Tazelenmiş umutlarla yepyeni bir yıla “Merhaba” dedik. Büyük ikramiyeyle alınabilenler azaldıkça, bizim cephede yeni yılda kurulan hayaller de biraz “ufalmış” durumda. Sağlık, huzur, mutluluk üçlüsünü tamamladıktan sonra tam 00:00’da dilenenler geçtiğimiz yıllara göre farklılaştı. Birkaç sene önce gülüp geçeceklerimiz, şimdi birer ihtiyaç. İşte yeni yıldan birkaç istek…
1) Asgari ücret daha açıklandığı gün Birleşik Kamu-İş’in açlık sınırının altına düşmüşken ilk dileğim sağlıklı beslenebilmek. Zaten zar zor artırdığımız 3-5 kuruşla, içinde at eti mi eşek eti mi, Avrupa kapısından dönen pestisitler mi var diye kafa yormadan çarşı pazardan rahatça alışveriş yapabilmek.
2) İkinci maddem sağlık ile ilgili… Hastalandığında randevu bulabileceğin özel hastanelere gidebilmek adına yüz binler ile ifade edilen özel bir sağlık sigortasına sahip olabilmek.
3) Maslow’un ihtiyaçlar piramidinden devam edelim. En alt kademedeki bir diğer madde barınma. Ama ülkenin mevcut şartlarında ev almak imkansız. Hayalini bile kuramıyor insan. Yeni araştırmalara göre Türkiye’de ev almak için 52,5 yıl çalışıp yemeyip içmeyip tam 631 maaş biriktirmek gerekiyor. Bu yüzden bu sene ev almak listede yok. İnsaflı bir ev sahibi bulup “makul” bir rakama ev kiralayabilmeyi dilek olarak bırakıyorum buraya.
4) Piramitteki diğer madde olan “dinlenme” yani tatile çıkabilmek de son birkaç yılda lükse dönmüş durumda. Şanslı azınlıktan olmak, “Çeşme’de, Bodrum’da oteller doldu taştı” haberlerinin öznesi olabilmek dileği listenin dördüncü sırasında…
2025’te bizim hayallerin geldiği muasır medeniyetler seviyesi…
5) Tatil için yurtdışına gidebilmek de sol kulvardan hızla dilek listesine giriş yaptı. Yeni yılla birlikte yurtdışı çıkış harç pulu 710 lira oldu. 3 yıldan uzun süreli pasaportların harcı 11 bin 274. Schengen vizesi başvurusu 3300 TL, en kısa süreli İngiltere vizesi 5 bin 370 lira, ABD vizesi 6 bin 536 lira. Üstelik paran varsa da tatil garanti değil. Dilekler vizenin randevusunu alabilmeye kadar düşmüş durumda.
6) Listeye ev almayı koymamıştık. Gönül otomobil almayı koymak istiyor ama o da pek kolay görünmüyor. Piyasadaki en ucuz otomobilin sıfırı 900 bin lira. Birkaç sene öncesine kadar orta sınıf bir hayat yaşayan biri artık sadece ikinci el otomobil hayali kurabiliyor. Orada da hesap kitap işleri iyice karıştı.
Bankadan bankaya değişse de çoğu 5-10 yaşın üzerindeki araçlara kredi vermiyor. Yeni olunca haliyle ikinci el de olsa fiyatlar zıplıyor. Yani yılı eski olsun ama ucuz olsun devri kapandı. Fakat güncel kasko değeri 400-800 bin lira arasındaki araçlara %50 kredi (yaş kısıtlaması yüzünden seçenekler zaten çok sınırlı), 800 bin-1,2 milyon lira arasındakilere %30 kredi (seçenekler yine çok sınırlı), 1,2-2 milyon lira arasındakilere ise anca %20 kredi veriliyor. (2 milyon lira üzerindeki araçlara zaten kredi yok.) Yani elinde ille yüklü miktar nakit paran olmak zorunda. Limitini yükseltebilenler kredi çekemediği için otomobili kredi kartına taksit yaptırarak alıyordu. Geçen hafta BDDK ona da el attı. Taksit sayılarını azalttı. Hesaplar gibi bizim hayaller de şaştı.
7) Çocuğu olanların dilek listesi daha da kabarık elbette. En temelini yazayım. Çocuklara tiyatro diye kanlı kollar, bacaklar, kefenler gösterilmeyecek, maket mezarlarda ağıt yakmayı öğretmeyen “sıradan” bir okul bulabilmek, başka bir şeyden kısmak zorunda olmadan oyuncak, kitap, defter, kalem, mont, bot alabilmek…
8) Sadece birkaç yıl önce hesap kitap yapmadan alabildiğimiz akıllı telefonu, kullandığımız ve alışık olduğumuz markayı değiştirmek zorunda kalmadan yenileyebilmek.
9) Ayın sonunu getirebilmek için birden fazla iş yapmak zorunda kalmamak.
10) Emekli olduktan sonra geçim derdi yüzünden çalışmak mecburiyetinde kalmayacağımız bir hayat.
Dilemesi bedava… En azından şimdilik.…