Aslında cennet gibi olacak bir ülkedeyiz ama...

Genci yaşlısı, doktoru mühendisi, işçisi öğrencisi, burada istikbal göremiyor, geleceklerini başka ülkelerde aramak istiyor.

Şahsen ben buna üzülüyorum ama gitmek isteyenlere de “Haksızsınız” diyemiyorum.

Bu iktidar, yarattığı işsizlik, yoksullaşma ve umutsuzlukla göçü arttırdı! Türkiye’nin en parlak beyinleri, en başarılı öğrencileri ülkeden kaçıyor.

Geçen yılın ilk 11 ayında görevlerinden istifa edip yurt dışlına göç eden doktor sayısı 1361’dir. Acı gerçek budur!

★★★

Kadim bir okurum var... Entelektüel bir insan... Elektrik Mühendisi ve Araştırmacı Yazar Semih Kalkanoğlu’ndan uzun bir e-posta aldım.

Yurtsever kişiliğiyle tanıdığım Semih Kalkanoğlu bile, ülkemizde yaşanan ağır şartlara isyan etmiş... Yolladığı e-postada “Ben gidiyorum arkadaş!” diyor.

Nereye gidiyor? Neden gidiyor? Okuyalım:

“52’nci yılında olduğum mesleğim benim onurumdur. Emekliyim ve yoksul maaşına talim ediyorum.

Ev sahibemiz “Evi satmaya karar verdik, evi boşaltın.” dedi. Kadını biraz hoş edelim diye yüzde 30 zam yaptık ama ille de çıkmamızı istiyor. Satacağı yalan, başkalarına daha yüksek fiyata kiraya verecek.

Artan dolar kuru ile birlikte yağan korkunç zamlar bizi bu güzel ülkemizde yaşayamaz hale getirdi.

Anlaşılan, bunların tek hedefi Atatürk Cumhuriyeti’ni sonlandırmak!

Eşim Diana, Rusya doğumlu ama bir Türk’ten daha Türk... Tam bir sosyal demokrat...

Artık bizim hedefimiz en kısa zamanda Rusya’ya göçmek. Eylülden sonra ev sahibemiz ‘Bedava oturun’ dese de oturacak değiliz.

St. Petersburg’daki aile dostumuz Natalya Hanım bizi bekliyor.

St. Petersburg’da 5 milyon nüfus var. Rusya’nın kültür ve sanat kenti.

Natalya Hanım “Burada Tük restoranı yok” dedi eşime...

Bizim yeme-içme uzmanı olduğumuzu bildiği için ortak yatırım teklif etti.

‘Türk Cafe-Restaurant’ planımız hazır. Bir Türk fırını da devreye sokmak istiyoruz. Orada Türk fırını yok. Açmak istediğimiz fırın, tost ekmeği, sandviç, hamburger ekmeği fırını olacak.

Eski Sovyetler Birliği topraklarında 1990 öncesinde doğmuş ve bugün Rusya dışında yaşayan eski yurttaşlara tekrar Rus vatandaşı olma imkânı verildi. Eşim Diana’nın bu hakkı var. Bu nedenle biz de Rusya’ya gidiyoruz.”

★★★

Sevgili okurlar... Elektrik Mühendisi Semih Kalkanoğlu’nun bana gönderdiği e-postayı (yer darlığı nedeniyle) büyük oranda özetleyerek naklettim. Türkiye’de uğradığı haksızlıkları, yaşam zorluklarını anlatıyor.

“Hayaldi, gerçek oldu” diye övünüyorlardı ya...

Eskiden bu güzel ülkemizden kaçmak isteyen pek yoktu. Kaçmayı düşünmek bile saçmalıktı, uçuk bir hayaldi...

Şimdi, ülkeden kaçan kaçana!

İktidar “Hayaldi gerçek oldu!” diye bununla övünebiliyor mu?

TEBESSÜM

“Adalarımız ne oldu?”


Giresunlu meslektaşımız Seyfullah Çiçek’in yolladığı bir fıkra... Hazreti İsa’ya mal edilen bir Yahudi fıkrasını bize adapte etmiş...

Türk ve Yunan heyetlerinin bir toplantısında bizim siyasetçilerden biri durup dururken Yunan Bakan’ın suratına şiddetli bir tokat patlatmış...

Neye uğradığını şaşıran Yunan Bakan “Neden vurdun yaa?  Ben sana ne yaptım ki?” diye inlemiş.

Bizim siyasetçi “Siz Lozan anlaşmasını çiğneyip Ege’de 16 adayı utanmadan silahlandırdınız!” diye bağırmış.

Yunan Bakan “Biz bunu 20 yıldır yapıyoruz... Ayrıca Ege’de sizin 18 adanızı da işgal ettik. Şimdi mi aklın başına geldi yaa?” deyince, tokadı atan siyasetçi öfkeyle:

“Olsun!” demiş “Ben bunu yeni duydum!

GÜNÜN SÖZÜ


Her şeyi bildiğini sanan siyasetçilerin arkasından gidilmez!