İlker Çakıroğlu öldürüleli ve cesedi bir otomobilin içinde Koç Üniversitesi Hastanesi’nin kapısına bırakılalı 79 gün oldu.

Şüpheli Fuat ve Ayhan Çakır ile 10’u aşkır adamı kayıp...

Yurt dışına kaçtıkları ileri sürülüyor.

Ölenin de öldürenin de Oflu Çakıroğlu Ailesi’nin üyesi olduğu bu cinayette yeraltı dünyası ile siyaset iç içe geçiyor.

KALAMIŞ’TAN KARAKÖY’E

Çakır kardeşler Kadıköy Kalamış’ta 20 Aralık 2021’deki ‘Racon Masası’ çatışmasıyla adını duyurdu. 

O gün...

Susurluk hükümlüsü Ziya Bandırmalıoğlu ile eski polis Şahin Arslan, 25 milyon dolarlık bir yat ve bir inşaat şirketinin tahsilatı için Çakır’ın restoranına geldi. 

Silahlar çekildi.

Bandırmalıoğlu ve Arslan öldü.

Çakır kardeşlere nefsi müdafaadan ikişer yıl sekizer ay ceza verildi. 

Fuat Çakır, tahliye olduktan sonra babalar aleminde şöhretini artırdı. 

İddiaya göre...

İlker Çakıroğlu’nun avukatı B.A., Fuat Çakır’ın adını kullanıp insanları tehdit ediyordu. 

Çakır da 29 Ocak 2024’te Çakıroğlu’nu kendisine ait Karaköy’deki Gamsız Meyhane’ye çağırdı.

Çakıroğlu, en son 30 Ocak’ta saat 01.57’de eşine “İyim” diye mesaj attı.

Bir daha ona ulaşılamadı.

İlerleyen saatlerde Çakır’a yakın H.B. adlı kişiden “Kardeşiniz Koç Üniversitesi Hastanesi’nde” diye haber geldi. 

Hastane kapısında Çakıroğlu’nun aracını ve aracın içinde cesedini buldular. 

Çakıroğlu, saatler önce ölmüştü. 

BOYNUNU SIKMIŞLAR

Aradan 79 gün geçti.

Kendi ayaklarıyla teslim olan üç kişiden başka dosyada tutuklu yok.

MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi olan kardeşleri Hasan Çakır’ın ifadesinin alındıktan sonra bırakıldığı kaydediliyor.

Bu arada, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nin 24 Mart 2024 tarihli otopsi raporu dosyaya girdi.

Rapora göre Çakıroğlu, “Genel beden travmasına bağlı yaygın iç doku kanama ve komplikasyonları (yağ embolisi) sonucunda” öldü.

Bedeni baştan ayağa kadar yara, sıyrık, morluk ve kızarıklıklar içinde.

Boyun kısmında şu tespit yapılmış:

“Her iki tiroid kıkırdak çevresi yumuşak dokular kanamalı olup sol tiroid kıkırdak üst boynuzunda kanamalı kırık görüldü.”

Doktorlar Çakıroğlu’nun boynunun sıkıldığını vurguluyor.  

Baş kısmında şöyle yazıyor:

“Saçlı deri altında oksipital bölge sol arka yaygın kanama...”

Yani, beynin arka kısmında görme becerisini gerçekleştiren lob darbe almış.

Rapordan devam edelim.

“Sol temporal kasta kanama görüldü.”

Beynin işitme, görme, koku alma, anlama, hatırlama işlevlerini gören sol bölgesi zarar görmüş.

Doktorlar beden ve beyindeki darplara bakarak, Çakıroğlu’nun sopayla dövüldüğünü söylüyor.   

BAŞINDA BARDAK KIRILDI

İfadesine başvurulan bazı tanıklar, İlker Çakıroğlu’nun sopayla dövüldüğünü doğruluyor.

İddiaya göre...

Çakıroğlu, 29 Ocak’ta saat 21 sularında Fuar Çakır’a ait Karaköy’deki Gamsız Meyhane’ye çağrıldı. İçeriye adımını attığı anda üst kattaki VIP’e alınıp saatlerce dövüldü. 

Bağrışma ve çığlıklar dışarıdan duyuluyordu. 

Fuat Çakır, başında bir bardak parçaladı. 

Yüzü gözü kan içinde kaldı. 

Çakır, 200 kişilik listeden söz ediyor ve “Paralar nerede?” diye soruyordu. 

Çakıroğlu’nun banka hesabına girilip parası olup olmadığına bakıldı.

Sonra Çakıroğlu’nu alt kata indirdiler. 

Burada da dövdüler.

Çakır kardeşler ve adamları gece 3-4 sularında Çakıroğlu’nu ve sopaları yanlarına alıp meyhaneden ayrıldı. 

Çakıroğlu, mekandan çıkarken ayaktaydı ve yürüyebiliyordu. 

Şu halde bir başka noktada Çakıroğlu’nu dövmeye devam ettikleri ve öleceği anlaşılınca arabasına koyarak, hastanenin önüne bıraktıkları anlaşılıyor.

‘Adres verdik, polis baskın yapmadı’

İLKER Çakıroğlu cinayeti Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturuluyor.

Gizlilik kararından ötürü bilgi verilmiyor. 

Kardeşi Yusuf Kaan Çakıroğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkizi’nde (CİMER) adalet arıyor.

Çakıroğlu, 14 Mart’ta CİMER’e yaptığı başvuruda şunları yazdı:

“Ağabeyim İlker Çakıroğlu’nu 29 Ocak 2024 gecesi mekanlarına dostane davet ederek, pusuya düşüren, işkence ve darpla ölümüne sebebiyet verip naaşını Koç Üniversitesi Hastanesi’nin acil girişinde otoparkta araç içinde bıraktıran ve firar eden Fuat, Ayhan ve Hasan Çakır kardeşler, yanlarında bulunan 12 kişi ve onlarla hareket eden M.Ç. halen yakalanamamıştır. 

Bu şahıslar ve çetesi olay sabahından bugüne kaçmaktadırlar. Şehrin ortasında hunharca insan öldüren ve ellerini kollarını sallayıp gezebilen bu şahısların yakalanamamasınndan derin keder ve endişe duymaktayız.

Ağabeyime uzun süre ulaşamadığımızda, bu kişileri ve mekan isimlerini polise bildirdiğimde baskın dahi yapılmadı. Zamanında bulunmayan abimin ölü bedeniyle hastane önü otoparkında arabada öylece bırakılmış vaziyette bulduk. 

Ailece çok üzgünüz, derin keder içindeyiz.

Fuat ve kardeşi Hasan Çakır’ın MHP ile yakınlığı kamuoyunca bilinmektedir. Bu canilerin hükümet ortağı partice desteklenmediğinden emin olmak istiyoruz. 

Faillerin acilen yakalanmasını ve bir an evvel cezalarının verilmesini arz ederim.”

‘Sivil öldürsek TBMM’den başlarız’ sözleri suç değilmiş

Siyasal iletişimci Evren Barış Yavuz, içinde jet yakıtının da olduğu 54 ürünün İsrail’e satışının kısıtlanması üzerine Filistin’e destek mitinginden fotoğraf paylaşarak, “Jet yakıtı satmışlar” diye yazdı.

Fotoğrafta Cumhurbaşkanı’nın damadı Selçuk Bayraktar ve kardeşi Haluk da vardı. Bayraktar’ın tepkisi ve ak-trollerin yürüttüğü kampanya ile Yavuz, cezaevine gönderildi.

Yavuz, paylaşımından ötürü yanıltıcı bilgiyi alenen yaymakla, 11 yıl önce editörü olduğu internet sitesinde yayınlanan “Alevilerin neden bir PKK’sı olmalıydı” başlıklı yazıdan ötürü örgüt propagandasından suçlanıyor. Yavuz, yazıyı kendisinin yazmadığını kaydediyor. 

Yazının içeriğine katılmadığını vurgulamama gerek yok.

Şiddeti öneren ve teşvik eden her görüşe karşıyım.

Gel gör ki...

Burada hep aynı taktik uygulanıyor.

Hedef seçilen muhalif somut eyleminden ötürü suçlanamayınca geçmişteki bir yazısı ya da paylaşımı bulunarak, içeri atılıyor.

Ancak 11 yıl önce yazılan bir yazı tutuklamaya dayanak olursa AK Partililer de FETÖ ve PKK’ya, Gülen ve Öcalan’a yaptıkları övgülerden sorumlu tutulur.

Hukuk yalnızca muhalifler için mi geriye dönük işliyor?

Bu arada, hatırlar mısınız...

Altı yıl önce Suriye’nin kuzeyine yönelik ‘Zeytindalı Harekatı’ günlerinde Akit TV’nin sunucusu Ahmet Keser, “Sivil öldürecek olsak Cihangir’den başlarız. Nişantaşı, Etiler... De mi yani? TBMM var” demişti.

Bu sözler infial uyandırdığı halde Keser tutuklanmadı.

Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde halkı kin ve düşmanlığa tahrikten 15 ay hapis cezası verildi.

Keser, Yargıtay’a başvurdu.

8. Ceza Dairesi, Keser’i haklı bularak, beraate karar verilmesi gerektiğine hükmetti.

Kararda, “TV programında yaptığı konuşma sonrası bazı kesimler tarafından suç duyurusunda bulunulmuş olmasının kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin varlığını göstermeyeceği” ifade edildi.

Bu karar hukukun adama, döneme ve siyasi görüşe göre işlediğini gösteriyor.