Uluslararası saygınlığımız hiç bu kadar yıpranmamıştı!

Türkiye’nin, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alınması üzüntü verici olmaktan da öteye, utanılacak bir olaydır.

“Gri liste”den ötesi “Kara liste”dir... Öyle bir felâket olmaz inşallah!

Nedir “Gri liste” ve “Kara liste”

Dünyada, uyuşturucu, vs. gibi, yollarla elde edilen kara parayı aklayan ve terörün finansmanını önlemek için yapılan mücadelede geri kalan ülkeler bu listelere alınıyor.

Şimdi Uganda, Sudan, Yemen, Burkina Faso gibi dünyanın en geri ülkeleriyle aynı listedeyiz!

Eğer kendimizi toparlamazsak “Gri listeden kara listeye” alınma ihtimali büyük. Rezaletin ondan ötesi yok!

★★★

Olaylar böyle gelişirken, bir de 10 devletin büyükelçilerini “Persona non grata” ilan edip “istenmeyen adamlar” olarak sınır dışı etme kararı alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı’na bunun için talimat verdini açıkladı.

Ankara’da görev yapan ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Kanada, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya ve Yeni Zelanda büyükelçileri, ortak bir bildiriyle tutuklu iş adamı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemişlerdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan buna “Elçileri sınır dışı etmek” kararıyla çok sert tepki gösterdi. Dünya şaşırdı kaldı buna... Haber yabancı basında geniş yer aldı.

★★★

CHP lideri Kılıçdaroğlu, gelinen noktada, ülkenin hızla uçuruma sürüklendiğini belirterek kararı şu sözlerle eleştirdi:

“Bu hareketler milli çıkarları korumak değil, mahvolan ekonomiye suni gerekçeler yaratma çabasıdır. Dönüp bir bak halkın sofrasına...

Esas tepki büyükelçilerin talimat aldıkları hükümetlerine olmalıdır.

Karar, zaten yalnız olan Türkiye’yi ve Türk elçileri daha da zor durumda bırakacaktır!”

★★★

Unutmamak gerekir ki, diplomaside öfkeyle alınan kararlar, çoğu zaman o ülkeye zarar verir. Atalarımız boş yere söylememiş:

“Öfkeyle kalkan, zararla oturur!”

“Öfkenin ateşi önce sahibine zarar verir, sonra kıvılcımı düşmana ya varır, ya varmaz!”

Asıl zafer kazanan, öfkesini yenmeyi başaran kişidir. Bunu unutmamak lâzım!

Saçma fetvalar!


Bir Diyanet İşleri Başkanlığı’mız var...

2022 yılı bütçesi 16 milyar 980 milyon 500 bin lira... Birçok bakanlıktan daha fazla... 104 bin 814 kişiyi aşan büyük bir kadrosu var. Bu yetmiyormuş gibi önümüzdeki yıl 7 bin 800 personel daha alınacak...

Diyanet İşleri bu muazzam para ve ordu gibi personeliyle ne yapıyor? Din konusunda milleti aydınlatıyor mu? Hayır, ne gezer! Tam tersine, dinimize yüzlerce yıldır yerleşen hurafeleri anlatıyor, insanlarımızı daha büyük bir cehaletin kucağına itiyor!

★★★

Birçok saçmalıklara bir de “BALDIZ FETVASI” eklendi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olarak faaliyet gösteren “Din İşleri Yüksek Kurulu tüm fetvaları “Fetvalar” adıyla bir kitapta toplanmış...

“Diyanet Yayınları” tarafından basılan “Fetvalar” kitabının üçüncü baskısında yer alan garip bir fetva, sosyal medyada hâlâ tartışılıyor, tepki topluyor.

Kitapta “Baldızıyla zina eden kişinin hanımı boş olur mu?” sorusuna şu cevap veriliyor:

“Zina büyük günahlardan olmakla beraber, eşlerden birinin zina etmesi, bu fiili helâl görmedikçe nikâhlarına zarar vermez. Baldızla yapılan zinanın nikâhı sona erdirmemesi, baldızla olan evlenme yasağının ebedi değil, geçici olmasından kaynaklanmaktadır.”

Ne demek oluyor bu?

Yani o kafalara göre baldız ile zina mübah, hiçbir sakıncası yok!

Sizin başka işiniz yok mudur yaa? Devlet size, 16 milyarı aşan muazzam bütçeyi bunları saçmalamanız için mi veriyor? Yazık değil mi bu milletin paralarına?

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkenin itibarı yönetim kadrosunun lüksü ile değil halkın refahı ile ölçülür!