“Yeşil” kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım, Güneydoğu’da faili meçhul cinayetlerle adı hep öne çıkan isimlerin başında geliyordu. Bir dönem jandarmaya, bir dönem MİT’e, bir dönem de Emniyete çalışmış. Güneydoğu’da beyaz renkli Toros marka araçla dolaştığı söylenirdi. Kimine göre yeşil renkli parka giydiği, kimisine göre doları çok sevdiği için “Yeşil” denildiği söyleniyordu. İranlı iki kişiyi kaçırıp zorla paralarını aldığı, o parayı Ankara’da bir bankanın Heykel şubesinden sahte kimlikle çektiği resmi belgelere geçmişti.
1997 yılında, evinde uyurken bir kamu kuruluşundan çağrıldı. O günden itibaren kendisinden haber alınamadı. Zaman zaman yaşadığına, hatta Ankara’da görüldüğüne ilişkin haberler yayımlanıyordu. Ancak yaşadığı gibi öldüğü de kanıtlanmış değil. Yeşil’in öldüğünün söylendiği yıllarda, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi ise Yeşil’in yaşadığına ilişkin bilgilere ulaşmıştı. Edindikleri bilgilere göre, Yeşil, o dönemde yurtdışına çıkmıştı.

OPERASYONLARDA KULLANILDI
Bir ifadede, dönemin MİT mensubu Mehmet Eymür’ün adı geçmişti. Yeşil’in, Eymür’e bağlı olarak operasyonlarda görev aldığı öne sürülüyordu. Tarık Ümit’in kaybolmasından sonra DGM’ye verilen dilekçenin ekinde bant çözümü de yer almıştı. Eymür’ün ifadesine başvurulmuştu. Eymür, şunları söylemişti:
“Tarık Ümit konusunu da kapsayan Susurluk olayının aydınlatılması ülkemizin geleceği açısından olduğu kadar teşkilatımız açısından da önemlidir. Susurluk hadisesinin akabinde ortadan kaybolmasından sonra Mahmut Yıldırım (Yeşil) adı bilinçli olarak ortaya atılmış ve devleti yönetenlerin, adalet mekanizmasının ve kamuoyunun esaslardan uzaklaşması sağlanmıştır. Ben kesin olarak Yeşil’in yaşamadığı ve adını ortaya atanlar tarafından öldürüldüğü kanaatindeyim. Zaman bu kanaatimin doğru olup olmadığını gösterecektir.
SAKLANACAK OLANLAR BAŞKA
Jandarmanın, polisin ve bizim verdiğimiz görevleri yerine getiren Yeşil, jandarmanın, polisin verdiği istihbarat görevlisi kartını, telsizini, silah ve patlayıcı maddeyi taşıyan Yeşil neden korkup saklanacak ki? Korkup saklanacak olanlar ona kanunsuz görevleri veren resmi kişiler, Yeşil bir suç işledi ise bunu görmemezlikten gelen kolluk güçleri olmalıdır.
Ben Yeşil’i tanıyorum ve yapısını da biliyorum. Kendisine yüklenen bu kadar suçtan sonra hayatta olsaydı muhakkak bir açıklama yapar, bazı mesajlar gönderirdi. Keşke Yeşil bulunsa da doğrular ortaya çıksa. Ama daha önce söylediğim gibi kesinlikle yaşadığını sanmıyorum.”
“BEN YEŞİL” DEDİ
9 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30 civarında gazetemizin santralinden beni arayan kişiyle, uygun olmadığım için konuşamamıştım. Yarım saat sonra yeniden aradı. “Ben Yeşil” dedi. Tabii ki bu kod isimle bilinen “Yeşil” Bingöl’ün Solhan ilçesi nüfusuna kayıtlı, Güneydoğu’da her olayın içinde olduğu yazılan, söylenen Mahmut Yıldırım’dı.
Ama gerçekten arayan Mahmut Yıldırım mı, yoksa onun adını kullanan başkası mıydı bilemem. Ben, onun gerçekten “Yeşil” olduğunu anlamak için geçmişte yazdığım bazı haberlerle ilgili sorular yönelttim. 1953 doğumlu olduğunu, karaciğer nakli yapıldığını, sağlık durumunun iyi olmadığını anlattı. Karaciğer naklinin farklı bir isimle yapıldığını, bu konuda kendisine yardımcı olan ünlü bir ismin adını verdi. Uzun bir süre Azerbaycan’da kaldığını, şimdi Türkiye sınırına yakın olan Suriye’de güvendiği bir ülkücü dostunun yanında kaldığını kaydetti.
APO SUİKASTINDA İHANETE UĞRADIK
Emekli Binbaşı Cem Ersever’in, Yeşil tarafından öldürüldüğü söyleniyordu. “Yeşil” olduğunu söyleyen kişi, “Benim öldürdüğüme ilişkin söylentiler tam anlamıyla Köroğlu efsanesi” dedi. Çok şeyler yaptığını, ama kimseye ihanet etmediğini anlatırken, en büyük ihanetlerden birisini Suriye’de yaşadığını öne sürdü. Yeşil, şunları söyledi:
“Evet, Abdullah Öcalan’ı Şam’da kaldığı evde bombalı araçla öldürecektik. Bu olayda benimle birlikte bir bayan, iki üsteğmen, Bursa Özel Tip Cezaevi’nden alınarak getirilen ismini vermek istemediğim bir kişi ile başka bir arkadaşımız vardı. Orada aslında Abdullah Öcalan’ı ortadan kaldırmamız mümkünken, ihanete uğradık. Başarısız bir suikast girişimi oldu. Bize yardımcı olan Suriyeli aracı uzağa park edince bütün plan bozuldu.”
KONYA’DA YAKALANDIM
Eski görünümünden eser kalmadığını düşündüğü için bir ara Türkiye’ye geldiğini belirtti, Konya’da bulunduğu sırada yakalandığını anlatan Yeşil olduğunu belirten kişi, “Kendilerine verilen emir üzerine serbest bırakıldım” iddiasında bulundu. O emri kimin verdiğini söylemedi. Eski MİT Müsteşarı, Jandarma Genel Komutanı merhum Teoman Koman’ın her zaman desteğini gördüğünü belirten kişi, Abdullah Çatlı ile aralarının bozuk olduğu yolundaki söylentilerin de doğru olmadığını kaydetti. Yeşil, şöyle devam etti:
“PKK ile mücadele edildiği sırada özellikle il ve ilçelerde Hizbullah örgütü Devlet tarafından desteklendi ve PKK’ya karşı kullanıldı. Hizbullah’ın o dönemde kurulması başarıydı. PKK’ya çok büyük zayiatlar verdirildi.”
Oğlunun adını sordum. Söyledi. Ancak onunla ilgili olumsuz sözleri oldu. Şu anda bulunduğu yerin devlet tarafından bilindiğini belirten “Yeşil”e Türkiye’ye gelip gelmeyeceğini sordum, başka bir zaman yine arayacağını, telefonu kapatmak zorunda olduğunu ekledi.
Başında belirttiğim gibi, “Yeşil”in yaşayıp yaşamadığı konusunda farklı tahminlerde bulunuluyor. Ancak resmi belgelerde öldüğü ya da yaşadığına ilişkin bilgi de yok. Yeşil acaba yaşadığını birilerine duyurmak mı istedi anlamadım...