatımızla birlikte öğrenmemiz bile neredeyse saatler almıştı. Bileğine kelepçe takılı olarak adliyeye getirildi. Şimdi ayağında elektronik kelepçe ile ev hapsinde tutuluyor. Yayınlarını evinden sürdürüyor.
HALK TV’DE OLANLAR
Sadece gazetecilik yapan Barış Pehlivan, suçlanan bir kişiye yayınında söz hakkı verdiği için gözaltına alındı. Yalnız o değil, program yapımcısı Seda Selek, Halk TV’de, bir ekran klasiğine dönüşen “Görkemli Hatıralar” programını yapan Serhan Asker, aynı zamanda televizyonun Sorumlu Müdürü olduğu için akşam saatinde gözaltına alındı. Barış Pehlivan gözaltına alındığında, Sorumlu Müdür Serhan Asker de izinli olmasına rağmen o gün televizyona gidip, çağrılması ya da polisin gelinmesi halinde Emniyete gitmeye hazırdı. Arayan-soran olmayınca TBMM’ye gitti. Çıkışta polisler “Hakkınızda gözaltı kararı var. Sizi Emniyet’e götüreceğiz” dedi. Durumu telefonla Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’a bildirdi.
Bitmedi, Halk TV Programlar Müdürü Kürşat Oğuz, TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş gözaltına alındı. Suat Toktaş hakkında tutuklama kararı verildi ve Marmara (Silivri) Cezaevine gönderildi. Suat Toktaş , yılların gazetecisi, televizyoncusu. Nerede hangi adımı atacağını, neyin haber, neyin suç, neyin suç olmadığını da çok iyi bilir. Toktaş’ın bir an önce serbest kalmasını ve işinin başında olmasını diliyorum.
NÖBET ÇADIRLARI
Silivri Cezaevinin yüksek güvenlikli F tipi cezaevleri Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi kumpas soruşturmaları ve davalarının sanıklarıyla doluydu. O dönem Cezaevinin hemen yakınında çadırlar kurulmuştu, nöbetler tutuluyordu. Doğu Perinçek’in arkadaşları da her gün cezaevinde önündeydi. Duruşmaların olduğu günler içeriye girebilmek için barikatları aşmaya çalışan milletvekilleri, sanatçıları hep görüyorduk.
Yıllar sonra cezaevinin yakınına Zafer Partililer tutuklanan Genel Başkan Ümit Özdağ için çadır kurdu. Ancak bu durumdan rahatsızlık duyuldu, çadırlar kaldırıldı. Nöbete gelenler 1 km. uzağa gönderildi. Oysa Ergenekon döneminde bile cezaevinin hemen girişinde nöbet çadırları kurulmuştu. Halk TV de cezaevi önünde yayın çadırı kurmak istiyor ama buna izin verileceğini sanmıyorum.
Ülkemizde siyaset yapmak da, gazetecilik yapmakta giderek zorlaşıyor.
“Özgür basın susturulamaz” deniliyor ama özgürlüğü için direnen ve bunun için bedel ödeyen bir kaç yayın organı dışında özgür basın mı kaldı?