Sevgili okurlarım Türkiye’deki ilginç bir uygulama her fırsatta karşımıza çıkarılır ve gündeme yeni tartışma konuları sürülür.
Zamanında bunu FETÖ örgütü yapardı.
Ellerinde muazzam bir medya gücü vardı...
Televizyonlar, gazeteler, dergiler, ne ararsanız ellerindeydi.
İstedikleri gibi yayın yaparlar, karışan olmazdı.
★★★
Sadece FETÖ değil, bu dinci kesimlerin tamamı laik Cumhuriyet rejimine ve yapılan bütün devrimlere karşıdır.
Hiçbir devrimi içlerine sindiremediler.
Yapılan bütün devrimler içlerine oturdu...
Ama özellikle ikisi var ki, bunlar akıllarına gelince bizim gericilere kabus gördürür...
Nedir onlar?
İlki 1920’li yıllarda saltanatın, başka bir deyişle padişahlığın kaldırılması...
İkincisi ise hilafetin, başka bir deyişle halifeliğin kaldırılması.
★★★
Padişah 2. Abdülhamit aradan geçen uzun yıllara karşın bunların ‘gözdesi’ olmayı sürdürüyor!
Tahtta 33 yıl oturan ve Cuma namazları dışında Yıldız Sarayından bir kez olsun dışarıya adım atamayan korkak, vehimli, bütün gücünü yarattığı hafiyeler ordusundan alan, kendisine darbe yapılır diye donanmayı Haliç’te tutup çürüten bir padişah.
Bizimkilerin Abdülhamit sevdası Suriye’deki son gelişmeler sonrasında yeniden hortlamaya başladı.
Bunun öncülüğünü TRT eliyle yapmaya başladılar!
★★★
Vay efendim Abdülhamit ne değerli adammış!..
Anadolu ile Mekke’yi birleştirecek bir demiryolu projesi başlatmış.
Ancak biz işin sonucuna bakalım, proje başlamıştı ama o kritik coğrafyada yarım kaldı...
Devletin, milletin ve halkın paraları da boşa gitmiş oldu.
Şimdi devreye TRT’yi soktular, bu fiyasko için padişah Abdülhamit’e övgüler düzüyorlar!
Bizimkilerde para bol! Şam’da yapılan istasyon binası ve demiryolu hatları onarılacakmış!
★★★
Merak edenler için söyleyeyim, çok uzun yıllar boyunca çeşitli Arap ülkelerinde kalan bütün demiryolu yatırımlarımız mahvolup gitti.
İstasyon binaları, raylar, köprüler, tüneller, buharlı lokomotifler için yapılan su depoları falan yok oldu.
Şimdi Türk askeri Suriye’ye girdiği takdirde bunların yeniden yapılması gerekirmiş!
Ancak iş Suriye ile bitmiyor.
Şam zaten bitmiş de, aynı durum Medine istasyonu için de geçerli.
Tarihi Medine istasyonu da artık yok!.. Çünkü orada da istasyon binaları bir harabeye dönmüş durumda.
Raylar ve diğer yapılar da artık yok.
Bu ‘marifetin’ mimarı ise Suudi Arabistan!
Bizim dinciler ise şimdi hiç utanmadan, hiç sıkılmadan bunlarla gurur duyuyor.
Üstelik bu sürece devletin TRT’si alet ediliyor.
★★★
Şimdi Türk askeri Suriye’ye girer mi girmez mi tartışması başlamışken bizim padişahçı kesimden son padişah Vahdettin’le ilgili de yeni feryatlar yükselmeye başladı.
Bu adam gerçek bir hain ve utanmazdı.
İşgal altındaki başkent İstanbul’da İngiliz işgal komutanlığına yazılı olarak başvurup “Hayatım tehlikede, size sığınmak istiyorum” demişti.
İngilizler bu adamı Malaya zırhlısıyla götürdü.
Önce İtalya’nın meşhur San Remo kentinde ekibiyle, İstanbul’dan kaçırdığı serveti ve kalabalık ekibiyle birlikte krallar gibi yaşadı.
Bu adama niçin hain ve utanmaz diyoruz?..
Çünkü bütün Müslümanların halifesi olan şahıs bedenini ve ruhunu Hristiyanlara satmıştı.
★★★
Vahdettin o zaman Osmanlı’nın bir vilayeti olan Şam’daki Süleymaniye külliyesine gömüldü.
Şimdi ‘türbesi’ orada.
Bu durum son Suriye olayları sonrasında bizim dinci kesimi yine coşturdu ve feryatlar bir kez daha başladı!
“Vahdettin Han’ın külliyesini onaralım, türbesini yeniden ziyarete açalım.”
Bu onarım işi için yakın geçmişte bazı dinci vakıflara 15 milyon dolar ödenmiş ama anladığım kadarıyla bu paralar da cukkalanmış!
Biz Suriye’ye girelim mi girmeyelim mi diye düşünürken birileri yine malı götürmüş.
Bu paralar acaba kimlerin cebine girdi!
Günümüzdeki Suriye olayı bile karşımıza Abdülhamit ve Vahdettin’i çıkarıyor.
Bizim uyanık İslamcılar maşallah iyi çalışıyor!