Türkiye’nin yılları tartışmalı planlarla geçti.

İrtica ile Mücadele Eylem Planı…

Kafes Operasyonu Eylem Planı…

100 Günlük Eylem Planları…

Ekonomik Eylem Planları…

Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı…

Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı…

Farklı farklı başlıklarda örnekler çoğaltılabilir.

Ancak yakın zamanda Türkiye’nin önemli bir ihtiyacı daha ortaya çıktı.

Acil adım atılıp mücadele için bir eylem planı oluşturulması gerekiyor.

İrrasyonellikle Mücadele Eylem Planı!

Neden mi?

Buyurun anlatayım…

***

Her dönemin popüler sözcükleri vardır.

İçinde bulunduğumuz 2020’li yılların bu ilk yarısını geri dönüp baktığımızda ben “irrasyonel” kelimesi ile hatırlayacağım.

Bir gecede üstü çizilen isimler, giden ama bumerang gibi geri gelenler, U dönülen politikalar ve bir anda unutulan açıklamalarla dolu bu son senelerimiz.

Kimse dönüp bu insanlara “Ya arkadaş ne oluyor” demiyor, diyemiyor.

Üstelik hesap sorma kültürüne sahip bir ülke de olmadığımız için yapılan yapanın yanına kar kalıyor.

Cumhurbaşkanı ülkedeki karar mercii…

Ancak bakan değişikliklerinin politikalarda nasıl farklılaşmaya yol açabildiğini son bir yılda gördük.

Her gelen bakan bir öncekini “irrasyonel” gördü.

Kimi bunu açık açık ilan etti, kimi hep yalanlasa da attığı adımlarla gösterdi.

***

Gözleri ışıltılı Nureddin Nebati ekonomideki bakanlık koltuğunu Mehmet Şimşek’e teslim ederken derin bir oh çekmişti.

Ardından Mehmet Şimşek tarihimizde unutulmayacak o meşhur cümlesini kurdu.

“Rasyonel bir zemine dönme dışında seçenek kalmamıştır.”

Erdoğan’ın yandaş yazarlar tarafından ekonomi dalında Nobel alması gerektiği savunulan ekonomi tezine “irrasyonel” demişti.

Erdoğan’ın faiz inadı sırasında bizim cebimizde açılan deliğin, soframızdan eksilenlerin, ülkeye verilen zararın hesabını soran olsa da bedelini ödeyen henüz olmadı.

Konunun üstü kapandı.

***

Benzerini İçişleri Bakanlığı’nda da yaşadık.

Eski Bakan Süleyman Soylu’dan bugünlerde “Dokunulmazlığımı kaldırın, beni yargılayın, hodri meydan” gibi çıkışlar gelse de, Türkiye onun bakanlığı döneminde yine ağır bedeller ödedi.

Bugün eliyle konulmuş gibi bulunan yüzlerce baron onun görev süresi boyunca bu ülkeyi mesken tuttu.

Kendileri için “çerez parası” sayılacak fiyatlara evler alıp üstüne de vatandaşlık sahibi oldular.

Suç örgütü lideri olmakla yargılanan Ayhan Bora Kaplan’a operasyon o gittikten sonra yapıldı.

Sızan bilgi notunda, bakanın değiştiği Kaplan’ın yargı ve emniyetteki bağlantılarını kaybettiği için kaçabileceği yazılıydı.

Yine o “irrasyonel” döneme dair bedel ödeyen kimse olmadı.

***

Bugünlerde yeni bir irrasyonelliği konuşuyoruz.

Koskoca 13 senedir uygulanan Suriye politikası

Erdoğan ve Esad yılların dostu, tatil arkadaşıydı.

Emine Erdoğan verdiği eski röportajlarda Esma Esad’la yılda en az 2-3 kez görüştüklerini anlatıyordu.

Mart 2011’de başlayan iç savaş sonrasında kardeşim Esad, katil ve zalim Esed oldu.

Açık kapı politikası açık sınır politikasına döndü.

Türkiye’ye sığınmacı akını başladı.

100 bin diye belirlenen psikolojik sınır hızla aşıldı.

Göç İdaresi Başkanlığı’nın en son ay başında açıkladığı verilere göre şu anda Türkiye’de kayıtlı ya da ikamet izni ile yaşayan 3,2 milyona yakın Suriyeli var.

Zafer Partisi’ne göre ise kaçaklarla birlikte bu rakam 7 milyonu geçiyor.

Ülkedeki dengeler bir daha eski haline dönemeyecek şekilde değişti.

Üstelik Türkiye Suriye’nin kuzeyine 4 büyük harekat düzenledi.

Onlarca şehit verdi.

Şimdi Erdoğan tüm bunları “kırgınlık” ve “dargınlık” diye niteliyor.

Esad’a “Sayın” diye hitap edip her gün yeni bir zeytin dalı uzatıyor.

Gazeteci Nuray Babacan “uzun ve yorucu” diye nitelediği yeni sürecin mimarının Dışişleri Bakanı Hakan Fidan olduğunu yazdı geçen hafta.

Yani bu bakanlıkta da 2009’dan bu yana süren Davutoğlu-Çavuşoğlu dönemi sonrası yapılan atama 1 senede meyvesini vermiş, “irrasyonellikten” geri adım atılmıştı.

Yine bedel ödeyen kimse olmadı.

***

Deveye sormuşlar “Boynun neden eğri” diye.

“Nerem doğru ki,” demiş…

Bu ülkede irrasyonellik çok.

Atılması gereken adım da.

Naçizane tavsiyem…

Bari adı konulsun, İrrasyonellikle Mücadele Eylem Planı ilan edilsin.

Nasılsa her gelen bakan bir öncekinin yol haritasına “irrasyonel” deyip, aylarını var olanı yakıp yıkmakla, yeni politikalar yaratmakla geçiriyor.

En azından bunun bir adını koysun.

Selefler haleflere destek olsun.

Bugünün rasyonel bulunan politikaları da üç vakte irrasyonele dönüşeceği için en azından sonraki bakanların işi kolaylaşsın.

Hesap veren olmuyor onu anladık.

Belki en azından zaman kaybının önüne geçilir…

Umut fakirin ekmeği…