Sevgili okurlarım geçen yıl bu zamanlarda Ankara’da Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yatarak tedavi görüyordum.

Orada ilginç bir adamla tanışmış­tım.

Kendi ifadesine göre Suriye asıllı idi ama çok şey biliyor ve iddialı konuşuyordu.

Şu sözlerini hiç unutmadım:

“Esad’ın devlet başkanlığın­daki ömrü giderek kısalıyor. En geç bir yıl içerisinde devrilecek­tir... Ve göreceksiniz, şimdi des­teğini sağlamış olduğu ülkeler kendisinin hatırını bile sormaya gerek görmeyecektir. Örneğin İran Esad’ı mutlaka satacaktır. Satmasa bile devrilişine sessiz kalacaktır...”

Rusya’nın ne yapacağını sordu­ğumda “Esad ömrünü doldurdu, Rusya da satabilir” demişti.

Şimdi aradan tam bir yıl geçti. Yü­zünü ve ismini unuttuğum o adamın tahmini aynen gerçekleşmiş oldu.

★★★

Şimdi gelen haberlere göre Rusya Esad’a sığın­ma hakkı vermiş.

Başka bir deyişle Esad ülkesinden tüymüş ve Rusya’ya sığınmış.

Biz bu filmi çok izlemiştik!

Diktatörler uzun yıllar iş başında kalır, biriktirdikleri serveti ve aileleri­ni de yanlarına alıp bir başka ülkeye sığınma hayaliyle yaşar.

Önemli olan sığınacak doğru ülke­yi bulabilmektir!

Yoksa, kaçamadığı takdirde sonu Kaddafi’ye, ya da Saddam Hüse­yin’e benzer.

Anımsayın, devrilen Kaddafi açık arazide kaçarken yakalanmış ve yol kenarında linç edilmişti.

Saddam’ın sonu ise idam sehpası olmuştu.

★★★

Şimdi Esad’ın devrilmesini coşkun gösterilerle kutlayan kalabalıkları televizyonda izliyoruz.

Göbek atanlar, heykelleri yı­kanlar, elleriyle ‘V’ zafer işareti yapanlar, ne ararsanız hepsi sahada.

Ancak ben bu Ortadoğu puştluğu­na hiçbir zaman kanmam.

Ortadoğu ve Arap ülkeleri gerçek anlamda çirkef çamuru­dur.

O kadar ki, Atatürk bile o çirkef alemine bulaşmaktan her zaman kaçınmıştır.

★★★

Bugün Esad’ın devrilmesini kut­layan o kalabalıklar, darbe girişimi sonuçsuz kaldığı takdirde bugün Esad’ın başarısı için göbek atıyor olacaklardı!

Şimdi ise kral öldü, yaşasın yeni kral!

Yeni kralın, ya da piyasaya çıkması beklenen yeni kralların kimlerden oluşacağın henüz bilmiyoruz!

Biz Türkiye olarak kendi işi­mize bakalım!

★★★

Gaziantep’de yaşayan vatandaşı­mız anlatıyor:

“Suriyeliler her yer gibi bizim merkezdeki caddemizi de resmen işgal ettiler. 200 metre içerisinde iki pastane, iki manav, bir eczane, bir market ve giyim mağazaları açtılar. Türkçe ile birlikte iş yerlerine Arapça yazılar astılar. Bizim kentimizde ve komşu illerde açtıkları iş yerleriyle birlikte satın aldıkları konutlar da işin cabası. Hepsi iş buldu. Üstelik onlara eğitim ve sağlık hizmet­leri de beleş...”

Vatandaşımız sözlerini şöyle nok­talıyor:

“Şimdi size soruyorum, bu koşullar altında Suriyeliler Esad devrildi diye memleketlerine döner mi?”

Haklı.

★★★

Biliyorsunuz, bizimkilerin en büyük umudu, Suriyelilerin şimdi Esad olayından sonra kendi ülkelerine dönme hayali!

Zamanında açtılar bütün kapıları ve onların bin bir tantana ile Türki­ye’ye çökmelerine göz yumdular.

Kaç milyon kişi oldukları şimdi bile bilinmiyor. Sayıları ya özellikle gizleniyor, ya da rakamları bizim Tayyipgiller de bilmiyor.

Araç kuyruklarını tanık gösterip tantana yapmaya şimdiden başladı­lar...

“Her şey umduğumuz gibi gelişiyor. Suriyeliler eve dönüş yolunda!”

★★★

TRT, CNN-Türk, Habertürk gibi bazı kanallar ise eve dön­mekte olanları araçları içinden konuşturuyor:

“Allah Tayyip Erdoğan’dan razı olsun, onun sayesinde oldu bütün bunlar!”

Muhabir ve kameraman kulak­larına fısıldıyor, onlara da teşekkür etmek (!) kalıyor.

★★★

Sevgili okurlarım, az önce de değinmiştim...

Ortadoğu siyaseti gerçek bir pislik yuvasıdır.

Kimin elinin kimin şeyinde olduğu hiçbir zaman bilinmez ve belli olmaz.

O tiyatroda yer alan aktörler bir süre sonra saf değiştirirse şaşırmamak gerekir.

Bugün alkış tutanlar yarın sizin kafanıza balyozla vurur.

Bunların çoğu zaten sınırları em­peryalist ülkeler tarafından cetvelle çizilmiş ülkelerdir.

Irak, Ürdün, Lübnan gibi...

Ve sınır komşumuz Suriye’de onlardan biridir.

Bakalım yaşadıkça göreceğiz Suri­ye’de neler olacağını...

Bir şeyler mutlaka olacak da!