Ankara’nın Önder Mahallesi, Suriyelilerin yoğunluğu nedeniyle “Halep Mahallesi”, “Suriye Mahallesi” olarak biliniyor. Suriye’de rejim değişikliği yaşanınca, 9 Aralık’ta bu mahalleye gittim. Suriyeli Mecit Hamut, 2011’de üç kişiyle geldiği ülkemizden altı kişi olarak dönecekti. Mecit’in yanında çalışan Halepli Muhammet’le o gidişimde tanışmıştım. Türkiye’nin dar günlerinde, zor günlerinde kendilerine kucak açmasından dolayı memnuniyetini belirtti, “İnşallah şivey şivey (Yavaş yavaş) ülkemize döneceğiz. Gittiğimde Türkiye’den kim gelirse misafirim olacak” dedi.
Sözleri karşısında duygulandım. “Gerçekten mi öyle diyorsun?” dedim. Türkiye’yi unutmayacağını belirtti, “Evet, gideceğim, geleni de misafir edeceğim. Sizlerin de orada bir evi olacak” karşılığını verdi. Israr etti, birlikte kahve içtik, “Kahvenin hatırı 40 yıl” dedi. Gülüştük. Muhammet’le yaptığımız konuşmayı 10 Aralık’ta SÖZCÜ manşetten duyurmuş, Muhammet’in “Gideceğim, geleni de misafir edeceğim” sözlerine fotoğrafıyla yer vermiştik.
HALEP’E GÖTÜRÜLECEK
Dün, 52 yaşındaki Muhammet Abdullah Şeyho’nun kalp krizi sonucu vefat ettiğini öğrendim. Türkiye’ye 2011 yılında geldiğinde üç kızı, iki oğlu vardı. Bir de Ankara’da bebekleri oldu. 8 kişi olarak Türkiye’den ayrılacaklardı. Niyeti, hem ülkesindeki gelişmeleri görmek hem de Türkiye’de bir bayram daha geçirmek, ülkesine dönüş hazırlığı yapmaktı.
Dün onu Ankara Ortaköy mezarlığı morguna koydular. Yarın, cenazesi Halep’e götürülmek üzere yola çıkarılacak. Onun kalp krizi sonucu, üstelik ülkesine dönemeden vefatına yalnız Suriyeliler değil, yakın Türk arkadaşları, başta Mustafa Akkaya olmak üzere hepsini üzdü. Mustafa Bey, vefat haberini gözyaşları içinde vermişti.
Suriye’ye 1 Ocak’tan önce dönenlerin “Geçici koruma kararı” kaldırıldı. Yani, gidenler yeniden dönemeyecek.
1 Ocak’tan sonra ülkelerine gidip durumu yerinde görmek isteyenlerin üç çıkış-giriş hakkı olacak. Geçen hafta İçişleri Bakanlığı’nda bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle yapılan toplantıda, Suriyelilerin ülkelerindeki gelişmeler nedeniyle gitmekte tereddüt ettiklerini, gelişmeleri görmek istediklerini ortaya koydu. Ayrıca kış koşullarında gitmenin zorlukları da dikkate alınıyor. O toplantıda, “Gitmek istemeyenlerin zorla gönderilmesi gibi” bir durumun yaşanmayacağı söylendi.
PEKİ SURİYE’DE NE OLUYOR?
Suriye; etnik, dini ve mezhepsel yönü yanında siyasi geleneği açısından çok kültürlü bir yapıya sahip. Ancak Suriye’de kurulan geçiş yönetimi, şimdiye kadar yapmış olduğu atama ve terfilerde tek taraflı hareket ediyor. Bu durum, ülkede özlenen demokrasi yerine yeni bir totaliter rejime mi geçiliyor sorularına neden oluyor.
Münbic, Tişrin barajı bölgesinde Suriye Milli Ordusu (SMO) ile kendilerine Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adını veren YPG/PKK’lılar arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Doğu cephesinde bu çatışmalar yaşanırken, Şam’da HTŞ ile SGD arasında müzakereler de devam ediyor.
Halep’in Eşrefiye ve Maksut mahalleleri tam anlamıyla PKK’nın kontrolü altında. Burada başka bir oyun döndüğü düşünülüyor. Müzakereler yapılınca bazı tavizler verilmek zorunda kalınacak. Toprak, petrol kaynaklarını kontrol altında tutma, silahları ellerinden çıkartmama gibi. Bu durum, ileri aşamada Suriye’nin bölünmesine de yol açabilir. HTŞ’liler körfez ülkelerine aşırı ilgi duyuyor. Gidip geliyorlar. İlişki kurmaları önemli ama Türkiye’ye gidip gelmemeleri de ilginç.
HALKIN DURUMU NASIL?
Suriyelilerde yeni döneme uyum sağlama eğilimi var. Dürzi ve Nusayri bölgelerinde tansiyon yüksek. Lübnan sınırında da HTŞ ile Lübnan ordusu arasında zaman zaman çatışma yaşanıyor. Türkiye’nin arabuluculuğuyla o tansiyonu düşürüldü. Şimdiki yönetim Lübnan’a mesafeli duracak gibi gözüküyor. Lübnan vatandaşlarının Suriye’ye girişini de zorlaştırdılar.
Esad dönemindeki askerlerin bir kısmı Lübnan’ın Cebel Muhsin bölgesindeki akrabalarının yanına gidiyor ve orada kendilerini güvende hissediyor. Çoğunluk ise Nusayri dağları olarak bilinen bölgelerde köylerinde gizleniyor. Arananlardan da teslim olan yok.
HTŞ ile beraber olan Türk vatandaşları da var. Emir komuta zincirine göre hareket ediyorlar, komutan düzeyinde görevlendirilenlerin de sayısının az olmadığı biliniyor. Diğer şehirlere göre Şam’da halk daha rahat. Ama yine de gerginlik, korku tamamen ortadan kalkmış değil. Yeni döneme uyum sağlamak gibi bir zorunluluk var.
Suriyeli Muhammet (ortada) Halep’e dönecekti. Kendisiyle 9 Aralık’ta yaptığım röportaj, 10 Aralık tarihli gazetemizin manşetinde yer almıştı. “Gideceğim, Türkiye’den gelen herkesi misafir edeceğim” demişti. Ülkesine dönemeden kalp krizi sonucu vefat etti.
ENDİŞE YARATIYOR
Suriye geçiş döneminin lideri Ahmet Şaraa’nın bugüne kadar toplumun tüm kesimlerinin temsilcileriyle görüşmesine rağmen, Suriye Türkmenlerinin siyasi ve sivil kanadıyla görüşmemesi de son derece manidar bulunuyor.
Ayrıca yeni sürecin temellerinin atılacağı hedefleri ile organize edilen Milli Diyalog Kongresi’ne Suriye’nin en önemli bileşenlerinin başında gelen Türkmenlerin çağrılmaması ve süreç dışına itilmesi de rahatsızlık yarattı.
PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin tehditleri devam ederken Suriye Milli Ordusunun (SMO) lağvedilmesi ya da yeni ordu içerisinde eritilmesi terörle mücadele noktasında Türkmenleri endişelendiriyor.