Sevgili okurlarım bizler büyük bir mutluluk içerisinde iken, ‘Türkiye yüzyılını’ büyük bir coşkunlukla kutlar iken karşımıza yepyeni birtakım gelişmeler çıktı, vallahi şaşırdık kaldık!
Öyle ya, sayın iktidarımız içinde bulunduğumuz dönemi Türkiye yüzyılı olarak ilan etmişti. O kadar ki, bırakın her şeyi bir yana, uzaya astronot bile gönderecektik.
Fakat bu arada işin içine uyuşturucu kullananlar girdi.
Adı Habertürk olan ve gücünü özgürlüğünden alan (!) bir televizyon kanalı var. Bu kanalın üst düzey yönetiminin önemli isimleri şimdi tutuklu.
İşin içine fuhuş da girdi.
Güzel kadınlar, özel evlerde düzenlenen seks partileri, yaşanan lüks ve şatafat, cinsellik karşılığında ekrana çıkarılan kadınlar falan...
Birbirlerini ya da birilerini ihbar eden bazı iktidar mensupları,
Hepsi ne yapacağını şaşırdı.
Ancak bizim kamuoyu bu işin en önemli boyutunu yine gözden kaçırıp işin magazin boyutuna yoğunlaştı.
Bataklığı kurutmak yerine sivrisinekleri tek tek öldürmeye odaklandık. Böyle giderse bu iş bitmez. Balık hafızalı Türk toplumu bu olanları da en kısa zamanda unutur ve iş biter.
★★★
Habertürk, öteki bazıları gibi AKP iktidarının yıllardan beri en büyük destekçisiydi...
Tıpkı Sabah grubu, Hürriyet grubu, NTV, CNN-Türk ve diğer yandaş kanallar gibi.
Bu iktidarı desteklemek zorundalar çünkü patronları büyük iş insanları. Çok büyük yatırımları var.
Ancak bu aşamada benim hiç anlayamadığım tuhaf bir şeyler oldu.
Habertürk’ün üzerine bu uyuşturucu ve fuhuş tantanasında en çok giden, Sabah grubu oldu.
Başka bir deyişle iktidar yandaşları arasında büyük bir kapışma meydana geldi. Ancak bu kapışma tek taraflı.
Sabah grubu hızla saldırıyor, Habertürk ise sessiz, yanıt veremiyor.
‘Masum yüzlü yakışıklı genel yayın yönetmeni’ tutuklanınca Habertürk’ün eli doğal olarak zayıfladı. Ne diyebilir!
Ben Sabah’ın bu tavrını doğru buluyorum, bildikleri bir şeyler olduğunu tahmin ediyorum ama bu kapışmanın nedenini bilemiyorum. Bilene de bugüne kadar rastlamadım.
Demek ki bu yandaşlar arasında bile geçmişten kaynaklanan birtakım önemli sürtüşmeler varmış ama hiç belli etmemişler, açığa çıkmamış diye düşünüyorum.
Kimse merak etmesin, biz bu memlekette nice olaylar yaşadık, hepsi unutuldu gitti... Bu olayı da en kısa zamanda unuturuz, üzerine sünger çekeriz ve iş kendiliğinden bitmiş olur.
FETÖ kurbanları
Sevgili okurlarım, geçmişte yaşadığımız bir darbe girişiminin etkilerini ve sonuçlarını şimdi bile yaşıyoruz. Burada benim söz etmek istediğim konu yine ağır cezalara çarptırılan masum insanlar...
Askeri öğrenciler, er ve erbaşlar, uzman çavuşlar, astsubaylar ve belki de bazı subaylar...
Şu anda Türkiye cezaevlerinde yatmakta olan binlerce kişi var ki, onlar gerçekten haksızlığa uğramış durumda.
Bir askeri öğrenci, er, uzman çavuş, astsubay olduğunuzu düşünün.
O darbe girişimi gecesinde birliğinizdesiniz. Size bir emir geliyor.
“Bu gece önemli bir terör olayı olacak ve biz bastırmaya gideceğiz. Herkes silahını kuşansın ve beklesin.”
Gece bir yerlere götürülüyorsunuz. Bir süre sonra, sabaha karşı hükümet güçleri bu girişimi bastırıyor ve siz de teslim oluyorsunuz.
Silah atmamışsınız, kimseye zarar vermemişsiniz, zor kullanmamışsınız...
Sonuçta yargılanıyor ve ‘darbeci’ olduğunuz gerekçesiyle müebbet hapis alıyorsunuz. Artık bütün gençliğiniz hapishanelerde mahvolmaya mahkûm.
★★★
Peki, bu genç insanlar o gece ne yapmalıydı?
Kendilerine emir verilmiş, bir yerlere götürülmüşler. “Biz bu emri tanımıyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” demeye hakları acaba var mıydı?
Elbette yoktu. O halde emre itaatten başka ne yapacaklardı?
Müebbet hapis zor iştir, yaşayan bilir.
Şimdi Meclis’te bir af yasası görüşülüyor. Acaba niçin hiç kimsenin aklına dört duvar arasında sesi soluğu çıkmayan bu gencecik masum insanları kurtarmak gelmiyor?