Sevgili okurlarım, Suriye Devlet Başkanı Esad bundan bir süre öncesine kadar bizim Tayipgiller iktidarının en büyük ‘dostlarından biri’ idi.
Esad tatilini geçirmek için Türkiye’ye gelir. Recep Tayyip ise eşiyle birlikte Suriye’yi ziyaret ederdi.
Suriye ile vazgeçilmez dostluğumuz AKP’nin miting meydanlarına da yansır, karşılıklı dostluk mesajları verilirdi.
“Ey benim Gaziantepli kardeşlerim, Beşar Esad’la dostluk ilişkilerini kurduk, fena mı ettik!”
Kalabalıktan “İyi ettin” sesleri...
“Suriye ile vizeleri kaldırdık, bundan sonra sınırlar açık, iyi mi ettik kötü mü?”
Kalabalıktan yine “Çok iyi ettin” haykırışları!
★★★
Bu göstermelik sahte dostluk bir süre daha devam etti ama bizimkilerin amacı başkaydı...
“Yaramaz çocuk” Esad’ı ne pahasına olursa olsun susturmak ve devirmek...
Bir süre sonra iktidar medyasından her türlü saldırı ve salvo atışları başlatıldı.
Önce adamın ismini kendi kendilerine değiştirdiler!
“Esed” yaptılar!
Başta TRT olmak üzere bütün iktidar medyası yıllardan beri ondan Esed diye söz ediyor.
★★★
Artık sağır sultan bile biliyordu Türkiye’nin amacının Esad’ı devirmek olduğunu...
Ama yerine kimin geleceği belli değildi.
Ancak Esad’ı devirmek için çaba harcayan sadece bizimkiler değildi.
Sırada başkaları da vardı.
En başta PKK ve şeriatçı örgütler.
Türkiye’de bazıları bile bu amaçla yarı askeri birlikler yetiştiriyordu.
Bunların eğitim yerlerinin İç Anadolu’da çeşitli bölgelerde olduğu söyleniyordu.
O birlikler şimdi Esad’a karşı Halep’te savaşıyor,
★★★
Evet... Sonunda işin ‘zamanı’ geldi ve Esad’a karşı olan güçler birkaç gün önce saldırıya geçtiler.
Önce sınırımızın hemen yanı başındaki Halep’i ele geçirdiler.
Bunu başaranların PKK’lı güçler olduğu söylense de, sonra devreye şeriatçıların girdiği açıklandı.
Halep, sınırımıza arabayla yarım saat mesafede.
Hatay’a komşu.
Zamanında bir Osmanlı kenti olan Halep’in şu anda kimin elinde olduğu bilinmiyor.
Bilinen tek şey Esad’ın elinde olmadığı.
Dolayısıyla o bölgede artık devlet otoritesi yok.
Sınırımızın hemen dibinde Türkiye’nin dolaylı yoldan destek verdiği ‘başıbozuklar’ egemen ve onlardan her türlü rezillik beklenir.
★★★
Esad henüz devrilmiş değil.
Kendisine bağlı güçlerle birlikte yaşamını Şam’da sürdürüyor.
Burada bir parantez açayım.
Televizyonda izledik, başıbozuklar güruhu Halep’te Esad’ın ‘Sarayını’ ele geçirmiş.
Yani orası saray olmaktan çok uzak bir yer.
Türkiye’de bir orta direk ailesinin evi nasılsa, gördüğümüz kadarıyla orası da öyle.
Kendi adıma biraz şaşırdığımı itiraf edeyim.
Peki Esad bundan sonra ne yapar?
Bu iç savaşı kazanır mı yoksa devrilip gider mi?
Unutmayalım arkasında Rusya ve İran var, sonucun ne olacağını şimdiden kestirmek biraz zor.
★★★
Vatandaş kimliğimle hiç anlamadığım bir konu daha var...
Tayyipgiller iktidarı Esad’ı devirmeye niçin bu kadar hevesli idi?
Esad’ı devirdikleri takdirde kazancımız ve zararımız ne olacaktı?
Bu soruların yanıtları bilinmiyor.
Esad’ın karşısında PKK vardı, silahlanmış şeriatçı güçler vardı, Esad’ın güçlü olması, Şam’da bir devlet otoritesi bulunması bizim işimize daha çok gelirdi.
Üstelik Esad bir diktatör idi ama gücü ve yetkisi bir yere kadardı.
Türkiye’ye bilindiği kadarıyla terör ihraç etmiyor, bize karşı herhangi bir düşmanlık sergilemiyordu.
Onun bütün derdi koltuğunu sağlama alıp başkalarına kaptırmamaktı.
★★★
Şimdi birileri Esad’ı devirmek için çaba harcıyor...
İşin sonunu bilmiyoruz, belki de devrilip gidecek ve Ortadoğu’nun entrikalar ve her çeşit pislik dolu sahnesinde başka figüranlar koltuk kapacak.