Sevgili okurlarım, şimdi tanık olduğumuz teğmenler olayı üzücüdür. Onların ceza alması gerektiğini savunanların başında bir cumhurbaşkanı var.
Onu Milli Savunma Bakanlığı izliyor.
Cezaları birkaç gün sonra açıklanacak.
“Mustafa Kemal’in askeri” olmak Türkiye’de ve özellikle de ordumuzda demek ki suçmuş!
Şimdi size bu konuda yakın geçmişte yaşadığımız bir olayı kısaca anlatmak istiyorum. Bunları herkes iyi bilsin ki ‘Nereden nereye gelmişiz” diye sorabilsin!
★★★
Günlerden 22 Şubat 1962.
Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir darbe girişimde bulunuyor. Kendisine Ankara’da destek veren bütün garnizon komutanlarıyla okulda toplanıyorlar.
Verilen emirler nedeniyle öğrenciler de silahlanıp okul dışında harekâta katılıyorlar.
Apaçık bir isyan girişimi.
Ankara’da birkaç küçük çatışma oluyor.
O sırada başbakanlık makamında İsmet İnönü var. Ne zaman ne yapacağını bilen yılların deneyimli devlet adamı.
Darbe girişimi aynı gün sabaha karşı bastırılıyor ve ilginç bir karar alınıyor:
Albay Talat Aydemir ve onunla birlikte olan komutanlar kısa bir sorgulama sonrasında affediliyor.
Aynı af Harp Okulu öğrencileri için de geçerli oluyor.
Teğmen rütbesini alan öğrenciler mezun ediliyor, kıtalara gönderiliyor ve dosya kimseyi vurup kırmadan kapanıyor.
Olayın günümüzle bağlantılı olan ilginç yönü ise bir yıl sonra, 21 Mayıs 1963 günü gerçekleşiyor.
★★★
Albay Talat Aydemir o gece bir darbe girişimde daha bulunuyor.
Kendi ekibi ve komuta kademesiyle birlikte yine Harp Okulu’nda toplanıyorlar, kendisine destek veren kıtalar harekete geçiyor ve Harp Okulu öğrencileri yine silahlanıp harekâta katılıyor... Belli yerlerde ve özellikle Ankara’da yine küçük çatışmalar oluyor.
Bu hikayenin sonu ilginç!..
Aydemir ve ekibi silah zoruyla yakalandı ve hep birlikte tutuklandılar.
Aydemir yargılandı, idama mahkûm edildi ve asıldı.
Peki Harp Okulu öğrencilerine ne oldu?
İki sınıfta toplam 1452 öğrenci vardı.
Bazıları yargılandı ve bir süre sonra tamamı serbest bırakıldı.
★★★
Başbakan İsmet İnönü işte bu aşamada devreye girip devlet adamlığını gösterdi.
Bu genç çocuklar ne olacaktı, sokağa mı terk edilecekti...
Üniversitelere talimat verildi:
“Üniversiteler bu genç Harbiyeliler için özel sınav açacak. İsteyen sınava girecek. İstemeyenler için kamu kurumlarında kadrolar açılacak ve isteyen öğrenciler doğrudan işe alınacak.”
Öğrencilerin büyük çoğunluğu kendileri için açılan üniversite sınavlarına girdi. Eğitimli gençlerdi ve sınavları kazandılar.
O yıllarda ben de ODTÜ’de öğrenci idim ve çoğu ile tanışıp arkadaş olduk. Hayatta olanlarla dostluğumuz bugün bile devam ediyor.
★★★
Peki sonra neler oldu?..
Harbiyeliler üniversite eğitimlerini çeşitli fakültelerde büyük başarıyla tamamladılar.
İçlerinden kimler çıkmadı ki!
Milletvekilleri, siyasetçiler, müsteşarlar, rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri, avukatlar, genel müdürler, maliyeciler, tıp uzmanı profesör doktorlar, gazeteciler ve daha neler neler...
1963 yılında gencecik arkadaşlarımızdı, Türkiye’de isim yaptılar. Örneğin siyaset sahnesinde isim yapanlar arasında Süleyman Genç, Ertoz Vahit Suiçmez, gazetecilikte İsmet Solak, bürokraside Tolga Akgün gibi isimler vardı.
Şimdi çoğu yaşlandı ve emekli oldu. Bazıları da bu uzun süreç içerisinde vefat etti.
★★★
Sevgili okurlarım, Talat Aydemir’in darbe girişimine kurban gidip Harp Okulu’ndan atılan gençlerin unutulan öyküsü karşımızda.
Devlet adamı İsmet Paşa onları kurtarmış ve büyük çabalarıyla, darbecilikle suçlanan 1452 genç adamı hayata yeniden döndürmüştü.
O çocuklar için söylediği bir tek olumsuz söz bile olmamıştı.
★★★
Bir de bugünkü bazılarına bakınız!
Ellerinden gelse o genç teğmenleri, Mustafa Kemal’in askerlerini sanki büyük bir suç işlemişçesine süründürecekler ve çiğ çiğ yiyecekler!
Disiplini çiğnemişler de falan filan da...
Şimdi İsmet İnönü döneminde olanları lütfen bir kez daha düşünün...
1452 genç insanın hayatını kurtarmak öyle kolay bir iş midir?
Evet, büyük devlet adamı İnönü bunu başarmıştı.
Bir de günümüzde (darbecilik hariç) benzer bir konuda tanık olduğumuz teğmenler olayını tekrar düşününüz!
Sıradan devlet adamı olmak kolay da gerçek devlet adamı olmak, büyüklük sergilemek zor iş.