Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan’ın ‘Fatih Terim Fonu’ adı altında gerçekleştirdiği vurgunda en önemli suç ortağı, Ali Yörük.

İddianameye göre...

İnci ve Bülent Çeviker’in 1.920.000 dolarını ve Emre Çolak’ın 3.212.500 dolarını bizzat Ali Yörük teslim aldı. Yörük’ün kardeşi Atilla, bu sırada aracı kullandı.

Erzan, ifadesinde, Yörük’ün teslim aldığı paranın bir miktarına el koyarak, tefecilere verdiğini ya da tefecilerden para getirdiğini ileri sürüyor.



DÖRT YILDA 86 KEZ

Erzan’ın topladığı serveti nereye harcadığı tespit edilemedi. İfadesinde, ‘Fatih Terim Fonu’ içerisinde yüksek vaatte bulunduklarına yüksek faiz ödediğini iddia ediyor. Bu savunma inandırıcı görünmüyor. Akla yurt dışına çıkarılmış olma ihtimali geliyor.

Özellikle Ali Yörük’ün Turkiye-Bulgaristan trafiği dikkat çekiyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nin 26 Nisan 2023’te hazırladığı rapora göre Yörük, 2019’dan itibaren düzenli şekilde Edirne’den kara yoluyla yurt dışına çıktı.

2023’te 6, 2022’de 22, 2021’de 20, 2020’de 10 ve 2019’da 28 kez giriş çıkış yaptı.

Atilla Yörük’ün 43 giriş çıkış kaydı var.

Ali Yörük, her ay günü birlik gerçekleştirdiği seyahatlerde çoğunlukla Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıktı ve geri döndü. Zaman zaman İpsala ve Pazarkule’yi kullandı.



YURİ HÜSEYİN

Ali Yörük, en son 4 Mart 2023’te eşi ve oğluyla Kapıkule’den çıkıp ertesi gün geri geldi.

Ali Yörük, kardeşi Atilla ve ortağı Adem Aksana ile 13 Ocak 2023’te aynı kapıdan girip 14 Ocak’ta döndü. Yörük kardeşler ve Aksaka ile Bulgaristan vatandaşı Yuri Borisov Yankov ile 16 Aralık 2022’de Kapıkule’den geçti. Bir gün sonra döndüler. Fakat aralarında Yankov yoktu.

Yankov’un 17 Kasım 2018’den 24 Mayıs 2019’a dek 79 giriş ve 91 çıkış kaydı var.

Giriş ve çıkışların geneli günübirlik.

Emniyet’in yaptığı araştırmada Yuri Borisov Yankov pasaportunu kullanan kişinin Bulgaristan Türk’ü Hüseyin Kurtuluş olduğu anlaşıldı. Çifte vatandaş olan Kurtuluş’un 1988 doğumlu ve Edirne nüfusuna kayıtlı olduğu görülüyor.

Hüseyin Kurtuluş kimliğiyle en son 29 Ekim 2022’de Kapıkule’den çıktı. Bir daha bu kimlikle Türkiye’ye girmedi. Giriş çıkış yaparken Bulgaristan pasaportunu kullandı.

Emniyet raporunda, “Ali ve Atilla Yörük ile Adem Aksaka ve Hüseyin Kurtuluş’un (Yuri Borisov Yankov) birbirleriyle ve Seçil Erzan’la ilgi ve irtibatlarının olduğu” ifade edildi.



GÜMRÜKTE TANIMIŞ

Ali Yörük, 27 Nisan’da emniyette verdiği ifadede, Kurtuluş’la Bulgaristan’a gelip giderken görüştüklerini iddia ederek, ilişkisini önemsizleştirmek istedi.

Yörük, şöyle dedi:

“İlk zamanlar bize yol yordam göstermesi için yanımıza alırdık. Sık görüştüğüm birisi değildir. Gümrük kapısında denk gelirsek görüşürdük. Aramızda bir ticari ilişki yoktur. Ara sıra telefonla görüşmüşlüğüm vardır.”

Yörük, Bulgaristan yolculuklarının eğlence amaçlı olduğunu öne sürdü.

Yörük:

“Çorlu’ya yakın olması sebebiyle bu kadar sık gidip gelmişliğim vardır. Bulgaristan’da alkolün daha ucuz olması sebebiyle gelirdik. Galeri işi yaptığım için araç plakaları farklılık göstermektedir. Bulgaristan’da Svilengrad şehrine gittik. Eğlence amaçlı gittik. Gece gitmenizin sebebi gündüz çalışıp gece de eğlence mekanlarına gitmemizden dolayıdır.”

Savcılığın Yörük’ün Bulgaristan bağlantıları üzerinde durması gerekiyor. Erzan, topladığı serveti Yörük üzerinden Bulgaristan’a ve yurtdışına çıkarmış olabilir.

‘Sizi uyarmıştım, devam ettiyseniz yanarsınız’


Seçil Erzan’ın gözaltına alındığı gün Ali Yörük ile bir arkadaşı arasında WhatsApp’ta şu yazışma oldu:

Arkadaşı: Ayhan aradı, karı paket olmuş, var mı aslı?

Yörük: Aynen.

Arkadaşı: E söyledik o zaman alacaklar diye. Belliydi.

Yörük: Sen söylemiştin.

Arkadaşı: Yeni alınmış mağdurların hepsi. Patlar bu hafta, duyan koşar savcılığa.

Yörük: Beni ilgilendirmiyor, görüşmüyorum.

Arkadaşı: Sizi o zaman uyardım, devam ettiyseniz takibi vardır, yanarsınız. Dikkat edin. 20 sene çıkamaz kadın.

Yörük: Hayırlısı.

Oyalıyorsun bizi Seçil hanım, nerdesin?


Seçil Erzan’a 2.198.000 dolar kaptıran işadamı Çeviker, skandalın patlamasından önceki 3 gün boyunca parasını kurtarmaya çalıştı.

Çeviker’in 3-7 Nisan tarihleri arasında Erzan ile WhatsApp’taki yazışmaları şu şekilde:



3 Nisan...

Çeviker: Seçil hanım, paramı gönderin. Yetti artık. Doğru olmayan söylemlerin sonu geldi.

Erzan: Tamamdır geliyor Bülent Bey.

Çeviker: Hemen ödeyin, şikayette bulunmayı düşünüyorum.

Erzan: Yapmayın, hemen oluyor

Çeviker: Lütfen siz yapmayın, bende sinir kalmadı, ellerim titriyor, zor yazıyorum. Benimle oynuyorsunuz.

Erzan: Şimdi girdik talimatı Bülent Bey.

Çeviker: Yazılı teyit istiyorum. Bir saat bile atlatılmaya tahammülüm kalmadı.

Erzan: Sizi atlatmıyorum. Ödemeyi geçip size haber edeceğim, kalbim sıkışıyor.

Çeviker: Kandırılmak istemiyorum.

Erzan: Asla kandırılmıyorsunuz. N’olur böyle düşünmeyin. Garanti olmasa size söyler miyim. Bitti artık, hesabınıza geçecek.

Çeviker: Verdiğiniz sözlerin hiçbiri tutmadı.

4 Nisan...

Çeviker: Bu gün son olsun. Usandım artık, neden beni süründürüyorsun. Sabah ödeme gelecek diye namus şeref sözü verdin. Nerede kaldı sözün?

Erzan: (Toplantı) Bitsin hemen arıyorum Bülent bey.

Çeviker: Bugün, yarın, bir saat sonra, üç saat sonra. Nereye varacak bu iş? Bana toplantı fotoğrafı gönderme, paramı gönder.

Erzan: Tamam.

Çeviker: Neden param gelmiyor? Neyi yanlış yaptın?

Erzan: Şimdi size dökümü atıcam.

Çeviker: Döküm gelmedi hala. Gene ekrandan gösterip kaçıracak mısınız?

Erzan: Hayır, yazıyorum şu an.

5 Nisan...

Çeviker: Seçil Hanım, bu günkü görüşmemize istinaden yarın ödememin hesabıma geçmemesi durumunda hakkınızda hukuki işlem başlatacağımı bilgilerinize arz ederim.

Erzan: Peki Bülent Bey

6 Nisan...

Çeviker: Seçil Hanım gene atlatıyor musunuz beni?

Erzan: Asla öyle bişi yok Bülent Bey. Birazdan çıkıp İnci’yi (İnci Çeviker) alıyorum.

Çeviker: Birazdan oldu. Hadi gel artık. Oyalıyorsun bizi. Seçil hanım nerdesin?

Selçuk İnan, Denizbank’a hacze gitmiş


Eski futbolcu Selçuk İnan’ın 1.535.000 dolar ve Galatasaray’ın eski tercümanı Mert Çetin’in 75.000 dolarlık alacak iddiası üzerine İstanbul 1 ve 4. tüketici mahkemeleri 12 Mayıs’ta Denizbank aleyhine haciz kararı verdi.

Haciz için 17 Mayıs’ta Denizbank Genel Müdürlüğü’ne gelindi.

Tutanağa göre...

Denizbank’ın avukatları Murat Özcanlı ve Pelin Topaç Ceran, heyeti karşıladı. “18 Mayıs’ta icra takibine teminat sunacağız. Süre istiyoruz” dediler.

İnan’ın avukatı Murat Öksüz, “Süre talep etme diye bir usul bulunmamaktadır. İcra Müdürlüğü’nün süre verme gibi yetkisi yoktur. Hacze başlansın” diye karşılık verdi.

Avukat Ceran, yine süre istedi.

İstek reddedildi.

İnan’ın avukatları “Hacze geçelim. Aksi takdirde haczi engelleyen banka görevlileri ve kamu yetkilileri hakkında şikayet hakkımızı kullanacağız” dedi.

Avukat Ceran, “Şu anda para gönderiliyor. Yukarı çıkarsanız şikayet ederim” dedi.

Avukat Öksüz ise “Hacze geçilmezse siz görevinizi ifa etmemiş olursunuz” dedi.

Sesler yükseldi.

Bağrışmalar oldu.

Avukat Öksüz, “Şov yapıyorsunuz” dedi.

İcra Müdürlüğü hacze başlamak istedi.

Banka avukatları “Yapamazsınız. Kimden izin aldınız?” diyerek sert çıktı.

Denizbank’ın avukatı Mahir Arduç söz aldı.

Bankanın yüzlerce taşınmaz ve aracının olduğunu vurgulayarak, “Bunların hacziyle borcun ödenmesi mümkün” dedi. Borçlarının olmadığını, karara itiraz edeceklerini, teminat niteliğinde taşınmaz göstereceklerini anlatarak, “Nakit ödemeyle borcu teminat altına alacağız. Haciz yapılmasın” dedi.

75.000 dolarlık teminatın yatırılması için saat 13.15’e kadar beklenilmesine karar verildi.

Avukat Öksüz, süre verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve haczin banka görevlileri tarafından engellenmesinin suç oluşturduğunu savundu. Karardan dönülmesi istendi.

İstek geri çevrildi.

Bu arada taraflar anlaştı.

Süre bittiğinde İnan’ın avukatları “Hacizden vazgeçiyoruz” dedi.

Türkiye’nin en önemli bankalarından biri ola Denizbank, hacizden bu şekilde kurtuldu.

Bankanın itirazı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, 14 Eylül’de haczi kaldırdı.

ERZAN, EVİNİ BOŞALTMIŞ

Bu arada, 24 Mayıs’ta Seçil Erzan’ın Göktürk’teki evine hacze gidildi. İçeri girildiğinde evin boşaltıldığı ve haczedilecek eşyanın kalmadığı anlaşıldı.

Tutanaktan:

“Mahalde hacze kabil mal bulunmadığı ve boş olduğu görüldü. Hacze kabil mal olmadığından haciz ve muhafaza işlemi gerçekleştirilmemiştir. Sitenin güvenlik görevlisi tarafından mahalin boşaltıldığı bilgisi alınmıştır.”

Filizbank 30 yıl önce 95 kişiyi çarpmıştı


Seçil Erzan vurgununun bire bir benzeri 30 yıl önce Emlak  Bank’ın İzmir Karşıyaka Şubesi’nde meydana geldi.

Şube Müdür Yardımcısı Hikmet Filiz Babalar, bankada özel bir hesap oluşturduğunu iddia ederek, özel müşterilerine yüksek faiz verdiğini söyledi.

Babalar, zenginleri değil, emekli ve dulları çarptı.

95 kişiden 25 milyar TL toplayıp Almanya’ya kaçtı.

Babalar’a, eşi ve oğluna, dört müdüre, üç veznedara, üç memura Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Babalar’a 950 yıla kadar hapis istendi.

Emlak Bank Genel Müdürlüğü, “Hesap cüzdanlarında görünen 25 milyar TL’nin bankada görünmediğini ve mağdurlara ödeme yapılmayacağını” söyledi.

O tarihte, Hürriyet’in görüştüğü mağdurlar şöyle dedi:

“Paramızı devletin bankasına yatırdık. Sokaktaki kişiyi çevirip teslim etmedik. Banka imza yetkisi verdiği, başarılı bulup ödüllendirdiği kişinin mesaide yaptığı oyunun sorumluluğunu nasıl kabul etmez? Tabelada ‘Filizbank’ değil, Emlak Bank yazıyor.”

DENİZ BANK’A SORULAR

Filizbank’tan 30 yıl sonra bugün Denizbank içinde ‘Seçilbank’ kuruldu.

Emlak Bank, 30 yıl önce kendisini nasıl savunmuşsa...

Denizbank da bugün benzer cümleleri kuruyor.

Oysa Denizbank’ın Erzan’ı 10 yıl Florya Şubesi’nde tutması izaha muhtaç.

Doğrudur...

Erzan, Fatih Terim’in adını kullanarak, insanları çarptı. Ancak banka müdürü olmasaydı Terim’in dostu olması ne ifade ederdi?

Denizbank şurada haklı: Hiçbir mağdurun aklına Genel Müdür Hakan Ateş’i aramak, bankadaki yetkililere sormak gelmedi. Fakat Denizbank’ın da kurum içinde istihbarat oluşturmadığını anlıyoruz. Erzan, 2011 yılından beri dolandırıcılık yaptığı halde yakayı ele vermemesi kurumsal bir kusur değil midir?

Evet, kimi mağdurlar paralarını banka dışında, ofisinde ya da pastanede teslim etti. Ama bazıları da Erzan’ın banka şubesinde elden verdi.

Gördük...

Erzan, bloknot sayfalarına ve A4’lere el yazısıyla yazılan basit evrakları dekont diye yurtturdu. İnanılması güç ama böyle. Fakat aynı zamanda, Denizbank antetli kağıtlar kullandığı ve bankanın kaşesinin basıldığı da oldu.

Şubede teslimat, antetli ve kaşeli kağıtlar sorumluluk doğurur.

Ha, unutmadan...

‘Kırmızı Bülten’ çıkarılan Hikmet Filiz Babalar, ‘Rahşan Affı’ diye bilinen, 1999’da çıkarılan aftan yararlanmak için o yıl Türkiye’ye döndü. Bir süre yatıp tahliye oldu.

Emlak Bank, ‘Filiz Bank’ mağdurlarının zararını ödedi.

Bakalım...

Seçil Erzan, kurtulabilecek mi?

‘Seçil Bank’ mağdurları parasını kurtarabilecek mi?