13 Kasım 2024 akşamı... SÖZCÜ Televizyonu’nda duayen gazeteci Uğur Dündar’ın efsaneleşen, “Arena” programı... Kan donduran gerçeklerden biri de Hatay’daki Suriyeliler. Hatay’da demografik yapının değişimi.

Çok iyi bilmeme rağmen, yüzüme çarpılan gerçekler, yüreğimi dağladı. Uyu uyuyabilirsen!..

Hele o medeniyetler kentinde doğmuşsanız... Ve her esintide, o kentin kokusunu hissediyorsanız...

★★★

M.Ö. 333... Antakya bölgesi, Büyük İskender tarafından ele geçirilir.

Aristo’nun öğrencisi, Makedonyalı Büyük İskender bu topraklarda dolaştı. Beğendiği için kendi adını bu kente verdi: İskenderun...

Dünya tarihinin en etkili liderlerinden Sezar, bu topraklarda dolaştı.

★★★

30 Ekim 1918... Osmanlı Devleti’ni tarih sahnesinden silen, Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır. İngiltere ve Fransa, Antakya’yı işgal ederler.

Mustafa Kemal Paşa, 7’nci Ordu Komutanı’dır.  Karargâhı, Hatay sınırlarının hemen güneyinde bulunan Suriye’de Afrin ilçesi Reco köyündedir.

İngiltere, 1918’de İskenderun Sancağı’nı (Hatay) Fransızlara devreder.

Mustafa Kemal Paşa, Hatay’ın işgalini Adana’da İşgal Orduları Komutanı nezdinde protesto eder. Hatay, O’nun “Şahsi meselesi” olacaktır.

★★★

1920...  Mustafa Kemal Paşa, İskenderun (Hatay) Sancağı’nın Misak-ı Milli sınırları içinde kaldığını bildirir. Hatay halkı, rahat bir nefes alır.

15 Mart 1923... Adana’ya yaptığı ziyarette, Atatürk’ü Antakyalılar da karşılarlar. Antakyalı genç bir kız, şiir okur.

Duygulanan Atatürk: “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz” diyerek noktayı koyar.

★★★

1936... Atatürk, İskenderun Sancağı olarak adlandırılan bölgeye, “Hatay” adını verir.

7 Ocak 1937... Konya’dan haykırır:

“Ben memleketi hiçbir zaman savaşa sürüklemem, fakat Hatay benim için vazgeçilmez bir dava olmuştur. Gerekirse, devlet başkanlığından istifa ederim... Bir yurttaş olarak, Hatay topraklarına geçerim ve mücadele ederim...”

Lider, Hatay için savaş kıyafetini giymeye kararlı olduğunu tüm dünyaya duyurur.

★★★

29 Ekim 1937... Katıldığı son Cumhuriyet Balosu... Baloda, Fransız Büyükelçisi’ne savaşa hazır olduğunu açıkça iletir:

“Büyük Meclis’in kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır...”

1937... İzmir’de yeni kurulan büyük semte Hatay adı verilir. İzmir Hatay’ı, Hatay İzmir’i sever. İkisi de Atatürk’ü çok sever... İzmir’de Hatay’ın, Hatay’da İzmir kokusu vardır...

★★★

20- 24 Mayıs 1938... Atatürk ağır derecede hastadır. Ama, Hatay için sağlığını bir kenara iter. Doktorların karşı çıkmalarına rağmen Mersin’i ve Adana’yı ziyaret eder.

Askerlerin resmi geçit törenlerini, yaklaşık 40 dakika süreyle ayakta kabul eder. Amacı, Fransa’ya gözdağı vermektir. Fransa, bu mesajı alır. Fakat, hastalığı ağırlaşır. Burnundan kan gelir. Bir daha, hiçbir yurt gezisine çıkamayacaktır.

25 Mayıs 1938... Adana dönüşü, Ankara’dadır. Trenden indikten sonra gar salonuna güçlükle yürür.

Şükrü Saraçoğlu, Falih Rıfkı Atay’ın kulağına fısıldar:

“Falih, Atatürk’ün derisine bak. Bu bir ölü rengi...”

★★★

20 Haziran 1938... Hatay’ın durumunu görüşmek üzere, 4.5 saatlik toplantıya başkanlık eder. Bitkindir...

5 Temmuz 1938 Salı günü... Türk askeri Hatay’dadır. Toplanan halk, “Yaşasın Türk askeri, yaşasın Atatürk...” diye bağırıyordu.

★★★

Son coşkusu... Türk askerinin Hatay’a giriş zaferini kutlamak için hasta yatağından kalkar. Bir çocuk coşkusuyla, küçük bir motorla boğazda gezintiye çıkar. Bu sevincini, milletiyle paylaşmak ister. Ancak, ateşi 39 derecenin üzerine çıkar.

Bir deri bir kemik kalmıştır. Kilosu 46’ya kadar düşer. Bir daha yataktan kalkamayacaktır...

Hataylılara şu mesajı gönderir: “Sizin için artan mutluluk ve refah dilerim...”

Hüzünlü bir vedaydı bu... Hatay Atatürk’ün şahsi davasıydı, ancak kendisini de bitirmişti.

★★★

24 Ağustos 1938... Hatay’da seçimler yapılır. 40 kişilik meclis 2 Eylül 1938 günü açılır. Devletin adı Hatay Devleti olur. Başkent Antakya’dır. Hatay Devleti’nin bayrağını bizzat Atatürk çizer.

10 Kasım 1938... Ölümsüzlüğe yürüdüğünde, Hatay tek kurşun atmadan işgalden kurtarılmıştı. Tarihin kıskandığı lider, milletine ve Hatay’a verdiği sözü tutmuştu.

★★★

Atatürk, Hatay şehididir. Ve Hatay, Atatürk’ün emanetidir.

Hatay şu anda, Suriye’de bazı yerler gibi, El Kaide terör örgütlerinin cirit attığı bir yer olmamışsa Atatürk sayesindedir.

★★★

Ve yıl 2024... Suriyeli sığınmacıların akınına uğrayan Atatürk’ün emaneti...  Demografik yapısı, bazı yerlerde alt üst oldu...

Mesela, Reyhanlı ilçesinin demografik yapısı tamamen değişti.

6 Şubat 2023 depremi, zaten bir felaket...

★★★

Hatay, şu anda kurulma taşları döşenen, sözde Kürt devletinin sınırları içinde yer alır. 1919’dan beri, haritalarda bu proje yer alır. Ve Orta Doğu’da haritalar değişiyor...

Sizce, Suriyeli sığınmacılar, ABD’nin her türlü desteği verdiği, sözde yeni devlete mi bağlanmak isterler?.. Yoksa, Türkiye’de kalmak mı?..

★★★

Gaziantep’te, 41 sivil toplum kuruluşu birleşti. Saha çalışması yaptı. Ve Haziran 2024’te, sığınmacıların Gaziantep’e olumsuz etkilerini tüm çıplaklığıyla kamuoyuna sundu. Ürkütücü gerçekler... İnsanın uykusu kaçar...

Hatay’daki sivil toplum örgütleri, böyle bir çalışma yapmadı. Belki de, depremin yarattığı yıkımdan ve derin travmadan dolayı...

★★★

Ve Atatürk’ün kurduğu parti... Hatay’a karşı duyarlılığını her fırsatta dile getiriyor. Hatay’ı sahipleniyor. Ama artık, tehlike eşiği geçildi.

“Sığınmacıların, Hatay yaşamına ve geleceğine etkileri” konusunda bir alan çalışması yapmalı. Gaziantep’te, 41 sivil toplum örgütünün yaptığı gibi...

Çünkü, sorun Hatay değil... Türkiye ve Atatürk’ün emaneti meselesidir...

Ezan, Çan, Hazzan meselesidir...

Her şeye üzülmek, ağıt yakmak bu toprakların kültürüdür... Ama, “kan ağlamak” istemiyor bu millet...

★★★

“Kaldır başını kan uykulardan...

Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm,

Alıp götürmeden büyük denizlere,

Çabuk ol...”