Harp Okulu’nda teğmenlerin “Subay yemini” etmesi ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmaları sonucu, beş teğmene “Disiplinsizlik” gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) “Ayırma” cezası verilirken, onların üç komutanı da “Teğmenlerin yeminini engellemedikleri” gerekçesiyle TSK’dan çıkarıldı. Milli Savunma Bakanlığı, beş teğmen, bir binbaşı, bir yarbay ve bir albayın TSK’dan çıkarılışını basın açıklamasıyla duyurdu, ancak atılma gerekçesi avukatlar ve askerlere bildirilmedi.
Atılan beş teğmen ile avukatları önceki akşam Türkiye Barolar Birliği’nde lokalinde bir araya geldi ve gelişmeleri değerlendirdi. En çok üzerinde durulan “Atılma gerekçesi muhataplarına resmi olarak tebliğ edilmeden devlet geleneklerine aykırı olarak basın açıklaması olarak kamuoyuna duyurulması” gösterildi.
POSTA YOLU BEKLENİYOR
Teğmenlerin ve üç komutanın atılma gerekçesi taraflara tebliğ edilmeme gerekçesi olarak, avukatlar farklı bilgilere sahip. Bunlar arasında, “Teğmenlerin ayırma kararı dörde karşı beş oyla alındı. Muhalefet şerhi tartışılmasın diye böyle bir açıklama yapıldı. Bizim edindiğimiz bilgi bu şekilde” sözleri öne çıkıyor. Ancak. Genelde Yüksek Disiplin Kurulu kararları oy birliğiyle alınıyor. Bu kez, durumun farklı olduğu avukatlar tarafından belirtiliyor. Bu konuda Milli Savunma Bakanlığı yetkililerine sorduğumda bir açıklama yapılmayacağını, kararların PTT yoluyla gönderileceğini söylemekle yetindiler.
Teğmenler ve üç komutan TSK’dan ayırma cezasına çarptırıldı ama buna karşı çıktığı belirtilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu raporundaki ayrıntılardan avukatların ve teğmenlerin bilgisi yok. Sadece haklarında ayırma cezası verildiğini biliyor.
60 GÜN BEKLEMEDEN
Teğmenler, üç komutan ve avukatlarına “Ayırma” tebligatı elden değil, posta yoluyla gönderilecek. Böylece taraflar karar kendilerine ulaştığında gerekçeli kararı, muhalefet şerhi olup olmadığını öğrenebilecek. Buna 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’ne itiraz etme hakları var. Mahkemenin başvuruyu reddetmesi durumunda, Bölge İdare Mahkemesi’ne gidilecek. Bu mahkemenin de ilk derece mahkemenin kararını yerinde bulması halinde, kesin karar mercii olan Danıştay’a dava açılabilecek.
İMAMOĞLU, EBRU TEĞMEN’LE KONUŞTU
Dün avukatlarıyla bir araya gelen beş teğmene, kararın mahkemede bozulabileceği, her hangi bir biçimde basına bir açıklama yapmamaları uyarısında bulunuldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyle Başkanı Ekrem İmamoğlu, kararın açıklanmasından yaklaşık 1,5 saat sonra, teğmen Ebru Eroğlu ile telefonla konuştu, kendisi ve diğer teğmenlerin yanlarında olacağını söyledi. Ebru Teğmenin konuşmasını diğer teğmenler de dinledi.
Teğmenlerle yemekte bir araya gelen avukatlardan birisi, gelinen durumu SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:
“Teğmenlerimizin moralleri yüksek. Cumhurbaşkanının açıklamalarından sonra hukuki bir karar verileceğini beklemiyorlardı. Ayırma yönünde bir karar tesis edileceğini onlarda bizde tahmin ediyorduk. Karara 9 üyeden 4’ünün şerh koyduğunu öğrendik. Bunun artık değiştirilmesi söz konusu olamaz. Ancak bu konuda gerçek durumu da tebligat geldiğinde öğreneceğiz. Şerhlerde ne olduğunu bilmiyoruz. Bir oyla teğmenlerimiz TSK’dan çıkarıldı. Hepimiz çok üzgünüz.”
ÖDÜLLERİNE YER KALMADI
Teğmenlerin subay yemini etmeleri, Mustafa Kemal’in askerleriyiz” haykırışlarına engel olamadıkları gerekçesiyle TSK’dan çıkarılan üç komutan ise geleceğin subaylarını yetiştirecekleri için binlerce asker arasından özel olarak seçilmiş. Onarın atılma kararı ise Milli savunma Bakan Yardımcısı Musa Heybet’in başkanlığında oluşturulan Personel Genel Müdürü, Personel Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ve yardımcısının oylarıyla gercekleşti. Atılan komutanların durumunu bir avukat şöyle anlattı:
“Askerlerin sol üst cebi ile apoletlerinin arasında kazandıkları şerit rozetler, bröveler yer alır. Şerit rozet ve bröve koyacak yerleri yok. Yüzlerce emsali arasında seçilerek Harp Okulu’na getiriliyor. Komutanlara yöneltilen suçlama görevi ihmal. Ama bu kişilerin, geçmişi başarılarla dolu. Geçmişi geleceğinin aynasıdır. Kabul edilemez bir kararla karşı karıyayız. Tabur komutanı yarbay ile binbaşının emeklilik hakkı da yok. Lojmandan çıkarılacaklar, tabancaları, özlük hakları alınacak. Açıkçası böyle bir karar verileceğini beklemiyorduk. Tek güvencemiz yargı.”
TÖREN SONRASI OKUNDU
25 yıldır mezuniyet töreninde okunan subay andını okumak için amirlerine mevzuata uygun olarak başvuran teğmenlere, amirleri 2023 yılının Mart ayında Tören Yönergesi’nde yapılan değişiklik nedeniyle subay andının mezuniyet töreni programında okunamayacağına dair emir verdi. Emre uygun olarak tören esnasında bu ant okunmadı.
Tören sonrasında ise sahada aileleriyle buluştuklarında kendiliğinden oluşan kalabalığın geleneksel kılıç çatma seremonisi için toplanması üzerine, yine gelenekselleşmiş ant içme, marş ve topluca özlü sözler söyleme etkinliği kapsamında verilen emrin kapsadığı zaman diliminden sonra subay andının okundu. Andın okunmasında herhangi bir siyasi amaç güdülmedi, emre itaatsizlik kastlarının da olmadığı da belirtildi.
Göz yaşartan SÖZLER
Teğmenlerin savunma yaparken son sözlerine bakalım. İşte üniformalı olarak son sözleri:
- Teğmen Ebru Eroğlu: “Törenden sonra toplanan silah arkadaşlarının tamamı gibi Mustafa Kemal’in askeri olmakla gurur duyduğumu, zira Mustafa Kemal’in önce sıra arkadaşı sonra da silah arkadaşıyım. İçimdeki Harbiyeli ruhu ölmez , omuzumdan rütbeleri alınacak olsa bile bu ruhun yüreğimde yaşayacağım. Harbiyeli brövem büyük bir onur olarak bende kalacak.”
- Teğmen Talip İzzet Akarsu: “Her daim Ulu Önder Atatürk’ün izinde ve onun ‘bir ordunun kıymeti zabit ve kumandan heyetinin kıymeti ile ölçülür’ sözünden feyz alarak vatana ve millete layık bir subay olmak için çalıştım. Türk istikbalinin evladı olarak şerefle doğdum, şerefle yaşadım, şerefle öleceğim.”
- Teğmen Batuhan Gazi Kılıç: “Türk Silahlı Kuvvetlerine sadakatle bağlı Atatürkçü şerefli Türk subayıyım. Suç işlemedik. Ancak vatana hizmet etmek için üniformam şart değil. Hakkımda verilecek karar ne olursa olsun vatana hizmet etmekten asla vazgeçmeyeceğimden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
- Teğmen Deniz Demirtaş: “Türk Milletine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Cumhuriyete layık bir subay olmaktan başka bir gaye gütmedim. Yaşadıklarım tarihte vatan uğrunda bedel ödeyen komutanların yaşadıkları yanında önemsizdir. Kişiler gelip geçici. Baki kalacak olanın Atatürkçülüktür.”
- Teğmen Serhat Gündar: “Harp Okulu’na girerken gelecek kaygısı ile bu yola girmedim. ‘Bir ordunun kıymeti zabit ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür’ sözünü şiar edindim. Subay olarak mezun olduk. Kaygım, bizi yetiştiren ve bu üniformayı, rütbeyi layık gören Türk Milletine olan hizmet borcumuzu ödeyememe ihtimalidir.”
Beş teğmen ve üç komutanın durumunun ne olacağı idare mahkemesi aşamasında ortaya çıkacak.