Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün Cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplandırırken “Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, hedefimiz asla olamaz” diyerek, cumhuriyet tarihinin en ağır dış politika yanlışı olan Suriye politikasındaki değişimin işaretini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
“Biz Suriye ile bu ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikteysek, yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Çünkü Suriye halkı bizim kardeş halklar olarak beraber yaşadığımız bir topluluktur. Nasıl ki biz Suriye’yle ilişkilerimizi çok çok canlı tuttuysak, geçmişte ailece görüşmelere varıncaya kadar biliyorsunuz, Sayın Esed’le biz bu görüşmeleri yaptık. Yarın olmaz diye bir şey kesinlikle mümkün değil, yine olur. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz asla yok...”
★★★
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, tüm öngörüleri gerçekleşen emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ı bir kez daha doğrulamış oldu.
Zira Elekdağ, Suriye krizinin başlangıcından itibaren, emperyalizmin Orta Doğu’daki oyununu bozmak için Türkiye’nin Beşar Esad yönetimiyle işbirliği yapmasının zorunlu olduğunu söylüyor ve gerekçelerini de şöyle sıralıyordu:
★★★
“ABD, Fırat’ın doğusundaki bu alanda askeri havaalanları inşa ediyor, PKK/PYD ordusunu en yeni silahlarla donatıp eğitim veriyor ve Türkiye sınırına radar kuruyor. Suriye’de kadiri mutlak olan Rusya, bu gelişmeye ses çıkarmıyor! Bu durum, burada bir Kürt devleti kurulması hususunda ABD ile Rusya arasında gizli bir mutabakat olduğu konusunda şüphelere yol açıyor. ABD son aldığı kararla Suriye’de süresiz kalacağını açıklamak suretiyle, bir bakıma, bu devletin garantörlüğünü üstlendiğini de duyurmuş oldu. Tahran zirvesinin yapıldığı gün de PYD, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi”ni ilan etti. Halen, Suriye rejimiyle Şam’da müzakere yapan PYD, anlaşılan Kuzey Irak sistemine benzer bir sistem elde etme umudunda. Ve en önemlisi, PKK/PYD ordusunun bağımsız olmasını Şam’a kabul ettirmek istiyor. Suriye’de iki ordunun varlığı ve bunlardan birinin PKK/PYD ordusu olması, Türkiye için büyük tehdit oluşturur.
★★★
(Bunu önlemek için) yapılması gereken; Ankara’nın derhal Şam ile ilişki kurmasıdır. Bu gelişme PYD’ye karşı Şam’ın elini kuvvetlendirir. Ayrıca Suriye, Türkiye, Irak ve İran, siyaset ve diplomasi yoluyla PKK/PYD’nin bölgede izole edilmesinin yollarını araştırmalı. Buradaki Kobani ve Cezire kantonları yaşayabilmeleri için petrollerini ihraç etmek zorundalar. İsimlerini saydığım dört devlet aralarında güçlü bir işbirliği gerçekleştirirlerse bu mümkün olmaz. ABD kantonlara ne kadar yardım etse de, sadece dışarıdan gelecek destekle varlıklarını sürdüremezler. Ayrıca Şam ile resmi bir ilişki, Türk askerinin Suriye topraklarındaki varlığına meşruiyet kazandırır. Yani Türkiye’nin ulusal çıkarları, Suriye rejimiyle en kısa sürede resmi planda etkin bir işbirliğinin gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorumluluğunun tam idrakiyle Suriye rejimiyle acilen resmi temas ve işbirliği kararını almalı...”
★★★
99 yaşındaki kalbi vatan sevgisiyle çarpan ve bir kenara çekilmek yerine, yararlı olacağını düşündüğü görüşlerini paylaşarak ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalardan dönmelerini sağlamaya çalışan bilge diplomat Şükrü Elekdağ, böylece tarih önünde bir kez daha haklı çıkmış oldu.
Varlığından onur duyduğum bu büyük yurtseveri ayakta alkışlıyorum.