19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasından, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar geçen sürede memleketin dört bir yanında kurtuluşa dair fikri, zikri olanlarla kafa kafaya verdi! Kendi söyleyip kendi dinlemedi! Başta işinin uzmanlarının ve söyleyecek sözü olan herkesin dediğini dinledi, çatır çatır tartışarak alınan kararlarla memleketi kurtuluşa hazırladı.
9 Eylül 1922... Arkasında toplanan milyonlarca yüreğe ‘Kemal’in Askerleri’ denildi, Kemal’in Askerleri düşmanı İzmir’de denize dökerken, bir ulus küllerinden doğdu.
Ve 17 Şubat 1923, ne yapar insan? Biraz dinlenir, zaferin haklı gururunu yaşar değil mi...
O, İzmir İktisat Kongresi’ni topladı!
Mustafa Kemal’di; insanları dinleye-danışa büyüdü, büyüdü ve Mustafa Kemal Atatürk oldu...
Savaştan sadece 5 ay sonra toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde ‘işin uzmanları’ günlerce tartıştı, bugün çoğu elden kaçırılmış şu kararlar alındı.
* Hammaddesi yurt içinde yetişen ya da yetiştirilebilen sanayi dalları kurulacak,,. * El işçiliğinden, küçük imalattan hızla fabrikalaşmaya geçilecek... * Devlet iktisadi görüşleri olan organ haline gelecek... * Özel sektör tarafından kurulamayan tesisleri devlet kuracak... * Dış rekabete dayanabilmek için sanayi toplu ve bütün olarak kurulacak... * Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılacak... * Çalışanlara amele değil, işçi denilecek. * Çalışanlara sendika hakkı tanınacak...
Attığı her adımı bilenlere, millete soran; yaptığı her işin hesabını üstelik bu dünyada yazılı olarak Nutuk’ta veren ve bir 10 Kasım sabahı bizi yalnız bırakıp gidene kadar, 10. Yıl Marşı’ndaki gibi kendilerine ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diyen milyonlarca genç yarattı her yaştan...
***
İyi güzel de, milyonlar 2022’de zamların altında ezilir ve kara kara düşünürken her yaştan, şimdi nereden çıktı bu konu denilebilir!
Biz, ayağımıza çelme takılıp düşmüşken dara çok güzel çıktı bu konu karşımıza... Anlatayım, kara günlerde yollar aydınlansın.
Kadir Has Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda son 11 yıldır Türkiye’nin nabzını tutup, “Türkiye Eğilimleri” araştırması yapıyor. 2021 yılı sonuçları açıklandı.
Madde bir, milletin gündemi ekonomi. Madde iki, ‘kendimi ve ailemi geçindiremiyorum’ diyenlerin sayısı hızla artıyor! Fakat, ‘o sonucu’ görünce benim gözüm bu bildik çaresizlikleri görmez oldu!
Biz ekonomi, geçim derdi, milyonlarca mülteci, dolar molar derken, Türk milletinin siyasi yelpazedeki yeri değişmiş haberimiz yok...
11 yıldır “Kendinizi siyasi görüşünüz açısından nasıl tanımlarsınız” diye soruluyormuş millete. Onlar da, muhafazakar, milliyetçi, siyasal islamcı, sosyal demokrat gibi yanıtlar veriyormuş. Bu yıl yine sorulmuş aynı soru. Gelen yanıtlara göre ya aynı kalmış sayıları ya da geçen yıllara göre düşmüş.
Bir şey hariç...
Kendilerine, “Kemalistim” diyenler neredeyse yüzde 100 artmış!
2020’de yüzde 10.3... 2021’de yüzde 19.2...
Araştırmanın dikkat çeken bir yanı da ‘Kemalistim’ diyenlerin yaş ortalaması: 18-20!
Hiç kimseye danışmadan, işi bilenlere sormadan, milletin ve hatta meclisteki kendi milletvekillerinin bile fikrini almadan barış zamanı ekonomiyi çıkmaza sokup bizi Arap ülkelerinin eline bakacak hale getiren, milletin gözünden sakındığı tesisleri, fabrikaları ‘düdükmüş’ gibi parayı verene satan, çiftçinin gübresinden, aşıya kadar herşeyi yabancı tekellere bırakan, memleketi iğneden ipliğe, mercimekten buğdaya ne varsa dışarıya mahkum eden, halkın iradesi olan seçim sonuçlarını bile bir hareketle iptal ettiren, önemli önemsiz her kararı tek bir kişinin kararına bırakanlara ve asla millete hesap vermeyenlere oyları ile kim dur diyecek deniyor, umutsuzluğa düşülüyordu.
Üniversitenin yaptığı araştırma işte bu sorunun yanıtını verdi... Yok sayılmayı kabul etmeyen, bu memleketin geleceği için ekonomiden siyasete, dış ilişkilerden uzay programlarına kadar her konuda kendilerine danışılmasının, seçilenlerin onu seçen millete hesap vermesinin değerini bilen Kemalist gençler ve yerinde saymayıp kendilerini geliştiren daima genç Kemalistler!
***
Bu gidişle ‘Kemalistim’ diyenlerin oranı 2022’de ne olur acaba?