Neler gelmez felekten, develer geçer elekten...
Durduk yerde fakirleşen, her gün zam geldiği için geceleri zamsız benzin kuyruğuna giren, bir ekmek fiyatıyla iki ekmek almanın derdine düşüp ucuz ekmek sırasında bekleyen, 72 gram kahvenin 10 liraya yükseldiği, tuvalet kağıdı yerine artık taş kullanılan, milletin birbirine ‘dur daha bu iyi günlerimiz’ dediği memleketimizin halini anlatan atasözüdür!
Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş...
Biz nerede yanlış yaptık da başımıza bütün bunlar geliyor diye soranlara, zart diye söylenen atasözüdür!
Cahile laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur...
Karşındakinin inadının boş, yaptıklarının hoş olmadığını türlü şekilde söylesen ve hatta yırtsan kendini nafile, durumunu gayet güzel anlatan atasözüdür.
Yok devenin nalı...
Dolar 18’e, euro 19’a koşuyormuş, altının gramı 1000 lira oluyormuş, benzine 1 lira 14 kuruş daha zam gelmiş diyene, denilen deyimdir.
Atasözlerimiz, deyimlerimiz şahanedir... Dilimizin dönmediği, olanlara aklımızın yetmediği, terbiyemizin izin vermediği yerlere bire birdir, cuk oturur.
Devenin tellal gibi; olanı anlatan, olacaktan haber veren atasözlerimiz arasında biri daha var ki, yeni asgari ücreti ödeyecekleri ve hepimizi pek yakından ilgilendiriyor! Azzz sonra...
***
Dünyada ideal olan 4 çalışanın bir emekliyi finanse etmesiymiş. Bu oran, ülkelerdeki çalışan-emekli dengesini ve tabi sosyal güvenlik sistemini gayet güzel taşıyabiliyormuş ve buna altın oran deniyormuş.
Bizdeki duruma, denge denemez pek, olsa olsa tepetaklak!
1980’lerde 3.3 çalışan bir emekliyi finans ederken Türkiye’de, son on yıldır 1.80 çalışan 1 emekliyi finans eder halde. Uzmanlara göre; giden, böyle gitmeye devam ederse 5 yıl içinde 1.5 çalışan 1 emekliyi finanse edecek. Olursa ne olur peki? Şu olur: Allah saklasın memleketin sosyal güvenlik sistemi de çöker!
5.9 milyonu işçi emeklisi, 1.6 milyonu Bağ-Kur emeklisi, 1.5 milyonu da memur emeklisi olmak üzere memleketimizde 9.1 milyondan fazla emekli var.
Ya çalışan sayımız?
SGK’mıza göre, ‘stajyer ve tarım işçileri hariç’ devlete düzenli vergi ödeyen çalışan sayısı 21 milyon 65 bin. 15 milyon 204 bini işçi, 3 milyon 141 bini memur, 2 milyon 758 bini de Bağ-Kur’lu.
Özeti, 21 milyon 65 bin çalışan 9 milyon 100 bin emekliyi finanse ediyor... Daha doğrusu ediyordu!
Yeni asgari ücret ilan edilirken, onlardan gelir vergisi alınmayacağı duyuruldu. Yani, 2022’den itibaren vergi veren 21 milyon 65 bin içinde sayılmayacak asgariler!
Bir rivayete göre asgari ücretle çalışan sayısı 6 milyon 390 binmiş... Bu sayıyı toplam çalışandan düşünce; çalışan, vergi ödeyen, emeklileri finanse eden kaç kişi kalıyor? 14 milyon 675 bin!
Böyle şey mi olur diyorsanız, bizde olur! Devam edelim...
Asgari ücret yurtta, yavru vatanda, dış temsilciliklerde ve yandaş medyada bayram havası estirirken bir müjde daha geldi. 2022 yılından itibaren tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücrete kadar olan kısmı istisna sayılıp, vergi dışı bırakılacak... Aman ne güzeldi yani.
AKP anında konuyla ilgili bir öneri getirdi Meclis’e... Fakat ne görelim? İki gün önce verilen müjdeden çark edilmiş! Sadece asgari ücretle çalışanların kazançları vergi dışı kalacak, asgari ücretin 1 lira fazlasını alan güya süper gelirli çalışanlar hep olduğu gibi tıkır tıkır ve de istisnasız vergi ödemeye devam edecek!
Ne demişti Cumhurbaşkanı asgari ücreti açıklarken: “Bu artışla çalışanlarımızı fiyat artışları karşısında ezdirmedik. Asgari ücrette tarihi bir artış gerçekleştirirken, bunun işveren üzerindeki 450 liralık ilave yükünü de azaltacak adım attık.”
Asgari ücret 4 bin 253 liraya çıktı, yetmez ama evet... İşveren, 450 liralık ilave yükten kurtarıldı, yetmez ama evet... Güzel de, bu durumda vergi ödeme, 9 milyon emekliyi finanse etme ve diğer bütün ilave yükler kimin sırtına biniyor peki?
Acıyıp bize, ‘maaşından başka neyini kaybedersin’ diye soran Hazine bakanı Nebati çıkartıp cebinden yüklenecek değil herhalde...
***
Üstünde yaşamaya çalışanların hayretler içinde uykuya dalıp hayretler içinde uyanıp, ‘yok devenin nalı’ dediği memleketimiz için sona sakladığım atasözü mü? Şöyle: El kesesinden sultanım, develer olsun kurbanım...
El kesesi kimin, deve kim, sultan kim, kurban kim mi? Düşünün, bulursunuz mutlaka...