1897 yılının 4 Mayıs günü Parisliler ilk kez sinema ile tanışacaktı. Kalabalık yüzünden gösterişli perde kumaşları, ahşap zemini, katranlı kağıt ile odundan yapılmış çatısı ve renkli kartonlarla süslenmiş sinema salonunda adım atmak mümkün değildi. Kabarık elbiseli kadınlar ve çocuklar salona tıkılıp kalmıştı.
Sistem ilkel olduğu için sinemada perdeye yansıtılan ışık kaynağı yanıcı gazlarla elde ediliyordu. Nihayet film başladı. Fakat bir süre sonra projeksiyon lensine ışık veren cihazın gazı bitti. Dolum için ara verildi. Bu sırada makinist yardımcısından odayı aydınlatmasını istedi. Yardımcı gazı unutup kibriti çaktı!
Önce küçük bir patlama oldu sonra perdeler, karton duvarlar, katranlı odunlar alev aldı. Salondaki erkekler çocukları ve kadınları eze eze kapıya kaçtı. Hatta bazı erkekler ellerindeki bastonlarla çocuk ve kadınlara vura vura ilerledi.
Sonuç, 126 kişi cayır cayır yandı. Altısı erkek, geri kalanları çocuk ve kadınlardı!
Önce kadınlar ve çocuklar ya da önce çocuklar ve kadınlar ilkesi işte bu trajik yangının ardından ortaya çıktı...
Sözde o günden günümüze böyle bir ilke var ama neredeyse hiçbir kazada, felakette pek uygulanmıyor. İsveç’te bir araştırma yapıldı mesela, gemiler batarken önce çocuklar ve kadınların kurtarıldığı inancını yerle bir etti. Masaya yatırılan 18 gemi faciasında kurtulanların çoğunluğunun erkek ve sıkı durun gemi mürettebatı olduğu ortaya çıktı!
Titanic istisnaydı... Çünkü o faciada kaptan kesin tavır almıştı... Önce çocuklar ve kadınlar! Buna uymayan kim olursa olsun vurulacak demişti!
***
Türkiye’nin nüfusu 85 milyon 279 bin 533... Bu nüfusun 22 milyon 578 bin 378’i ise çocuk.
Epey çocuk varmış demeyin, azalıyorlar. 1970’te nüfusun yüzde 48.5’i çocukken, 1990’da yüzde 41.8’e, AKP’nin çağ atlattığı dönemde ise yüzde 26.5’e kadar inmiş sayı.
Daha iyi bakarız diye düşünülebilir!
Öyle olmuyor ama... Dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek ülke olan, sözde büyük ve kudretli Türkiye çocuklarına bakamıyor...
Anlamayanlar için heceleyeyim ba-ka-mı-yor!
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi BETAM, üç çocuğumuzdan birinin maddi yoksunluk içerisinde olduğunu saptamış. 7 milyondan fazla çocuk ‘şiddetli maddi yoksunluk çeken hanelerde’ yaşıyormuş!
Avrupa’da en yoğun çocuk yoksunluğu yaşanan ülke açık ara Türkiye. Kriteri mi? Basit... Isınma, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanıyor mu karşılanmıyor mu ona bakılıyor...
BETAM verileri bir tehlikeye dikkat çekiyor: Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk genellikle yetişkin döneminde yaşanacak yoksulluğun habercisi! Kısacası çocuklara bırakılan tek miras, yoksulluk.
Çocuklarımıza bakamıyoruz evet, onlar bize bakıyor! On binlerce hanede sadece çocuklar çalışıyor! Peki onlar okula falan gitmiyor mu?
Hayır.
İlkokullarda 11 bin 654, ortaokullarda 28 bin 421, liselerde 240 bin 668 öğrenci eğitim dışına çıkmış. Üstelik bu rakamları veren Milli Eğitim bakanlığı! Gerçekte durum çok daha vahim...
Misal 1998 yılında eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe yüzde 30 iken 2023 yılında yüzde 9’a düşürülmüş!
Cami avlusuna bırakır gibi ortada bırakılan milyonlarca çocuğun geleceği belli... Beslenemez ve eğitim de alamazlarsa çareyi kötülüğün kol gezdiği arka sokaklarda ararlar.
Ne yazık ki aramışlar!
Güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2022 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 20.5 artarak 601 bin 754 oldu. 259 bini mağdur, 206 bini ise suça sürüklenmiş çocuk.
Fakir ama henüz suça bulaşacak yaşta olmayan çocukların durumu peki?
Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın araştırmasına göre Türkiye’de 5 yaşından küçük çocukların yüzde 9.5’i ve en yoksul yüzde 20’lik kesimdeki 5 yaş altı çocukların ise yüzde 18’i beslenme yetersizliğinden ötürü bodur!
Oysa dünya liderimiz seçimden önce coşmuş, “1.8 milyon öğrenciye ücretsiz olarak verdiğimiz yemek uygulamasını çok yakında 5 milyon öğrenciye çıkarıyoruz. İnşallah 6 Şubat itibarı ile yavrularımıza yemek desteğinde bulunup ailelerimizin omuzlarından bir yükü daha almış olacağız” diyerek müjde vermişti.
Şubat geçti gitti ama çocuklarımızın karnı doymadı. Bırak 5 milyona çıkarmayı Milli Eğitim ani bir kararla 1.4 milyon çocuğa verdiği yemeği de kesti!
Ve dün, tüy dikildi...
Dünya liderimizin başlıyooor dediği ücretsiz yemek işinin 14 Eylül 2026 yılına ertelendiği, Resmi Gazete’de ilan edildi.
Üç yıl daha ‘Allah versin’ denildi!
Özetle... Öncelik ne çocuklara ne kadınlara, 21 yıllık gelenek bozulmadı yine. Memleketin geleceği olanların boğazından kesildi, dünya yansa önceliği kimselere kaptırmayanlara verildi!