HUKUK tarihinde anlatılır. Yaşadığımız şu günlerden yaklaşık 2000 yıl önce Roma Hukuku’nu kuranlar temel bir tezden hareket ettiler. Adını; “Eror in Substantia ve Eror in Materia” koydular.

Bunlar şu demek:

Bir cevherin içine benzer değersiz başka bir cevher karıştırılmış. Kaliteli bir maddenin yerine kalitesizi geçirilmiş.

Bakırı, altın. Sirkeyi, şarap. Kadın köleyi.

Erkek köle.

Diye sunulmuş.

Satılmış.

Bunlar toplumun yapısını çürütür. Ahlaka sığmaz. Hakka uymaz diye 2000 yıl öncesinin Roma Hukuku’na göre ağır cezalık suçtu.

★★★

2000 yıl sonra bugün Türkiye’de “ekmeğin gramından çalma-baklava içinde bezelyeyi fıstık niyetine sokuşturma-lahmacunda et niyetine biber ile soğanı boca etme- zeytinyağına ayçiçek yağı katma- pet şişe suyuna bile her gün zam koyma- taklit etme- tağşişe uğratma...” normal kabul edilir oldu. Ülkemizin ciddi ekonomistleri Türkçe de 1000 yıldır karşılığı olan; ticari ahlaka uymaz bu şerefsizce kurnazlıkları; yüksek enflasyonun yarattığı ekonomik davranış türlerini saydılar ve “İngilizce karşılık” bularak yazmaya başladılar.

Skimpflasyon.

Kalite düşürme.

Shrinkflasyon.

Gramdan çalma.

Greedflasyon.

Kazıklama.

Değerli ekonomist yazarlarımız bunları böyle “İngilizce söyleyip yazınca” halkın uyanacağını ve enflasyonun sebebi olan iktidara hesap soracağını ummuş olabilirler.

Hadi bakalım!

Dilekleri tutsun.

★★★

22 yıldır, bu ülkede köprü yapıldı. 3’e mâl edildi. 5’e mâl edilmiş gibi geçiş garantisi verildi.

Havaalanı yapıldı.

5’e mâl edildi.

15’e mâl edilmiş gibi uçuş garantisi verildi.

Hastane yapıldı.

10’a mâl edildi.

100’e mâl edilmiş gibi hasta garantisi verildi.

Bu ülkede; üzerinden 2 saniyede 1 aracın geçeceği kabul edilerek günde 45 bin araç geçiş garantisi verilen köprüler bile dış borç para ihale edilip bitirildi.

★★★

Toplam 4.608 metre uzunluğundaki köprüyü 2 saniyede geçmek için sivrisinek olmak gerekir. Bu ülkede ihale sözleşmelerinde otomobile, kamyona, otobüse, minibüse sivrisinek hızı yaptırıldı, Londra merkezli “tahkim mahkemelerinin” geçerli kabul edildiği anlaşma metinlerine sivrisinek hızında geçiş garantili taşıt sayısı yazıldı. Bu otomobili sinek hızında göstererek halkın parasını çalmaydı, çaldırmaydı, çeteleşmeydi, bölüşmeydi.

İngilizcesi varmış:

Greedflasyon.

Kazıklama.

Ekmeğin gramajını düşüren de halkı kazıklıyor.

★★★

Kazıklama 22 yıldır hayatın her alanına şerefsizce yayıldı. En son Milli Eğitim Bakanlığı yoluyla ilkokul öğrencisi çocuklar kullanılarak caminin içine de taklit sokuldu. 8 yaşındaki çocuklar üniversitede okuyan “abileri ve ablalarının” gözetiminde camilere götürülecek, öğle namazı kıldırılacak ve bu götürüp getirmeler; “değerler eğitimi etkinliği ve öğrencinin ev ödevlerine yardım” kabul edilecek.

Ablalar.

Abiler.

Fetullah Gülen’in okullara sızma modeliydi. Aynı model şimdi Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet eliyle hortlatıldı. Adına da “Genç Gönüller (abiler- ablalar) Çocuk Gönüllerle (8 yaşında öğrenci) Buluşuyor” denildi.

Fetullah taklidi.

Camiye girdi.

İngilizcesi var mı?

Neden bu suskunluk!

Ankara’da Merkez Bankası yönetim katında çalışan ve kartvizitinde “protokol görevlisi” yazan Büşra Bozkurt adlı bir genç kadın; “Başkanın babası beni işten attı... Benim de bebeğim var...” diye vicdan yazısı yazarak CİMER’e başvurmuştu. Bu hanım yalan mı söyledi? Merkez Bankası Başkanı’nın ayağını kaydırıp görevden alınmasına gidecek yolu açmak için pis bir iftira mı attı? Bu hanım “Hafize Gaye Erkan’ın babasına makam odası açtığını ve çalışanlara emir verme, işten atma yetkisi verdiğini” de iddia ediyordu. Bu ağır iddialara göre Merkez Bankası “bir aile şirketi gibi yönetilmeye” başlamıştı. Ne oldu? Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası Yönetim Kurulu, Bakanlar, iktidar partisi yönetim kadrosu, iktidar basını ve “benim de bebeğim var... beni işten attılar...” diyen protokol görevlisi hanım da sustu. Sadece Cumhurbaşkanı konuştu o da; “Akla ziyan dedikodularla ekonomide binbir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar başlatıyorlar” diyerek dış güçleri suçladı. Gerçek neydi? Neden bu suskunluk? CİMER, iktidarın keyfini kollayan, oyalama, afyonlama aracı mı oldu?