TRT’DE çalışırken, 1984-1992 yılları arasında voleybol anlattım. Çok yetenekli yıldızlarımız vardı. Eczacıbaşı’nın fırtına gibi estiği yıllardı. O zaman, Avrupa takımlarıyla karşılaştığımız Bahar Kupası ve kulüp rekabetleri içinde yine iyi sonuçlar alıyorduk. Biz sanki hep voleybol ülkesiydik. Kadınlarda ve erkeklerde çok yetenekliyiz bu sporda bence.

Kadınlarda Macaristan’ı yenip Avrupa Şampiyonası’na katıldığımız grup final maçını ben anlatmıştım. Ne kadar sevinmiştim o gün.

Bizde voleybola ilgi 1919’a kadar gider. Ülkemizin ilk beden eğitimi öğretmenlerini yetiştiren Selim Sırrı Tarcan, bu sporun altyapısını okul seviyesinden başlatan müthiş bir spor adamıydı. 1924 yılında, 1948’e kadar sürecek bölgesel lig başladı. Sonraki dönem, 1970 yılına kadar, Türkiye Voleybol Şampiyonası olarak gerçekleştirildi. Daha sonra deplasmanlı lige geçtik.

Bizim ülkede bu spor her zaman çok iyi organize edildi. İmkanlar belki azdı ama gönül verenler, voleybolu hep üst seviyelere taşıdı.

Erkek Milli Takımı, 1956 yılında Dünya Voleybol Şampiyonası’na katılma hakkı elde etti. Kadınlarımız, 1963 yılında Romanya’daki Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda ilk kez parkeye çıktı. Ve 1967 yılında Galatasaray, Şampiyon Kulüpler Kupası’nda ilk başarımızı dördüncü olarak kazandı. 1980’de Eczacıbaşı yine aynı kupada ikinci olarak büyük başarı elde etti.

Günümüzde kulüp takımlarımızın uluslararası şampiyonlukları say say bitmiyor. Ya milli takımlar? Onların yeri ayrı. Bizi, dünyada üst seviyeye çıkardılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.