AK Parti’nin 7 Ocak’ta Murat Kurum ve kimi belediye başkan adaylarını açıkladığı törene ‘Survivor Semih’ davet edilirken, iktidar yanlısı olmayan tek bir gazeteci bile çağrılmamıştı.
O gün ayrımcılığı eleştirmiştim.
Neyse ki dün Kurum’un Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan tanıtımında bu saçmalığa son verildi.
Ben de törendeydim.
YILDIRIM, UĞUR GETİRMEZ
Kurum, eşi ve kızıyla salona girdiği an seçim şarkısı çalınmaya başladı.
Şarkının adı:
Sadece İstanbul.
Bu, Kurum’un kampanya sloganı.
İmamoğlu’nun İstanbul’la ilgilenmediği iddiasına dair ince bir gönderme içeriyor.
Salonda Kurum’un yanında, İmamoğlu karşısında yenilen eski Başbakan Binali Yıldırım oturdu. 2014 yılında İzmir’i de kaybetmiş Yıldırım’ın Kurum’a uğur getireceğini pek sanmıyorum. Eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da salondaydı.
Mevcut bakanlardan hiç kimse yoktu.
Kurum, sanki biraz yalnızdı.
SİZTEM İSTANBUL
İlk olarak, Kurum’un yaşamını anlatan bir sinevizyon gösterisi izletildi.
Mühendisliğine vurgu yapıldı.
Sonra bir sinevizyon daha sunuldu.
İstanbul’da yanan otobüsler, aksayan kaldırım çalışması ve yarım kalan üstgeçit haberleri ekrana getirildi. Sanki bu sorunlar sadece İstanbul’da yaşanıyor ve İmamoğlu’nun son beş yılına özgü.
Fonda Cem Karaca’nın ‘Bu son olsun’ şarkısı vardı.
Kurum, şarkı eşliğinde kürsüye çıkıp ‘SİZTEM İstanbul’ adlı vaatlerini anlattı.
İki ana sorun tespit ediyor:
■ Trafik.
■ Kentsel dönüşüm ve buna bağlı olarak deprem.
Projeler bu iki sorun üzerinde yoğunlaşıyor.
TRAFİK 10 YILDA BİTECEKMİŞ
Kurum, ilk olarak trafik sorununa dair vaatlerini açıkladı.
Toplu ulaşımda, karayolu ağırlığını yüzde 72’den, 2029’da yüzde 60’a, 2034’te yüzde 48’e düşürmeyi...
Raylı sistem ağırlığını ise yüzde 26’dan yüzde 48’e yükseltmeyi hedefliyor.
İstanbul’un trafiği beş yılın sonunda azalacak, 10 yılın sonunda bitecekmiş.
Bu nasıl olacak?
Şöyle:
İstanbul’daki bu gün 328 kilometre olan metro hattı 5 yıl sonra 650, 10 yıl sonra 1004 kilometreye çıkacak.
Avrupa Yakası’na 88,2 ve Anadolu’ya 34 kilometre tünel inşa edilecek.
20 katlı kavşak ve 151 kavşak oluşturulacak.
Bunlardan biri de Mahmutbey Kavşağı.
Hani şu, İBB’nin 2021’de yapmak istediği, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 16 ay sonra “Olmaz” dediği proje. İmamoğlu’na yaptırılmayan iş, Kurum’un projesi oldu!
Kurum, “Mahmutbey Kavşağı gibi fazla trafik sıkışıklığı olan bölgelerimizi rahatlatacağız” diyor.
Sormazlar mı...
25 yıl İstanbul’u yönettiniz.
23 yıldır Türkiye’yi idare ediyorsunuz.
Bugüne kadar neden yapmadınız?
İBB’ye izin verilseydi Mahmutbey Kavşağı çoktan bitmiş olacaktı.
Kaldı ki...
Bu vaatlerin tamamı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yetki alanına giriyor. Kurum, bakanlık tarafından gerçekleştirilebilecek işlemleri kendi projesi gibi açıklıyor.
HANİ TAKSİ YETERLİYDİ?
Başka?
Esenler ve Harem otogarları taşınacak.
İki yakada altı yeni lojistik merkez kurulacak.
Nereye kurulacak?
Belirsiz.
İBB filosuna her yıl 250 otobüs ve 100 metrobüs kazandırılacak.
Silivri’ye metrobüs hattı gelecek.
250 bin araçlık yeni otoparklar yapılacak.
Taksi sorunu çözülecek.
Kurum’a göre “Taksi sayısında eksiklik varsa sayı artırılacak.”
İstanbul’da taksi sayısı olması gerekenin çok altında. Buna rağmen İmamoğlu, taksi sayısını arttırmasın diye hükümet plaka ağalarıyla beş yıldır işbirliği yapıyor. İBB’nin taksi sayısının arttırılması için getirdiği en az 15 teklif UKOME’de bu ittifak tarafından reddedildi. Şimdi İstanbullular taksi bulamıyor.
BÜTÇENİN B’Sİ YOK
Kurum’un odaklandığı ikinci alan, kentsel dönüşüm ve deprem.
İstanbul’da tek bir riskli alan kalmayacakmış.
İyi de, demezler mi, 2006’dan 2018’e kadar TOKİ ve Emlak Konut’ta çalıştınız. 2018’den 2023’e kadar beş yıl Çevre, Şehircilik ve Altyapı Bakanlığı yaptınız. O yıllarda neden riskli yapıları ortadan kaldırmadınız?
Kurum’un diğer vaatleri ise şöyle:
Beş yılda 650 bin konut inşa edilecek.
300 binini KİPTAŞ yapacak.
250 bin ev dönüştürülecek.
Ayrıca 100 bin konut yapılıp kiraya verilecek.
Kurum, bu sayıları okurken ekranda sinevizyonda toplukonut görselleri dönüyor.
Bir kere...
TOKİ, 22 yıldan beri İstanbul’da 252 bin konut inşa edebilmişken, KİPTAŞ beş yılda bunun iki buçuk katını nasıl yapacak?
Bu vaat gerçekçi değildir.
Kaldı ki Kurum, geçen yıl bakanken ‘İlk Evim’ projesi kapsamında vaat ettiği 250 bin evi daha teslim etmedi.
Tuzla ve Maltepe’deki TOKİ konutları için verilen sözler bile tutulmadı.
İBB, hangi bütçeyle 600 bin konut yapacak, 100 bin daha inşa edip kiraya verecek?
Kurum, bütçenin b’sinden söz etmiyor.
Projelerin kaça mal olacağını ve kaynağın nasıl bulunacağını anlatmıyor.
“Burada hemen diyecekler ki ‘Bunları nasıl yapacaksın? Dertli olursan yaparsın. İstanbul’un enerjisi de gücü de yeter!” şeklinde konuşuyor.
Eğer bu iş dertlenmekle olabiliyorsa, 6 Şubat’ta evleri yıkılan binlerce insan neden hâlâ konteynırda ve çadırda kalıyor?
Geçen Kahramanmaraş’ta şehit ailesinin bir yıldır çadırda yaşadığı ortaya çıktı. Kahramanmaraş’ta, meydana gelmiş depremin mağduruna ev veremeyen, İstanbul’da beklenen depremin kentsel dönüşümünü nasıl gerçekleştirecek?
Hem 600 bin konut nereye yapılacak?
İstanbul’da ‘ihanet’ edilmedik yer mi kaldı?
Fikirtepe, şehrin sırtına saplanmış onlarca kama gibi orta yerde dururken, hangi ormanlar, tarım alanları ve sahil kıyıları inşaata açılacak?
ALTI BARAJ NEREYE YAPILACAK?
Kurum, altı yeni barajdan söz ediyor.
Şehrin en kritik su kaynaklarından Melen Barajı’nın duvarları iş bilmezlikten ötürü çat diye çatlamışken; Sazlıdere Barajı, Kanal İstanbul’la birlikte yok edilmek istenirken; siz İstanbul’daki mevcudu koruyamıyorken, altı barajı nereye yapacaksınız?
SORAMADIĞIM İKİ SORU
Kurum, iki buçuk saat süren bir sunum gerçekleştirdi.
Aslında, üzerinde çalışılmış ve hazırlanmış somut bir proje yoktu.
Sadece bir sinevizyon gösterisi vardı, o kadar!
AK Partili gençlerin sloganları olmasa konferanstan farksızdı.
Bir saatten sonra, genç bir mühendisin proje anlatımına ya da bir doktora adayının tez sunumuna döndü.
Heyecandan eser yoktu ve yer yer sıkıcıydı.
Kurum, kitleleri coşturamıyor.
Oldukça temkinli.
Bundan ötürüdür ki soru sorma imkanı bulamadık. Halbuki aklımda iki soru vardı:
Bir: İstanbul’da imar affından yararlanan 317 bin binadan kaçı, Kurum’un acil olarak yıkmayı düşündüğü 600 bin konut arasında yer alıyor? Bu binalar yıkılacaktıysa neden aftan yararlandırıldı?
İki: Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyor?
Üç yıl önce olduğu gibi Kanal İstanbul’u “Boğazımızın özgürlük projesi” olarak mı görüyor? “Yüzde 52’si yeşil alanlardan oluşan Türkiye’nin en çevreci şehircilik projesi” diye mi bakıyor?
Yoksa düşüncesi mi değişti?
Çünkü Kurum’un projeleri arasında 0-6 yaşında çocuk sahibi babalara ücretsiz toplu taşıma hakkı bile vardı, bir tek Kanal İstanbul yoktu.