Siyaset, toplumun refah ve mutluluğunu artırmak için yapılır.

Sorunlara, akılcı çözümler getirmek siyasetin amacıdır.

★★★

Mesela...

Yap-İşlet-Devret modeliyle bir havalimanı yapılır. 2012’de, Başbakan’ın katılımıyla, törenle açılır.

Kütahya’da, adı Zafer Havalimanı.

★★★

Havalimanını yapan şirkete, her yıl için belli bir yolcu sayısı garanti edilir.

2024’te, garanti edilen giden yolcu sayısı 1 milyon 317 bin 733.

Gerçekleşen giden yolcu sayısı, sadece 32 bin 958.

Yani, devletin yaptığı hesabın yüzde 2.51’i gerçekleşir.

2024’teki hata payı, yüzde 97,49.

★★★

2023 yılındaki hata payı, yüzde 96,72.

Yani, devlette çalışan uzmanların yaptığı hesabın, sadece yüzde 3.28’i gerçekleşmiş.

Yazı tura atsanız, yüzde 50 tutar.

Uzmanlar, istese bile bu kadar hata yapar mı?

Yapar!

Öyle demeyin... Yanlış hesabın da bir mucizesi var...

★★★

Gitmeyen yolcuların parasını kim ödeyecek?

Devlet, yani millet.

Türkiye’de, sayın uzmanların muhteşem tasarruf anlayışı budur.

Bir istatistik uzmanının yeteneğini aşar... Türkiye’ye özgüdür...

★★★

Mesela...

1915 Çanakkale Köprüsü...

Yine yap-işlet modeliyle yapılır. 18 Mart 2022’de, Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla, törenle açılır.

★★★

2024 yılı için, 16 milyon 425 bin araç geçişi garanti edilir.

Gerçekleşen araç geçiş sayısı, 2 milyon 684 bin 738.

Yüzde 84 hata payı.

Yani, uzmanların yaptığı hesabın doğruluk payı yüzde 16.

Yazı tura atsanız, yüzde 50 tutar.

★★★

Geçmeyen araçların parasını kim ödeyecek?

Devlet, yani millet.

Sayın uzmanların, tarihe geçecek, muhteşem tasarruf anlayışı işte budur.

★★★

Siyasetin amacı neydi?

Toplumun refah ve mutluğunu artırmak için, akılcı çözümler bulmak.

Demek ki, en akılcı çözüm, yüzde 2-3; bilemediniz yüzde 16 doğrulukta bir hesap...

Ve devletin, milletin zarara uğratılması...

Dünyada, ya da 5 bin yıllık yazılı tarihte, devlet gibi bir kurumda, yüzde 96-97 hatayla yapılan bir hesap var mıdır?

Öyle demeyin..

Bu, bir araştırma konusu...

★★★

Gelelim dış politikaya...

Dış politikayı, “Ulusal Çıkarlar” belirler.

Ulusal çıkarların iki önemli ayağı: Devletin devamlılığı (BEKA) ve toplumun refahıdır.

Yani, dış politikada atılacak adım, devletin devamlılığına ve toplumun refahına olumlu katkı sağlamalıdır.

★★★

Mesela...

2011’de başlayan Suriye politikası, muhteşem örneklerle doludur.

Bu politikayla, Türkiye, dünyanın en fazla sığınmacısını barındıran ülke olur.

PKK terör örgütünün kolu PYD/YPG, Suriye’de devletçik gücüne erişir.

★★★

Ekonomik açıdan, Suriyelilere yaklaşık 50 milyar dolar harcandığı söylenir.

Suriye ile bozulan ilişkilerin Türkiye’ye faturasının, 250 milyar dolara mal olduğu dillendirilir.

★★★

Faturayı kim ödüyor?

Devlet, yani millet...

Ve, gelecek kuşaklar...

★★★

Mesela...

Şehitlerin kanıyla yeşeren bu vatanda, önce 250 bin dolara, sonra 400 bin dolara gayri menkul satın alan yabancıya Türk vatandaşlığı verdik.

Tek koşul, alınan gayri menkulün üç yıl süreyle satılmaması.

Diğer ülkelerde, vatandaşlık almak için, bu tür yatırımlara ek olarak ne yapmak gerekiyor?

O ülkenin dilini öğrenmek dahil, birçok koşulu yerine getirip uzun yıllar beklemek gerekiyor.

Türkiye’de, Türkçe öğrenmek şart değil.

Gayrimenkul satın alan yabancı, vatandaş olabiliyor.

Üç yıl bekleme süresi sonunda, aldığı gayri menkulü de satabiliyor.

Ve, para kazanıyor.

Yani, yabancıya para kazandırarak vatandaşlık veren tek ülkeyiz.

Vatandaşlık için ödül veriyoruz yani...

★★★

Ekonomi uzmanlarının aklı ermeyecek türde bir kazanç...

Dünyada, böyle bir örnek var mı?

Öyle demeyin...

Bu, bir inceleme konusu...

★★★

Mesela...

2013’te, Avrupa Birliği (AB) ile göçmenlerle ilgili “Geri Kabul Anlaşması” imzaladık.

AB’yi göçmenlerden koruyan, Türkiye’yi göçmen ülkesi konumuna getiren bir anlaşma...

Bu anlaşmayla, Türkiye’yi dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülkesi yaptık.

Türkiye’nin BEKA’sını tehlikeye attık. Toplumun refahını olumsuz etkiledik.

Ama... AB’nin BEKA’sına ve refahına olumlu katkıda bulunduk.

★★★

Dış politikayı ne belirliyordu? Ulusal çıkarlar.

Ulusal çıkarların iki önemli ayağı neydi?

Devletin devamlılığı (BEKA) ve toplumun refahı.

Tarihte, kendi zararına ama başkasının yararına olan bir anlaşma örneği var mıdır?

Öyle demeyin...

Bu, bir araştırma konusu...

★★★

Mesela...

Almanya’ya iltica başvurusunda, Suriye ve Afganistan’dan sonra gelen bir ülkeyiz.

Neden?

Toplumun refah ve mutluluğunu, yüzde 3-4 doğrulukta hesapladığımızdan.

★★★

Daha iyi bir sonuç mu bekliyorsun?

Kapıdan süpürgeyi çalanlara yaygara koparırız ama, gelecek kuşakları da etkileyecek sorunlara aldırmayız bile...

Yüzde 3-4 refah ve mutluluk yeter de artar bile...