Seçimlere çok az bir süre kaldı. Tüm siyasi parti adayları, tüm olanaklarını kullanarak kendilerini tanıtmaya çalışıyorlar. Tüm şehirler ve kasabalar seçim afişleri ile donatılıyor.
Şu bir gerçek ki, siyaset artık çok pahalı. Bu hem partiler, hem de adaylar için parası olmayan, allameyi cihan da olsa bu işe soyunmamalı. Konuşulanlara bakılırsa sadece masraf değil, aday gösterilebilmek için de partilere para ödeniyormuş.
Bu seçim donatılarının şampiyonu da AKP. Her taraf AKP bayrakları ve AKP adaylarının resimleri ile dolu. Para kaynakları nasıl olsa ziyade…
Bir türlü anlam veremediğim, AKP İstanbul adayı Sayın Kurum’un bazı afişlerinde Türkiye Cumhuriyet’i Cumhurbaşkanı ile birlikte resimleri olması. Seçime birlikte giriyorlar sanki. Sayın Cumhurbaşkanı’na yasalar, hem parti başkanlığını hem de Cumhurbaşkanlığı sıfatını birlikte tanısa da, etik olarak bunun böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, Sayın Erdoğan ”Her konuşmasında ben 86 milyonun Cumhurbaşkanı’yım“ diyor. Ama seçim startını verdiği günden bu yana, dolaştığı tüm şehirlerde AKP adına propaganda yapmakla kalmadığı gibi, muhalefet için söylemediğini de bırakmıyor. Zaman zaman da benim adayıma oy vermezsen destek alamazsın diye de söyleyebiliyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden önce yapılan tüm seçimlerde, seçime üç ay kala içişleri, adalet ve ulaştırma bakanları istifa eder yerine tarafsız kişiler atanırdı. O dönemde iktidar mensupları, kesinlikle devletin imkanlarını kullanamazlardı. Ama artık bunlar tarih oldu. İktidar ne yaparsa yapsın kimsenin ses çıkardığı yok.
Sayın Cumhurbaşkanı, tüm seçim gezilerinde Devletin uçağı, helikopteri, otomobili ile şehir şehir dolaşarak AKP’li Belediye Başkanlarının tanıtımını yapıyor ve destek istiyor. TRT, 25 TV kanalı, devlet kesesi de…
Peki vatandaş soruyor, Sayın Cumhurbaşkanı, size Devletin tüm bu imkanlarını seçimlerde kullanma hakkını kim verdi? Tüm bunlar yetmediği gibi, Devletin Vali’leri Kaymakamları, Jandarma Komutanları gibi kamu görevlileri de iktidarın seçim kampanyasına destek veriyorlar.
İlginç olanda, sanki babasının malı gibi kullanılan devlet kaynaklarına ne halktan, ne de muhalefetten ses çıkmadığı gibi, dile getiren de yok. Artık bu işler adeta “Kanıksandı” gibi. Sayın Özel, diğer partilerin imkanları dar. Siz neden bu konuları dile getirerek meydanları inletmiyorsunuz? Sorun sayın Erdoğan’a, kullanılan Devlet imkanlarında toplumun bir çıkarı var mı, yoksa tek AKP’nin çıkarı için mi yapılıyor ? Şunu da sor? Tüm bu yapılanlar AKP adına yapılıyorsa bunun adı “Parti Devleti” olmuyor mu?
Sayın Özel, 100 yıllık CHP’ye Genel Başkan oldunuz. Bu oturduğunuz koltuğun Ulu Önder’in koltuğu olduğunu her zaman gururla dile getiriyorsunuz. Bu koltuk çok ağırdır, eğer Genel Başkan olarak kalmak istiyorsanız, gerektiğinde vereceğiniz karar neye mal olursa olsun gereğini anında yapacaksınız. Afyon Büyük Şehir Belediye Başkanı hanımefendinin söyledikleri karşısında onun söylediklerini yumuşatmak değil, derhal onu başkan adaylığından almanız gerekirdi. Liderlik bunu gerektirir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüce Halkı; Sayın Erdoğan, "Bu benim final seçimim" dedi. Biz bu "final" sözünü çok duyduk. Artık bu işin sona geldiğini o da anladığı için bu kez "Damardan giriyor". 31 Mart seçimlerinde, oylarımızı bölmeden tek partide toplayıp, statlarda çok söylenir ya "Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi" diyerek uğurlayalım.
SON SÖZ: Ya örgütlenerek çıkacağız aydınlığa ya da mecbur kalacağız sadakaya, o nedenle iyi düşün öyle git sandığa... HASAN ÖZHAN