Son dönemde çekilen iki görüntü uzun uzun düşündürdü beni.

Bir yanda muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının çağrılarına, hatta feryatlarına rağmen, 4 milyona yakın sokak köpeğinin katledilmesine neden olabilecek bir yasanın kabul edilmesinden sonra iktidar vekillerinin çekip sosyal medyaya yükledikleri bir fotoğraf…

Diğer yanda bugünümüzü borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün binbir zorlukla kurduğu Gazi Meclis’in kana bulanmış basamaklarının fotoğrafı.

***

Büyük bir kötülük dalgası içinde boğulmamak için uğraştığımız günlerden geçiyoruz.

En sıradan insanlar “alelade” işler gibi büyük kötülükler yapıyor.

Hukuku, anayasayı çiğniyor, şiddet uyguluyor, tehditler savuruyor.

Üstelik bunu da sakince, büyük bir sıradanlıkla gerçekleştiriyor.

Arkasına da hiç dönüp bakmıyor.

“Ulvi” değerlere hizmet ettiğine inananlar yaptıkları eylemleri meşrulaştırıyor.

Hukuk dışı uygulamalara direnen herkes vatan haini ya da terörist ilan edilebiliyor.

“Vatan sevgisi” ile yoğrulduğunda da “yüksek vazife” gayesi her şeyin önüne geçebiliyor.

***

Geçen hafta “Aynı ülkede ayrı dünyaların insanları olmak” diye bir yazı kaleme almıştım.

Bazı kesimlerden öyle açıklamalar, öyle ifadeler geliyor ki, “nasıl böyle düşünebilir” diye insanın aklı almıyor.

Nasıl aynı gökyüzü altında yaşıyoruz, nasıl aynı nefesi alıyoruz insan cidden hayret ediyor” diye yazmıştım.

Yine benzer günlerden geçiyoruz.

Bir şehri temsilen seçilmiş bir milletvekili, Anayasa’da yazan açık hükümlere rağmen serbest bırakılmıyor.

Onu savunanlar terörist ilan edilip onlara karşı şiddete başvurulabiliyor.

TBMM’de kan dökülebiliyor.

Ve bu şiddet övülebiliyor.

“Kral gereğini yaptı” cümlesiyle bundan gurur duyulduğu açıkça beyan ediliyor.

Üstelik yapılanlar her seferinde ya cezasız kalıyor ya da çok küçük cezalar veriliyor.

***

Ülkedeki tek kötülük bu değil.

Günlerdir ölüm çukurlarına atılmış, pompalı tüfekle vurulmuş, zehirlenmiş sokak hayvanlarının haberlerini veriyoruz.

Ama bir bakan çıkıp “Muhalefet içeriğini okumamış, katliam bu yasanın neresinde” diye sorabiliyor.

Yasayı gerçekten okumayanlarsa, sanki bu yasa onlara bir hak vermiş gibi öldürmek için sokak hayvanlarının peşine düşebiliyor.

Tam bu sırada da hafızalarımızda yasa geçtikten sonra gülümseyen yüzlerin silueti beliriyor.

***

Dedim ya bugünlerde kötülük her yerde, her anımızda.

Üstelik tüm bu kötülükler büyük bir profesyonellikle yapılıyor.

Kimse gizleme gereği bile duymuyor.