Dün Nurtepe Cemevi’nde sıra dışı bir cenaze vardı.

Cenaze namazını bir Alevi dedesi kıldırdı.

Dua sırasında Aleviler, Sunniler ve Hristiyanlar yan yana saf tuttu.

Aleviler sağ ellerini kalbine götürdü.

Sunniler ellerini semaya açtı.

Hristiyanlar ise avuçlarını birleştirdi.

Hepsi Tuncer Murat Cihan’ın iyi kalpli, merhametli ve saygılı bir insan olduğuna şahitlik ettiler. 

Cihan, 52 yaşındaydı.

Bekardı.

Hafif şekilde zihinsel engelliydi.

Eyüpsultan Yeşilpınar’da annesiyle yaşıyordu.

Bayburtluydular.

Sonradan Hristiyan olan dayısı Kazım Aydemir’le Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’ni ziyaret ediyordu. İki ay kadar önce ağabeyi Engin’e kiliseye gittiğini söylemişti. 

Dayısı Aydemir anlatıyor:

“Yeğenim Hristiyan değildi. Ama kiliseye gelip gidiyordu. Çok iyi bir insandı. Eyüp Sultan’a da giderdi, cemevlerine de. Ramazan orucunu da tutardı, Alevilerin 12 imam orucunu da.”

SOKAKLARDA MASKELİ DOLAŞTILAR 

Cihan, geçen pazar ayine katılmak için Santa Maria Kilisesi’ne geldi.

Ondan biraz önce...

Başlarında siyah maske ve gözlerinde siyah gözlük bulunan iki terörist iki dakika sokaklarda yürüyerek, CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı’nın önünden geçerek, kiliseye vardı.

Dün Sözcü TV’de yayınlandığım görüntülerde görüldüğü üzere açık olan kapıdan antreye giriyorlar.

İbadet salonunun kapısını açarak, ayinin sürüp sürmediğini kontrol etmek için içeriye bakıyorlar. 

Yarım dakika sonra dış kapıdan Cihan giriyor.

Cihan, kendisini öldürecek olan iki teröristle karşılaşıyor. 

Katille maktul yüz yüze...

BİR DAKİKA SÜRDÜ

Teröristlerden biri salonun kapısını açarak, Cihan’ın girmesine yardımcı oluyor. Maskelilerden korkup kaçması beklenen Cihan, saldırganların arasından geçip kiliseye giriyor.

İçeride Rahip Anton Bulai, Polonya’nın İstanbul Başkonsolosu Witold Lesniak, eşi ve çocukları ile kimi Filipinliler ibadet ediyor.  

Teröristler Cihan’dan iki saniye sonra içeriye dalıyor.   

Biri kafasına kabzayla vurup Cihan’ı yere düşürüyor. Ardından kafasına sıkıyor. Kilisede dolaşarak, çevreye ateş ediyor. 

Kapı ağzındaki teröristin silahı ise tutukluk yapıyor.   

İkisi Arapça veya Farsça olduğu sanılan bir dilde konuşuyorlar.  

Teröristlerin gelmesi, saldırıyı gerçekleştirmesi ve kiliseden ayrılmaları bir dakika sürüyor.

İki terörist, öldürdükleri Tuncer Murat Cihan’a kapıyı açıp peşinden kiliseye giriyor.

Kapıda olması gereken polisler yerinde değilmiş!

İki IŞİD’linin maskeli ve gözlüklü şekilde sokaklarda dolaşabilmesi, ellerini kollarını sallaya sallaya kiliseye girip saldırıyı gerçekleştirebilmesi, bir güvenlik zaafiyeti sonucunda oldu.  

Emniyet kaynaklarının verdiği bilgiye göre ayin günleri hemen her kilise önünde güvenlik önlemi alınıyor. Polis ekipleri ya kapıda ya içeride bekliyor. 

Santa Maria İtalyan Kilisesi için de bu tedbir geçerli.

Cihan’ın dayısı Kazım Aydemir, önceki ayinlerde kapıda polisi gördüğünü anlatarak, şöyle konuşuyor:

“İki polis olurdu genelde. Ben birkaç defa gördüm. Arabada ya da kapıda bekliyorlardı.”

Gel gör ki...

Geçen pazar günü kilisenin önünde beklemesi gereken polisler 100 metre kadar ilerideymiş!

Kilise avukatı Afşin Hatipoğlu, güvenlik zafiyetine dikkat çekerek, şunları söylüyor:

“Burada normalde polisler duruyor. Kilisenin antresinde küçük bir oda var. Polisler ayin günleri o odayı kullanıyor. Ama bunlar o gün yoklar. Kilisenin üst tarafında devriye atıyorlarmış. Mobilize ekipmiş.” 

Hatipoğlu, iki ihtimale dikkat çekerek, şöyle ediyor:

“Burada polisin bulunma ihtimali vardı. Ya polislerle çatışmayı göze alarak geldiler. Ya da polisin olmayacağından çok emindiler. Bence birkaç kere keşif yapıp baktılar, polis duruyor mu durmuyor mu diye.”

Hatipoğlu, saldırının kiliseye yönelik olduğunu kaydederek, “Cihan, beş dakika geç gelse kurtulacaktı. Onunla alakası olsaydı, antrede öldürür, giderlerdi. Neden içeriye soksunlar?” diyor.

Hatipoğlu, saldırganların
12 saatte yakalanmasına kuşkuyla yaklaşarak, “Elleriyle koymuş gibi buluyordunuz da bunlar niye geldi buraya?” diye haklı olarak soruyor.

POLİSLERE SORUŞTURMA

Emniyet kaynakları zafiyeti kabul ediyor. 

Bir yetkili şu bilgileri veriyor:

“Ayin zamanları mutlaka tedbir alınır. İbadet yerleri öncelenir. İlla ki bir polis ekibi olur. Çünkü hedeftir. Saldırı ihtimali vardır. Buraya gitmesi gereken ekip gitmemiş. Muhtemelen teröristler takip etmişlerdir. Şöyle olmuş olabilir: Keşif yapmışlardır. Baktılar, gelen giden yok. ‘Demek ki tedbir yok’ deyip harekete geçmişlerdir. Zafiyet olduğu kesin.”

Kilise önünde beklemeleri gerekirken durmayan polisler hakkında soruşturma açıldı. 

IŞİD neden altı yıl sonra eyleme geçti?

IŞİD’li olduğu iddia edilen iki saldırgandan biri Rus, diğeri Tacikistanlı. 

Saldırganların ciddi bir keşif yaptıkları ve kilise önünde polisin olmadığını bilerek, saldırıya geldikleri anlaşılıyor. 

IŞİD, 2017 yılından sonra Türkiye’de ilk kez bir eylem gerçekleştiriyor. 

Örgüt niçin altı yıl sonra harekete geçti?

Daha önce Türkiye’de Hristiyanları hedef almayan örgüt neden kiliseye saldırdı?

IŞİD’in başka hücreleri de vardır. 

O halde yeni saldırılar beklemeli miyiz?

Art arda operasyonlarla belinin kırıldığı söylenen IŞİD, demek ki İstanbul’un orta yerinde ve üstelik iki yabancı teröristle kilise basabilecek bir operasyon kapasitesine, insan kaynağına, istihbarat ağına ve lojistik gücüne sahip. Bu nasıl gözden kaçtı?

Teröristler Başakşehir’de 12 saat içerisinde yakalandı. Suriye, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika kökenli IŞİD’liler ve diğer radikal İslami örgüt üyelerinin bu ilçede yaşam ağlarının olduğu, ikamet ettikleri veya saklandıkları biliniyordu. Teröristleri yarım günde bulan polis saldırıyı neden haber alamadı? İstihbarat zafiyeti mi var?

Gözaltına alınan 23 kişi sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezine gönderildi. 

Demek ki yasadışı örgüt ağlarında yer alan kaçaklar hâlâ daha İstanbul’da rahatlıkla yaşayabiliyor ve bir eyleme karışmadıkça, gözaltına bile alınmıyor. Bu kaçakların gönderilmesi için ne bekleniyor?

Yeni terör eylemleri mi?

Menzil’den İçişleri Bakanlığı’na giden liste 

İddiaya göre...

Süleyman Soylu, 28 Mayıs’tan sonra İçişleri Bakanlığı’nı terk ederken, yakın çalıştığı daire başkanlarının tayini bekleniyordu. 

Bilhassa ülkücü - Menzilci diye bilinen ikisinin...  

Ancak Menzil Şeyhi Saki Erol’dan AK Parti Genel Merkezi’ne 10 kişilik bir liste gitti. Listeyle birlikte “Bunlar bizim arkadaşlarımızdır. Soylu ile bağlantılı değil, bizim referansımızla göreve getirildiler. Bir mağduriyet yaşatılmasın” diye haber gönderildi. 

AK Parti, listeyi ve haberi İçişleri Bakanlığı’na iletti. Menzil’in koruduğu iki daire başkanı, Marmara Bölgesi’ndeki iki büyük şehre emniyet müdürü olarak atandı.