Sevgili okurlarım, Türkiye’de sık sık cinayet günleri yaşıyoruz... Her konuda, her yerde ve her alanda cinayetler işleniyor.

Soygunlar oluyor, sonuç cinayet.

Adam karısını sokak ortasında kovalıyor, sonuç değişmiyor.

Silahlar, taşlar, sopalar, bıçaklar, baltalar!

Herkes silahlanmış!

Medyada her gün izliyoruz, Türkiye ve Kuzey Irak’ta her gün terör operasyonları gerçekleşiyor.

“Şu kadar terörist etkisiz duruma getirilmiştir” haberleri her gün, ama her gün kafamızda çınlıyor.

Şehitlerimizi bile neredeyse unutacağız.

Teröristler tamam da, bizim topraklarda var olan katiller tam kadro iş başında.

Bunu ne yapacağız, buna ne diyeceğiz!

★★★

En son Narin cinayeti bu söylediklerimin üzerine tuz biber ekti.

Aradan günler geçti ceset yok!

Sonra ceset bulundu, bu sefer de katil ya da katiller yok!

Ufacık, avuç içi kadar bir köy düşünün, bir gizli ihbarcı dışında güvenlik güçlerine bilgi veren bir tek Allah kulu da yok!

Neden, niçin?..

Çünkü herkes korkutulmuş, sindirilmiş.

★★★

Köyde feodal ilişkiler geçerli...

Bu ilişkiler sadece o köyde değil, bütün Güneydoğu’da geçerli.

Adına ‘husumet’ denilen kavram ortalığı sarmış.

Her yerde kavga, her yerde cinayet...

Bazen aile boyu kavgalar oluyor, cinayetler işleniyor, olaya güvenlik güçleri el koyuyor.

Suçlular yakalanacak ve yargıya teslim edilecek.

★★★

Ama gelin görün ki bildiklerini anlatan hiç kimse ortalıkta yok.

Jandarma veya polis olayın nasıl olduğunu, katilin ya da suç işleyenin kim olduğunu araştırıyor.

Sorguya alınanların çok büyük bir bölümü aynı, standart cümlelerle yanıt veriyor:

“Görmemişim, bilmiyorum, duymadım!..”

Adı resmen konmamış bile olsa mafya yasası hemen her olayda karşımıza çıkıyor.

“Omerta.”

Suskunluk, sessiz kalma yasası.

“Bildiklerini, gördüklerini ve duyduklarını hiçbir zaman hiç kimseye söylemeyeceksin. O sırlar seninle birlikte mezara gidecek. Aksini yaptığın takdirde sen de ölümü hak etmiş olacaksın...”

Öttüğün takdirde sonun ölümdür diyor.

İşin şakası yok.

★★★

Narin cinayeti aslında üzücü bir olaydır ama bize de ders olmalıdır.

O cinayet özellikle Güneydoğu bölgesinde bazı insanlarımızın nasıl baskı altında olduğunu göstermektedir.

-Aşiret baskısı.

-Tarikat baskısı.

-Ağa baskısı.

-Terör örgütlerinin baskısı.

★★★

Şu son cinayetin işlendiği ufacık köyü bir düşünün...

Herkes birbirini tanıyor, ne yaptığı bir yana, aldığı nefesi bile biliyor...

Ve böyle bir ortamda cinayet konusunda kendisine sorulan sorulara hep aynı yanıtı veriyor:

“Vallah bilmiyorum, duymadım, görmedim, sorduğunuz cinayet konusunda hiçbir bilgiye sahip değilim!”

Bizde Sicilya mafyası gibi güçlü örgütler yok ama mafya yasaları aynen geçerli.

Sadece son cinayetle ilgili değil, pek çok konuda ‘Sicilya’nın evrensel kurallarının’ günümüzde bile geçerli olduğu anlaşılıyor. 

★★★

Evet, aradan haftalar geçti ama cinayetin gizemi dün itibariyle bile henüz kesin belge ve bilgilerle çözülebilmiş değil.

Benim bu konuda merak ettiklerimin başında özellikle birkaç soru var.

-Küçük Narin amcasının aile içerisinde sapkın bir ilişkisine tanık olduğu için mi öldürüldü?

-Şu andaki verilere göre katil amcası mıdır?

-O ufacık köyde bile Narin’in de gittiği Kuran kursunun ne işi var?

★★★

Bütün Türkiye bir cinayetin peşinde koşuyor, benim gibi herkes ipin bir ucundan kendince tutmaya çalışıyor, yazıyor, konuşuyor, televizyonlar 24 saat aralıksız yayın yapıyor ama bir yanda da yayın yasağı, gizlilik kararı var.

Böyle bir sahne ancak komedi filmlerinde olabilir!

Bakalım Türkiye’ye özgü olan bu komedi filmi ne zaman ve nasıl sona erecek.