Yukarıdaki başlığı görünce “Çok saçma bir soru” diyebilirsiniz.

Öyle ya, çok vergi vermek neden ayıp olsun ki? Tam tersine gurur duyulması gereken bir olaydır vergi rekortmeni olmak...

Ancak çok kazanan dürüst insanlar çok vergi verirler.

Oysa bakıyorum da Türkiye’de vergi rekortmenleri, utanılacak bir şeymiş gibi, kendilerini saklıyor!

Çalıp-çırpmadan, kimseyi sömürmeden, alın teriyle çok para kazandıysan ve devlete vergisini ödüyorsan, alnının akıyla kazanılan para ne kadar çok olursa olsun helaldir.

★★★

Birkaç gün önce Türkiye’nin vergi rekortmenleri açıklandı.

Ülkede en çok vergi veren 100 kişiden 73’ü isminin açıklanmasını istememiş! Neden?

Çekindikleri, korktukları bir şey mi var?

Ahbap-çavuş ilişkileri sonunda mı zengin oldular?

Orantısız ya da ayıplı kazançlarından utandıkları için mi gizleniyorlar?

Her 4 süper zenginden 3’ünün kendisini gizli tutması, ödediği verginin bilinmesini istememesi ilginçtir.

Oysa bunların, rekor düzeyde vergi ödedikleri için gurur duymaları, vergi belgelerini şeref bayrağı gibi dalgalandırmaları gerekir.

Korktukları nedir, bilmiyoruz tabii ki...

★★★

İşin garibi, yalnız kişiler değil, şirketler de saklanıyor, gizleniyor! Çekinceleri var!

Ülkede en çok gelir vergisi ödeyen 100 kişiden 73’ü, en çok kurumlar vergisi ödeyen 100 şirketten 34’ü isimlerinin açıklanmasını istemiyor.

Neden bu gizlilik?

Hep aynı şey akla geliyor: Vergi vermenin ayıplanacak bir yanı mı var?

İlk 3 rekortmeni biliyoruz ve Selçuk Bayraktar, Haluk Bayraktar ve Rahmi Koç’u yürekten kutluyoruz... Rahmi Koç’un vergi rekortmenleri arasında şeref listesine girmediği yıl yok. Her yıl o listede yer alıyor ve toplum onunla gurur duyuyor.

★★★

Düşünüyoruz da...

İsimlerini gizli tutan zenginler, yeni türediler mi?

Ya da, kara paracılar mı?

Neden çekiniyorlar? Bilmediğimiz bir korkuları mı var?

Yoksa çok para kazanmaktan utanıyorlar mı?

Ülkemizde yoksul kitleler yıkık, garip, acınacak halde... Yalnız karınlarını doyurmak için yaşayan ve hayatta birçok şeyden vaz geçmiş, yaşama gücünü kaybetmiş milyonlarca insan varken büyük paralar kazanmak, gizlenen zenginlerin vicdanlarını mı rahatsız ediyor?

Ülkemizde şeffaflık olmadığı için bu soruların cevaplarını bilemeyeceğiz!

Bildiğimiz tek şey, fazla para kazanıp da kendilerini gizleyenlerin sayısının, bu iktidar döneminde çok arttığıdır! Gerçek olan bu!

“Allah onu ıslah etsin!”

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 30 Ağustos’taki cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün adını anmadı.

Atatürk, Ali Erbaş’ın yanında, Himalaya Dağları kadar büyük dev bir isim ve çok yüce bir kişilik. Yel kayadan ne alır ki?

Ali Erbaş, cuma hutbesinde Atatürk’ten bahsetse ne olur, bahsetmese ne olur? Hiç önemi yok! Böyle bir durum onun, bu devletin kurucusuna karşı içinde bulunduğu ruhsal hali gösterir. Yanlış davranışı, mütedeyyin (gerçek dindar) çevrelerde üzüntü yaratır.

Atatürk, Ali Erbaş’ın oturduğu makamın (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın) da kurucusudur...

Kurucusuna saygı göstermeyen bir başkana sanırım saygı gösterilmez!

★★★

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ali Erbaş hakkındaki tepkisi ve şu sözleri okurlarımdan büyük destek gördü:

“Yüzyıllardır gerileyen, toprakları işgal edilen bir millet ve devlet ilk defa buna ‘Dur’ dedi. ‘Dur’ diyen komutan Mustafa Kemal Atatürk... Diyanet İşleri Başkanı bu milletim milli ve manevi duygularını taşıyan bir insan değil. Siyaset yapıyor. Birilerine yaranıyor. Kime yarandığını da bilmiyorum. Allah onu ıslah etsin!”

GÜNÜN SÖZÜ

Bir avuç para, iki avuç gerçekten daha güçlüdür!